Hastanede Bir Gün

636 40 40
                                    

"Aşk Nedir?" sorusuna birde sizden istiyorum arkadaşlar. Sizce aşk nedir? Yorumlara yazmayı unutmayın!

Brick'in Gözünden

İyi Brick: Seninle gurur duyuyorum. Her şeyi Blossom'a söyledin. Hem de sarhoş değilken!
Ben: Sen olsan ne yapardın? Baksana mecbur kaldım. Filmler yalan söylemiş! Sevdiğin o kişi seni her zaman anlamıyor. Ya da ben doğru kişiyi bulamadım!
Hayal Blossom: Sen böyle biri değilsin Brick! Sen asla pes etmezsin! Nerede senin onurun ha?
Ben: Aşk ile oda yerlerde süründü işte ama artık bunun olmasına izin vermeyeceğim!

Birden bir ses duydum ve arkamı döndüm. Sonra tam gözlerim önünde pembe ve şefkatli gözleriyle beni hipnotize eden 1 çift göz gördüm. O gözler birden kapandı. Tişörtüm de o narin elleriyle sıkı sıkısına tutuyordu. Sanki bir polis edasıyla beni yakalayıp tutsak etmişti. Fakat sonra ne olduğu benim için bile bir muamma idi! Çünkü gözlerimi hastanede açmıştım. Baş ucumda ise kitap okuyan Blossom vardı. Bana baktı ve uyandığıma sevinmiş görünüyordu. Tam ayağı kalkacaktı ki bileğinden kavradım.

Ben: Ne oldu bana?
Blossom: Çok içmişsin! Ben de seni buraya getirdim.
Ben: Dün tam olarak ne oldu.

Blossom arkasını döndü ve birkaç dakika sonra cevap verdi.

Blossom: Seni bulduğumda zaten bayıktın. Yani ne olduğunu ben de bilmiyorum.

Blossom gitti ve ben yine aynı seslere maruz kalmıştım.

Ben: Ne yani hiçbiri gerçek değil miydi?
İyi Brick: Bilmiyorum. Neden içtin ki içmeseydin şimdi biliyor olurduk!
Ben: Bir daha içersem zaten bu iki olsun!
Kötü Brick: Yapma Brick bir kız için!
Hayal Blossom: İyi tarafından bak! Hala Blossom sana bir lunapark gezisi borçlu!
Ben: Bu rüyadan sonra bir daha böyle bir şeye kalkışmam.

Kapı aralanıyor ve kafamdaki sesler her zamanki gibi yavaş yavaş uzaklaşıyordu. Sonra kapı açıldı ve içeriye doktor ve Blossom girdi.

Doktor: Bakıyorum uyanmışsın!
Ben: Evet ve gitmek istiyorum. Ne zaman taburcu edersiniz beni?
Doktor: Merak etme fazla değil. Son testleri de yapıp bırakacağım.
Ben: Hızlı olun lütfen!

Birkaç testten sonra artık taburcu işlemleri başlamıştı ama kafam hala zongur zongur zongluyordu!

Blossom: Artık gidebiliriz!

Ben susuyor ve dışarı çıkmayı bekliyordum. Yavaş adımlarla merdivenlerden indik. Sonra hastanenin dışına çıktık.

Ben: Hoşçakal!
Blossom: Bekle nereye gidiyorsun?
Ben: Eve gidiyorum pembeli!
Blossom: Dur sana sözüm vardı. Onu hallediyim sonra istediğini yaparsın.
Ben: Gerek yok! Beni buraya kadar getirdin zaten! Artık bana borçlu değilsin!
Blossom: Hayır olmaz! Benim sözüm sözdür ve bunu senin gibi biri yüzünden bozamam. Al kıyafetleri de aldım.
Ben: Gelmi....

Birden bileğimden kavradı ve beni sürüklemeye başladı!

Ben: Hayır cevabını kabul etmiyorum. Ben kimseye borçlu kalamam ve sağda solda Blossom sözünü tutmuyor dedirtmem.

Buna inanamıyorum. Rüyamda aşağılandığım yetmiyor bir de gerçek hayatta aşağılanıyorum. Ne mutlu bana! Yarım saat sonra lunaparkın önündeydik ama içeri girmeye korkuyordum. Ya aynı şeyler yine olursa ama korkunun ecele faydası yoktu.

Blossom: Eeeee ilk hangisine binmek istersin. Ya da dur korku tüneline gidememiştik geçen sefer.

İçimi bir gülme kapladı ama bozuntuya vermedim. Sonra olur biçiminde kafamı salladım.

Blossom: Ama bekle ilk önce hangi korku tüneline gitmeye karar vermem lazım.
Ben: Zaten bir tane var!
Blossom: Hayır iki tane! Sen dün yatakta horlarken diğerini bitirdiler ve bugün açılış günü!
Ben: Birinci olarak ben horlamam....
Blossom: Horlamaz mısın?... Hem de ayı gibi horluyorsun.
Ben: Hayır horlamıyorum ve ikinci olarak neden eskisine binmiyoruz?
Blossom: Sen bana bakıp gülmek istemiyor muydun? İşte sana fırsat bu daha korkunçmuş!

Bana bu biraz garip gelmişti ama yine de kabul ettim. Yani sonuçta ikisinin de sonu aynıydı. Yani Blossom'ın çığlıkları!

DEVAM
EDECEK

İvit arkadaşlar umarım bana kızmadınız! Fakat yarın ki hikayemi bekleyin! Bu arada sizce devamı nasıl olur onu da yorumlara alalım.

Nefretimin İçindeki AşkınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin