Sabah zilin çalmasıyla uyandım doğru ya ben alarm kurmayı unutmuştum yavaş hareketlerle kapıya ilerledim ve tabikide karşımdaki kişi yengem di.
"Ya sen uyanmadın mı hala"
"Sana da günaydın yenge hemen hazırlanıyorum"
"İyi çabuk ol bak gideriz he"
"He yenge gidersiniz"
Diyip kapıyı kapattım hemen odaya gidip rahat bir şeyler giydim bavulumu da alıp aşağı indim arda abimin öküzüyle gidiceğimiz için bavulumu bagajına yerleştirdim. evet arabaya okuz dedim öylede zaten öküz gibi bavulumu koyarken abimlerde inmişti bile arabaya yerleşip yola koyulduk.*********************
Yolda uyumuşum uyanma sebebim ise burnuma gelen kokuydu evet bu benim memleketimin kokusuydu akşama doğru gitmiştik. Evin dış kapısına baktığımda kapıyı bile özlemiştim evet kapıyı özledim siz düşünün beni içeri bahçeye girdiğimde merdivenlerle eve giriyorduk. Aceleyle bavulumu kucağıma alıp dedeme doğru koştum evet bu yaşlı kurtu çok özlemiştim dedeme sarılıyorken arkadan babaannem
"Dedesini gördü bizi unuttu şuna bak ya"
Diyince gülerek gittim onuda kucakladım ve
"Sen hiç unutulur musun sultanım ayıp ama ya"
Dedim sonrasında hep beraber içeri girdik babaannem yine döktürmüştü hemen yemeğe başladık biraz zaman geçirdikten sonra odama çıktım evet burda odam vardı çünkü ben burda büyüdüğüm için hiç bir şey değişmemişti kenardaki arabalarım bir tane olan babannemin zoruyla aldığım bebeğim hepsi bıraktığım gibiydi ve benim odamda birde balkon vardı hiç oturmadan direk balkona çıktım manzaram harikaydı ve ben burayı çok seviyordum. Biraz manzaraya baktıktan sonra içeri girdim ve uykunun karanlığına kendimi bıraktım.*********************
Sabah horoz sesiyle uyanmıştım komidinin üstündeki telefonumu alıp saate baktım saat daha 07.25 di eminim ki şuan kimse uyanmamıştır.
Diyip üzerimdeki eşofmanı çıkarttım ve rahat bir şeyler giydim.
Ses çıkartmadan yavaşça evden çıktım. Nereye gidiceğimi çok iyi biliyordum belki de buradaki en sevdiğim yer orasıydı. Evin balkonundan da gözüken bir dağ çok yüksek değildi en üstünde ise bir ağaç var. Küçükken hep buraya gelirdim kaçıp kaçıp şimdide oraya gidecektim.
O ağacın dibinde sakin sakin on dakika yattım ve gökyüzünü izledim. Sonra şimdiye kadar uyanmışlardır diye aklımdan geçirip ayağa kalkıp yürümeye başladım gidiyorken bir yandan da papatya topluyordum tam papatlayalarımla konuşmaya başlıyacaktım ki birine çarptım ilk başta abim zannettim ama aklımın en ucundan bile geçmeyecek biriydi o kişi geri çekilip suratına baktım aman tanrım bu olamazdı bu...bu BAY UKALAYDI ben kendim bile anlayamamışken konuşmaya başladı
"Küçük Şampiyon sen beni mi takip ettin trabzona kadar böyle şeyler yapmana hiç gerek yoktu canım ya"
Ben kendi memleketime gelmişim bu öküz durmuş beni takip ediyorsun bide bana 'CANIM' demez mi?
"Bak Allah'ın öküzü senide canını da varya tobe tobe ya seni takip ettiğim falan yok ben buraya... yada sanane ya benim neden burda olduğumdan"
Dediğimde gülmeye başladı ya bu mal mı niye gülüyorsun ya mal işte sormaya gerek yok tam yanından çekip gidecektim ki kolumdan tutup beni karşısına aldı.
"Tamam bak gitme tanışalım böyle küsmeyelim olurmu hem ben buraya temenni geldim sürekli birbirimizi görüceğiz ben Toprak Karabey peki ya senin"
dediğinde soyadı tanıdık gelmişti yani burada o soyad da tanıdığım çok kişi vardı somurtarak
"Bende Asya Karaman tanışdığıma memnun oldum dicektim ama diyemiyorum"
diyip yapmacık bir şekilde güldüm bir anda kaşlarını çatmıştı sanki bana benim adım Mahmut demişim gibi bakıyordu
"S...sen osun sen osun"
Gibi birşeyler geveledi ağzında
"Ben kimmişim" dedim alayda katarak
"S.. sen Dursun Karaman'ın torunusun demi" deyince istemsizce kaşlarım çatıldı.
"Sen iyimisin evet Dursun Karaman benim dedem ve şey benim gitmem gerekiyor"
"İyiyim tamam git nede olsa çok güzel bir şekilde görüşüceğiz seninle"
Diyince ne demek istedigini anlamamıştım
"He he görüşürüz" diyip yanından ayrıldım biraz ilerledikten sonra arkama baktığımda sırıtarak bana bakıyordu tamam kanıtlandı bu çocuk gerçektende sorunlu.
Eve gittiğimde dedemler tam yemeğe oturuyorlardı hemen dedemin yanına yerleştim ve babaannemin kuymağına gömüldüm resmen.
yemek bitip çaylarımızı yudumlarken söze girdim.
"Eveet dede artık anlatacak mısınız şunu"
Dediğimde dedem hiç terettüt bile etmeden başladı
"Amcan zamanında birini sevmişti kızın ailesiyle de aramız pek iyi değildi bizde izin vermedik zaten biz izin versek onlar kızı vermezlerdi sonra amcan kızı kaçırdı ve yaylaya kaldırdı ama bize kaçırmadığını kaçtıklarını söyledi sonra biz bunlarla kavga ettik falan o zaman onlar bize siz bizden bir kızımızı kaçırdınız sıra sizede gelecek dedi ama o zaman takmadım çünkü sen yoktun o aralar şimdide onların bir torunu olmuş senden biraz büyük laf çıktı köyde senide o çocuğa alacaklar diye ama sen merak etme kızım ben seni kimseye vermem"
dediğinde istemsizce kaşlarım çatıldı.
"Dede onlar kim yani ben tanıyor muyum?"
"Çocuğu tanımassın İstanbul'da yaşıyor ama ailesini tanırsın soyadları Karabey"
Dediğinde istemsizce korktum yani bilmiyorum bugünkü toprağında soyadı Karabey di o olamaz dimi yani
"Dede bu çocuğun ismi Toprak mı?"
Sonra birden bay sinir küpü yani arda abim lafa girdi
"Sen nerden tanıyorsun o adamı asya"
"Ş..şey ben İstanbul'da trafikte kavga ettim ilk onla sonra s..sabahtan yukarı çınar dibine gittim dönüşte karşılaştık ismimi sor..."
Lafımı bitirmeden abim sözümü kesti ve
"Sen ona ismini söyledi mi asya soyadını da söyledin mi ya sen tanımadığın birine niye ismini diyorsun ya çıldırıcam asya"
"Ş.. şey ben dedim hatta şaşırdı ve bana Dursun Karaman'ın torunu olup olmadığı mı sordu bende şey söyledim"
Şimdide Aras abim lafa girdi
"Ya asya sen niye millete adını soyadını söylüyorsun şimdi ya şimdi senin kim olduğunu biliyor şimdi napıcağız biz"
diye böğürdü resmen dedem hala sakindi ve sakin bir şekilde
"Tamam sakin olun bilse ne farkeder biz vermediğimiz sürece Asya'yı alamazlar sakin olun çocuklar"
"Dede ben korkuyorum bana ne yapacaklar dede şey ya korkuyorum"
Dediğimde dedem beni kolunu altına aldı ve
"Korkma kızım seni kimseye vermiceğiz ama sende dikkat et olurmu ona görünmemeye çalış"
"Ta..tamam dede ben dikkat ederim" diyip odama çıktım balkonuma çıktım olanları sindirmem gerekiyordu temiz havayı içime çekerek düşünmeye başladım toprak kız davası yüzünden beni istiyordu ama ben istemiyordum ya ne yapacağımı bilmiyorum ama tek bildiğim şey korktuğumdu amcam bir boklar yedi diye beni resmen dağa kaldırır gibi beni yaylaya kaldıracaktı.
Düşüncelerimi bölen Aras abim oldu yanına gelip balkondaki koltuğa oturdu ve kolunu omzuma attı.
"Bak abicim seni sen istemediğin sürece kimseye vermem bunu bil tamam mı?"
"Ta..tamam abi ben biliyorum ama ben korkuyorum sanırım size güveniyorum ama bilmiyorum abi" diyip iyice yanına sokuldum saçlarımı sıvazlayarak
"Korkma abicim korkma sadece kapat gözlerini ve uyu ben burdayım"
Diyip yandaki battaniyeyi aldı ve üstümüzü örttü bende abimin baklavalı karnında uykuya kendimi bıraktım.******************
Evet bu bölümünde sonuna geldik acaba sonraki bölümde neler olacak ama sizi çok bomba şeyler bekliyor haberiniz olsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zorunlu Aşk
General FictionBu onların hikayesidi bir o kadar masum bir o kadarda acılıydı her ikisininde hikayesi başka bir acı içeriyordu asya acılarıyla güçlendi toprak ise yaşadıkları ile, kalbi bir taştan farksızdı bir o kadar da yumuşakdı... //\\ //\\ //\\ //\\ //\\...