❝Ama kendimi affedeceğim ve aldırmamaya başlayacağım. Kabul edeceğim, olmayı seçtiğin kişinin benim kontrolüm dışında olduğunu. Ve yeniden başlamak zor olsa da, kendime mutlu bir son olan yepyeni bir hikaye yazacağım.❞
- Beth Crowley, I Am Not Nothing
❃
"Ne düşünüyorsun şimdi?"
"Buna ben karar veremem Chaeyoung. Söylediğim herhangi bir şey seni etkiler de ileride bu kararından pişman olursan ben bunun sorumluluğuyla hayatıma devam edemem. Bir evlilikten söz ediyoruz. Her ne kadar bitmeye bu kadar yakın olsa da, hala devam eden bir evlilik. Her ne kadar etrafındakilerden fikir alsan da son kararı sen vereceksin," dedi Jaehyun kahve fincanını Roseanne'e uzatırken.
"Orası öyle ama bu konu hakkında kafam o kadar karışık ki... Cidden ne yapacağımı bilmiyorum," dedi kahve fincanını incelerken. Jaehyun Roseanne'in masanın üzerinde duran ellerini kavradı.
"Onu hala sevdiğini biliyorum, bu konuda yalan söyleme öncelikle. Anlaştık mı?" diye sordu kaşlarını kaldırarak. Roseanne dudaklarını birbirine bastırarak kafa salladı. "Ondan nefret etmek istiyorsun çünkü onun başkasıyla olduğu fikrinden nefret ediyorsun. Onu sevmek istiyorsun çünkü onu sevmenin seni en iyi haline getirdiğini düşünüyorsun. Onunla kalmak için bahaneler üretiyorsun çünkü gitmenin zor olduğunu biliyorsun. Ondan gitmek istiyorsun çünkü kalbin paramparça oldu. Ama bu saydıklarım hariç başka bir şeyi daha çok istiyorsun: mutlu olmak. İlişkilerde uzman falan değilim ama ben seni tanıyorum ve mutlu olmak için boşanmak istiyorsun. Gerçekten mutlu olacak mısın?"
"Bilmiyorum Jaehyun, gerçekten bilmiyorum. Bir çocuğun babasız büyümesini istemiyorum ya da bir çocuğun üvey annesi olmayı da. Ben artık sadece bir şeylerin yoluna girmesini istiyorum."
Jaehyun kafa salladı.
"Biliyorum. Sana daha önce de söylediğim gibi, mutlu olmayı hak ediyorsun. Ne karar verirsen ver, ben her zaman burada olacağım. Her zaman seni destekleyeceğim."
Roseanne burukça gülümsedi. Gözleri hafifçe doldu. Jaehyun gülümseyerek Roseanne'in akan gözyaşlarını sildi. "Bırakmak zor olsa da, değecek. İnan bana." Roseanne'e yaklaşıp sarıldı. Biraz öyle kaldıktan sonra Roseanne geri çekildi ve gözyaşlarını sildi. "Jeongguk konuşmak istediğini söylemişti. Yarın onunla konuşurum." Jaehyun onu onayladı. "Sen nasıl istersen."
Jeongguk ise Yoona'yla konuşacaktı. Yoona birleştirdiği kollarını iki yana bıraktı.
"Ne konuşmak istiyorsan konuşalım," dedi gözlerini Jeongguk'a dikerken. Jeongguk ceketinin cebinden Lalisa'dan aldığı DNA testini çıkardı ve Yoona'ya uzattı.
"Bu DNA testinin diğer kopyası. Sonucu hem sana hem de bana göndermelerini istemiştim. Bunu yaptığıma pişmandım, ta ki sonuç gelene kadar." Dudaklarını ıslattı. "Bana yalan söyledin."
Yoona kaşlarını çattı, başını iki yana salladı.
"Sana yalan söylemedim."
Jeongguk yalandan güldü.
"Yoona, hala yalan söylüyorsun."
"Sadece DNA testiyle oynadım, yemin ederim onun dışında hiçbir şey yalan değildi." Jeongguk'un elini tutmak için hamle yaptığında Jeongguk elini havaya kaldırdı. "Sakın," dedi. "Sakın bana dokunmaya kalkma."
"Jeongguk yalvarırım dinle."
Jeongguk dolan gözlerini tavana dikti.
"Sanırım Tanrı'nın bana dersimi verme yöntemi bu. Aldatırsan aldatılırsın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cruel game | rosékook
FanfictionBazı hatalar yapıldı, gözyaşları döküldü ve kalpler kırıldı. Bu acımasız oyunda Roseanne'in tek suçu eşi Jeongguk'u çok sevmekti. [park chaeyoung × jeon jeongguk] • 020420