O olayın üstünden tam tamına 1 hafta geçmişti. Bu bir haftada işe başlamıştım toprağın odasının tam yanında neymiş efendim tam onun yanında olucakmışım hatta odalarımızın arasında ayriyeten bir kapı daha var.
Şimdi ne mi yapıyorum tabağımda ki kahvaltılıklarla aşk yaşıyorum evet aşk yaşıyorum yanlış duymadınız.
Toprağın benden hiç bir farkı yok doğrusu herkes böyle çünkü ben bu sabah erken kalkıp erinmeden börek yaptım evet doğru duydunuz ben yaptım ama yaşıyorlar korkmayın ve muhteşem yaKahvaltıdan sonra herkes arabalarına dağılmıştı ben tabikide toprak ile gitmiyorum normalde gidiyorum ama bugün isim var diyip başka bir arabayı aldım şuan tekim toprağın arkama taktığı Mehmet'i saymazsak Mehmet Yanımızda çalışan hayri abinin oğlu benim yaşımda okuyan biri arkadaki arabada olduğunu adım gibi iyi biliyordum.
Arıyor Trabzon öküzü
"Senin o caddede ne işin var?" demedim mi işte bakın
"Toprak peşime niye birini taktın?" cevap vermedim bana böyle yapması alışık olmadığım şeyler ben hep serbest büyüdüm hiç bir şeyden korkmadan telefondan derin bir nefes sesi geldi
"Asya orda ne işin var" dedi her kelimenin üstüne basarak
"Mehmet'i peşimden al" dedim tek nefeste aldığı nefeslerden sinirlendiğini hissedebiliyordum.
"Tamam alacağım ama orda ne işin var bak bunu son kez soruyorum" dedi ağzımı açıp konuşacağım sırada telefondan bir kapı sesi geldi ve sonrasında sinirlerimi alt üst eden o sürtük sesi 'amaa toprak" a yı uzatarak söylemişti. Telefonu hiç beklemeden yüzüne kapattım.Şansıma ilerde olan dönüş yerinden ani bir dönüş yaptım arkama baktığımda Mehmet hala arkamdaydı.
Camdan sol elimi çıkartıp işaret parmağımı salladım bu ona 'seninle görüşeceğim' mesajıydı.
Yakın olan şirkete gidebildiğim en hızlı şekilde gittim. Asansörü bekleyip en üst kata idare katına çıktım koridorun sonunda ki odaya koşar adımlarla ilerleyip kapıyı çalmadan içeri girdim. Sinirden gözümün seyrediğini fark ettiğimde çok geçti çünkü çoktan sarı sürtüğün saçlarına yapışıp kendime çektim. Kızın iğrenç çığlıklarına rağmen hala saçlarını çekip karnına tekmeyi basıyordum.
En sonunda kız yere düştüğünde toprak beni arkadan sarılarak tutmuştu
"Bırak bana dokunma o giydiğin mini elbiseyi yırtıp ağzına vericeğim daha bırak lan bırak" diye cırlıyordum ama nafile neredeyse bütün şirket kapının önünde bize meraklı meraklı bakıyordu
"Ya bir dur kızım bir dinle" diyen toprağa dönüp
"Noldu sevgilinin canı yanması zoruna mı gitti" diyip bir kahkaha patlattım. Kapının önündeki kalabalığı dağıtan baran'ı ilk defa böyle görüyordum. Çünkü evde şakacı olan baran burda pantere dönüşmüştü.
"Ya ne sevgilisi bir dinle be kızım" diye bağırdı toprak baran yerde yatan süprüntünün yanına eğilip
"Irmak iyi misin?" dedi kız akan badanasını evet badana bu ben de bu suratında ki boyayı sürsem bir şeye benzerim
"Yenge ne yaptın kızın haline bak" dedi baran
"Ya bu kızın neresini koruyorsunuz lan toprağın ağzına girmişti bu bir yerlerini gösteriyordu" dedim sinirle dişlerimi birbirine bastırmaktan çenem ağrımıştı.
"Irmak kızım" diye bir ses geldi bu dedemdi
"Noldu sana kızım" dedi tekrardan lan bu kız kim lan bende mi sıkıntı toprak hala beni tutuyordu tutsun bir zahmet yoksa ben bu süprüntünün ağzına ayağımı sokarım.
"A..amca ben toprakla konuşuyordum sonra" bir hıçkırık kaçtı ağzından tam ağzını açıp konuşacaktı ki lafını kestim
"Lan ne konuşması sende mi sıkıntı ben hiç bir elalemin adamıyla öyle konuşmuyorum" dedim dişlerimin arasından
"Ya asya kızım bir dur bir dinle" dedi dedem derin bir nefes aldım.
"Amca ben toprakla konuşuyordum sonra bu kız girdi içeri saçıma yapıştı ne olduğunu bile anlamadan kendimi yerde buldum" dedi göz yaşları arasında gururla omuzlarımı kaldırıp
"Evet oyleyimdir daha ne olduğunu anlamadan ağzına sıç-" lafımı bölen toprağın eli oldu
"Yenge o ırmak bizim kuzenimiz" dedi Allah'ın oksijen israfı baran
"Bunu bana daha yeni mi söylüyorsunuz" dedim şaşkınca yani söyleseydiniz daha az döverimdim yine döverim ama az döverdim iyi de bu kızın toprağa böyle yakınlaşması bana mı garip geldi ve o etek ne kızım hiç giymesen bir şey fark etmezdi.
"AA cidden mi lan konuşmaya açıklamaya fırsat vermeden yere serdin kızı" dedi toprak sinirliydi bende sinirliydim ama şu var bu kız niye ağzının içine giriyor ben bunu çözemedim
"Eğer şimdi saldırmayacaksan bırakıyorum seni" dedi toprak kafamı salladım kızın yanına gidip elimi uzatım ayağa kalkıp eteğini indirdi bir şey fark etmedi zaten kızım heyt be bana bak dar paçam ve kareli gömleğim ile çok mutluyum öyle tamam bende giyiyorum elbise ama böyle değil Allah korusun kızı deri koltuğa oturtturup yanına oturdum.
"Kusura bakma ben bir anda seni öyle yakın görünce işte öyle" dedim çekingence
"Kıskandın mı sen abimi vayyy" cidden bu baran'ın benden güzel bir dayağı var
"Ben seni bir kıskanırım görürsün" dedim tek kaşımı kaldırarak toprağa baktığımda dudağının bir kenarı kıvrılmış bir vaziyette bana bakıyordu bunların abi kardeş bir sorunu var ben size diyim sonra asya demişti dersiniz
"Baran ırmağı al eve götür çok konuşma" dedi canım dedem
"Baran dedemin dediğini yap boş yapma" ah canım Mustafa abim görüyorsunuz bunlardan tamamen farklı
"Tamam hadi ırmak biz gidelim bunun kıskanması tekrar başlayabilir" bu çocuk gel benim ağzının ortasına bir şey yapmam gerek yoksa bu susmayacak
"Daha uygun bir ortamda bu konuyu senle konusucağım baran efendi şimdi gitmezsen uygun bir ortamı beklemem" dedim sonunda psikopat bir gülümseme ile ah bu gülümsemem insanı deliye döndürür ben adamı önce kudurturum böyle gülerek sonrası Allah kerim
"Dede abi hadi biz çıkalım isterseniz onların önemli işleri vardır" diyip kapıya koştu tam çıkmadan masanın üstündeki tükenmez kalemi ensesine attım ve isabet ah asya tebrikler kapıdan çıkar çıkmaz baran ciddiyete büründü ve ırmağın koluna girmesi için kolunu kaldırdı ve ciddiyetle gittiler ırmağın kıvırtması gözümden kaçmamıştı kuzeni olsa da ne bilim insan sinir oluyor işte dedem ve abim de peşlerinden çıkınca toprağa döndüm
"Ne zaman tepki vermeyi düşünüyorsunuz toprak bey" yine güldü lan gülme tamam gül ama olmuyor işte uff ne güzel gülüyor bu adam bu ne alaka şimdi
"Ne tepki vermemi istersiniz asya hanım" sonunda konuştu Allahım çok şükür
"Sen tepki verme gerek yok" dedim ve onun odasından benim odama açılan kapıya yöneldim şimdi koridora çıksam meraklı bakışlar bir de onlarla uğraşamam sonra biri laf atar bütün hıncımı ondan alırım.
Tam kapının kulpunu indiriyordum ki toprak bey yerinden kalktı çok şükür kapıyı kapatıp beni kapı ile kendi arasına sıkıştırdı benim de ellerim otomatikman onun kaslarına gitti ne yaptın ve adam bu kaslar ne bizde insanız
"Sen beni kıskandın mı?" her kelimeyi vurgulayarak ve tane tane söyledi öyle ölmem füze at sen
"Ne kıskancam sadece şeyden işte şey da-" daha lafımı bitirmeme izin vermeden kulağıma eğilerek
"Ne oldu öküz mü oturdu" ah evet bide o vardı eskileri hatırlatma işi tamamen toprağa ait
"Hayır ya pardon ben bunları sana niye anlatıyorum SA NA NE" dedim her heceyi bastırarak söylemiştim işte buda benim gelgitli hallerim
"Şimdi izninizle toprak bey benim işlerim var hani çalışıyorum ya" dedim gülümseyerek şirin kız Asya ah ne uyumlu puff
"İzin sizin asya hanım ama bunu akşam konuşalım ne dersiniz" dedi sonda imayla gülerek
"Çok beklersiniz toprak bey" dedim ve yine sevimli kız Asya moduna girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zorunlu Aşk
General FictionBu onların hikayesidi bir o kadar masum bir o kadarda acılıydı her ikisininde hikayesi başka bir acı içeriyordu asya acılarıyla güçlendi toprak ise yaşadıkları ile, kalbi bir taştan farksızdı bir o kadar da yumuşakdı... //\\ //\\ //\\ //\\ //\\...