❝Ücret kazanıldı ve dersler öğrenildi; ama ben tam beni bıraktığın yerdeyim. Yardım et, hâlâ restorandayım. Hâlâ dadandığım aynı köşede, loş ışıkta bağdaş kurmuş oturuyorum. "Ne üzücü bir manzara," diyorlar. Yemin ederim tam zamanın durduğunu hissettiğimde, bir tokanın düştüğünü duyabilirdin. Beyaz örtünün üzerinde bardak parçalandı. Herkes devam etti, ben orada kaldım. Tutturulmuş saçımda tozlar birikti. Benden bir yer, bir bakış açısı bulmamı beklediler ama ben tam beni bıraktığın yerde oturdum ve baktım. Bana sonsuza kadar burada kalmaktan başka bir çare bırakmadın.❞
- Taylor Swift, Right Where You Left Me
❃
"Dosyaları biraz sonra odama getirebilirsiniz, pekâlâ teşekkür ederim," diyerek telefonu kapattı. "İnan her geçen gün bu işi yapmakta daha da zorlanıyorum, üstelik daha otuzlarımda bile değilim!" Roseanne karşısında oturan arkadaşına dert yanarken başını ellerinin arasına aldı. "Her şey en başında daha kolaydı. Bazen bu kadar büyümesek daha mı iyi olurdu diye düşünüyorum fakat o zaman da bu işi yapmanın bir anlamı olmazdı, değil mi?" Arkadaşı kafa sallayarak onayladı Roseanne'i. "Altı yıl önce bu işe başlarken de bunu hedefliyordun Chaeyoung, şu an tam da istediğin yerde olduğunu düşünüyorum. Üstelik bir teklin bile var!" dedi Lalisa gurur duyan bir ifadeyle arkadaşını alkışlarken. "İki yıl önce kalbimin kırıldığı için yazdığım ve ısrarlarınla yayımladığım teklim mi?" dedi Roseanne soran bakışlarla. Lalisa gülümseyerek kafa salladı. "En azından sen de artık bir şarkıcısın. Ünlü olduğun için arkadaş olmaya devam edebiliriz."
Roseanne güldü. Boşanmasının ardından iki yıl geçmişti. İki yıldır eski eşi Jeongguk'u yalnızca bir kez görmüş ve bu görüşme ikisi için de çok zor olmasına rağmen fazla sürmeden bitmişti. Şimdi birbirlerinden uzakta olmanın verdiği rahatlıkla hayatlarına devam ediyorlardı ama yine de birbirlerinin eksikliklerine alışmak zaman almıştı. En azından Roseanne alışabilmişti fakat Jeongguk hâlâ zorluk çekiyordu. Roseanne, Jeongguk'a kıyasla çok daha iyiydi çünkü hayatındaki tek değişiklik artık bir evliliği olmaması ve Jeongguk'un hayatından, tam olarak olmasa bile, çıkmış olmasıydı. Arkadaşları, özellikle Lalisa, kendisini asla yalnız bırakmamıştı. Roseanne Lalisa olmasa bu süreci daha zor atlatacağını düşünüyordu.
"Bayan Park, Bay Jeong burada sizinle görüşmek istiyor." dedi Roseanne'in asistanı Nora kapıyı tıkladıktan hemen sonra. Roseanne hafifçe gülümsedi. "İçeri alabilirsin Nora." Nora kafa salladı ve odadan çıktı. Lalisa imalı bir şekilde gülümseyerek Roseanne'e döndü. "Bayan Park, Bay Jeong bugünlerde sizi çok sık ziyarete geliyor. Havada bir şey kokusu var ama henüz kestiremedim." Roseanne tek kaşını kaldırarak konuştu. "Havadaki tek koku oda güzel koksun diye aldığım oda kokusudur Lalisa," Lalisa dudaklarına görünmez bir fermuar çekti. Aynı anda Jaehyun odaya girdi. Roseanne gülümseyerek yerinden kalktı ve Jaehyun'a doğru ilerledi. Sıkıca sarıldıktan sonra Lalisa da Jaehyun'a sarıldı. Lalisa ve Jaehyun çalışma masasının önünde karşılıklı otururken Roseanne de kendi sandalyesine oturdu.
"İşten çıktım da uğrayayım dedim. Uzun zamandır görüşemiyorduk," dedi Jaehyun gülümserken. Yaklaşık bir haftadır Roseanne yeni gruplarının çıkışları ile çok meşgul olduğu için neredeyse bütün gününü şirkette geçiriyor ve işi bittiğinde de yalnızca uyumak için eve gidiyordu. Lalisa ile aynı yerde çalıştıkları için görüşebiliyorlardı fakat aynısı Jaehyun için geçerli değildi. Kısa mesajlaşmalar ve yalnızca birkaç dakika süren aramalar dışında görüşememişlerdi. Jaehyun ile vakit geçirmek Roseanne'e işinin stresini ve içinde olduğu yoğunluğu az da unutturuyordu.
"Cumartesi bir işiniz varsa iptal ediyorsunuz çünkü üçümüz birlikte evdeki alkol dolabımı patlatıyoruz. Uzun zamandır bunu yapmak istiyordum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cruel game | rosékook
FanfictionBazı hatalar yapıldı, gözyaşları döküldü ve kalpler kırıldı. Bu acımasız oyunda Roseanne'in tek suçu eşi Jeongguk'u çok sevmekti. [park chaeyoung × jeon jeongguk] • 020420