Düğün Günü

1.8K 76 24
                                    

Sabah alarmın sesiyle uyandım saat yediydi kalkıp lavaboya gittim. Bir duş aldıktan sonra aşağı indim babaannem ve dedem yengem ve abim kalkmıştı onlara selam verip oturdum Kübra ve toprak bağırarak aşağı iniyordu.
"Oğlum siz hiç büyümicek misiniz?" Dedi dedem sonra Kübra konuşmaya başladı
"Dede senin bu odun torunun bana karışıyor ben 20 yaşıma geldim ama hala karışıyor neymiş bu akşam aldığım elbiseyi giymicekmişim" sonra toprağa dönerek
"Senin artık bir karın var sen onun ne giydiğine karış bana değil"
Laf atacaktım ama ayıp olur diye bir şey demedim ayıp olur yani
"Kübra tamam kızım otur sen ne istersen giy toprak sende karışma benim güzel torunuma haklı bundan sonra sen kendi karına karışacaksın"
Dediğinde utanmıştım niye utanıyorsam onu da bilmiyorum.

Yemek yendikten sonra hep beraber kalktık kuaföre gittik erkekler ise kuaförün yanında ki erkek berberine gittiler.

Kuaföre gittik ve hepimiz bir koltuğa oturduk ben alttan hafif gevşek bir topuz yaptırdım ve kabine gittim. Çıktığımda herkes üstünü giyinmisti Kübra fuşya rengi bir elbise yengem saks mavisi babaannem evet o da geldi kahverengi bir etek takımı giymişti. Yanımda burdan arkadaşım Sıla vardı bayadır görüşmüyorduk ama iyi anlaşıyorduk o da pembemsi bir elbise giymişti birde İstanbul'daki en iyi arkadaşım alina o da bebe mavisi tarzı bir elbise giymişti ve hepsi mükemmel gözüküyordu Kübra Sıla ve alina hep bir ağızdan
"Oha kızım sen nesin" dediklerin de gülmeye başlamıştım ordan babaannem gelerek
"Susun nazar değecek güzel gelinime" dedi ve gelinliğin gözükmeyen bir yerine nazar boncuğu taktı ben de onu gülümseyerek izliyordum.
Biraz geçtikten sonra Kübra bağırarak
"Abimler geliyor gelinin önünü açın abimin ağzı kocaman açılmazsa varya ben ne oluyim" diyerek kenara geçti.
Sonra kapıda toprak belirdi gerçekten de ağzı açık kalmıştı siyah damatlığı çok yakışmıştı bir insana bu kadar mı yakışır bir smokin Yarabbi sakalları gitmişti damat tıraşı yüzünden ama böyle bile çok yakışıklıydı. Sonunda ağzını kapatmak aklına gelmiş olacak ki yanıma geldi
"Asya.. çok güzel olmuşsun"
Dedi Allahım niye bu kadar heyecanlandım off ya
"Teşekkür ederim sana da yakışmış traşın"
Dedim Allah'tan sesim titremedi. Gülümsedi ve koluma girdi beraber çıktık. Arabaya toprağın yardımı sayesinde bindim.

Düğün burda büyük bir salonda olucaktı. Salona girdikten sonra hemen bizi gelin odasına aldılar. Şuan toprakla karşı karşıya oturmuş bizi çağırmalarını bekliyorduk ama toprak dimdik bana bakıyordu
"Ne bakıyorsun dimdik"
"Bakamam mı?"
"Bakarım hatta" dedi ve yanağıma bir öpücük kondurdu.
Sonra sırıtarak
"Hatta öperim bile"
Tamam çok hoşuma gitmişti beni öpmesi ama belli edemezdim.
"Sen ne yapıyorsun bir daha bana yaklaşma" dedim ve o hala sırıtıyordu bunun gerçek bir psikolojik sorunu vardı.
"Ama kalbin öyle söylemiyor kalbin çok hızlı atıyor sen yoksa heyecanlandın mı"
"Ne heyecanlancam be sedece kalbimin hızlı olmasının nedeni şeyden işte şeyden"
"Neyden yoksa yine mi öküz oturdu"
Diyince gülme sırası bendeydi o da piç bir şekilde değilde normal bir şekilde gülüyordu of sen niye bu kadar güzel gülüyorsun ya bizde insanız öküz tam o sırada kapı çaldı ve içeri yengem girdi.
"Biliyorum keyfiniz yerinde ama sizi bekliyorlar hadi çabuk" dedi ve gitti.
Sonra ikimiz de kalktık salonun kapısına gelince toprağın koluna girdim ve ikimizde gülümsüyorduk. Herkes bir anda alkışlamaya başladı. Benim gözüm ailemi arıyordu Aras abim dedem yengem hepsi gelmişti ama arda abim o gelmemişti ben ne kadar zorla evlendirilsem de bu gün benim için önemli bir gündü ama o gelmemişti beni ondan mahrum bırakmıştı o bana yeri geldi babalık yaptı abiligin yanı sıra ama bugün gelmemişti. Beni yanlız bırakmıştı Bir daha beni affetmeyecekti işte ben bunları düşünürken masaya oturmuştuk bile. Sonra nikah memuru konuşmaya başladı.
"Siz Salih kızı asya karaman Ali oğlu toprak karabeyi eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?"
Biraz bekledim ve
"Evet" dedim biraz sesim titreyerek
Biraz sonra toprağa döndü
"Siz Ali oğlu toprak Karabey Salih kızı asya karamanı eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?" Toprak soğuk bir ifadeyle
"Evet"
Sonra Kübra ve tanımadığım bir kişi büyük toprağın arkadaşı nikah memuru onlara dönerek
"Sizde şahitlik ediyor musunuz?"
İkisi bir bizden daha mutlu bir halde
"Evet" dediler sonra Kübra kaş göz işareti yaptı bu ayağına bas demekti bende hiç şüphe etmeden ayağına bastım toprak yüzünü buruşturup kulağıma eğilerek
"Bunun hesabını sana sorucağım asya" diyip önüne baktı bende ona karşı gülümsedim.  Sonra nikah memuru nüfus cüzdanını bana verdi ve
"Gelini öpebilirsiniz" dedi ve biz ikimiz ayağa kalktık ben yine kalbimdeki Mahmut Tuncer ve ekibine lanet ettim toprak eğilip alnımdan öptü çok yavaş bir şekilde öpmüştü ve ardından bir alkış tufanı koptu.
Düğün normal şekilde devam ediyordu sonra sahneye baran çıktı ve
"Yengeciğim ve abiciğim bizde adettir damat ve yakınları kemençe eşliğinde horon teperler şimdi toprak Karabey size meydan okuyorum marifetlerinizi gösterin" diyip kollarını kıvırmaya başladı. Bende gülümseyerek izliyordum toprak kollarını katlayarak sahneye çıktı peşinden baran Burak abi ve o toprağın şahidi yan yana dizildiler en başta Burak abi toprak baran ve o çocuk sonra sahneye bir kemençeci çıktı ve çalmaya başladı. Toprak gayet iyi oynuyordu ve hareketleri onu daha mükemmel yapıyordu yaklaşık 10 dakika horon teptiler. Sonra kemençeci durunca çiçek abla ortaya geldi ve
"Evet şimdi yeni bir adette damat ve gelin horon tepicek" dedi ve bir şey dememe bile izin vermeden ayağa kaldırdı ve şuanda toprağın yanındaydım ve pistte kimse yoktu kemençeci çalmaya başladı tabiki de horon tepmeyi biliyordum ama toprakla ne bilim sonra toprak tik horona başlayınca ben ona uydum. Çok güzel ve birbirimize uyumlu bir şekilde horon tepiyorduk ve ben deli gibi gülüyordum toprakta öyle. Kemençe sustu ve  biz el ele pistten indik ve yerimize geçtik
"Vay be sen bu kadar iyi oynuyor muydun?" Dedi
"Tabi ayıpsın buralar benden sorulur" dedim gülerek.

Artık sıra takı törenine gelmişti. Biz masanın önünde yerimizi aldık önce ailenin büyükleri geldi önce benim dedem taktı bana bir altın seti toprağa bir saat taktı ve alnımdan öperek
"Güzel torunum hep mutlu ol her zaman yanındayız"
Diyip yerine gitti sonra toprağın dedesi geldi bana beşi bir yerde ve 5 bilezik taktı toprağa da 5 tane cumhuriyet altını taktı ve yerine geçti. Aras abim geldi hepsi takılarını taktılar sıra alideydi onu görünce aklıma o gece geldi toprağın beni kaçırdığı gün Ali takısını taktıktan sonra bana döndü
"Demek benim 46'lığım evleniyor he hayırlı olsun küçük delim"
Evet bana 46'lık diyor 46 deli raporlarına verilen isim mi oyoe bişey bu yüzden bana böyle diyor.
"Teşekkür ederim büyük deli" evet bende ona büyük deli diyordum. Takı töreni bitmiş yerimize geçiyorduk ki arkadan bir ses
"Hey daha ben takımı takmadım" evet bu ses abimin sesi arkamı döndüm evet oydu yanıma geldi ve alnımdan öptü ve cebinden bir kolye çıkardı bu kolye annemin kolyesiydi doğuma girerken düşürmüş bende fotoğrafta görmüştüm
"Bu kolyeyi size söylemedim çünkü benden alırsınız diye şimdi bu kolyeyi sana takıyorum annesinin tıpkısı ve abisinin bir tanesi" kolyeyi taktı ve sarıldı sonra
"İlk aşkından" dedi ve bir daha alnımdan öptü ve yerine geçti ben mi hüngür hüngür ağlıyordum sonra iki yengemde yanıma geldi bizi gelin odasına götürdüler altınları çıkardılar.

Düğün bitmişti herkes dağılmaya başlamıştı bile ve bizimde gitmemiz gerekiyordu çiçek abla yanımıza geldi
"Toprak deden dedi ki asya ve siz dağ evine gidiyorsunuz itiraz yokmuş" dedi ve gitti. Arabaya bindik ve ben hala hüngür hüngür ağlıyordum sanırsın ölüme gidiyorum. Toprak sadece yola bakıyordu ben de aynı şekilde sonra dağ evine yani o geceki yaylaya gelmiştik bile ben arabadan indim ve eve gittim ama bu kez ev sıcaktı demekki hazırlamışlardı geçip koltuğa oturdum toprakta sobaya bakıp karşıma oturdu.
Bir süre sessizlik oldu sonra Toprak konuşmaya başladı
"Hadi"
"Ne hadisi" dedim kafamı saklayarak toprak ise gülmeye başlamıştı bile
"Merak etme asya sana dokunmaya çağım hadi diyorum artık uyuyalım"
"Tamam ben odaya geçiyorum sende koltukta yat"
Dediğimde kaşlarını çattı
"Asya saçmalama öyle saçma hareketlere gelemem yok yerde yat falan ikimizde yatakta yatıcağız merak etme dedim" dedi ve odaya ilerledi iyi de bu odada banyo yoktu ben nerde giyincem lanet ya Toprak dolaptan pijamalırını aldı ve üstünü çıkarmaya başladı
"Hey sen ne yapıyorsun saçmalama ben burdayım" dedim o ise hiç bir şey demedi ve çıkartmaya devam etti biraz sonra
"Asya üstünü değiştir arkam dönük bakmıyorum" dedi bende bakmadığı dan emin olup pijimalarımı aldım ama bir sıkıntı vardı hatta iki sıkıntı birincisi bu gelinlik nasıl çıkıyor ikincisi bu gecelik yok resmen bune her yer ortada ama ben bu gelinliği nasıl çıkartıcağım sonra toprak
"İstersen yardımcı olabilirim"
Hayır diyemezdim
"Bir zahmet" dedim yanıma geldi ve fermuarı indirmeye başladı eli tenime değiyordu tamam birinci sorun halledildi ikinci sorun ne olcak buldum filmlerdeki gibi kocasının tişörtünü giyen kadınlar aklıma geldi gelinliği tutarak dolaba gittim toprağın tişörtleri den birini alıp giydim sonra toprak bana dönüp baktı ve gülmeye başladı
"Senin bu halin ne git kendi eşyalarını giy" sanki keyfimden senin eşyalarını giyiyorum öküz
"Keyfimden senin battal boy tişörtünü giymiyorum benim geceliğim yok yani var ama yok" dedim askıyı göstererek
Toprak askıya bakarak gülmeye başladı
"Aslında doğal olan bu onu giymen gerekiyor hani bu gece.." dedi gülerek
"Ben sana bir gösteririm doğal olanını gösteririm görürsün" dedim ve yatağın bir tarafına yattım yan tarafım çökünce anladım ki toprakta yattı ne kadar rahatsız olsam da uyudum ama onun kokusu burnuma geldikçe kendimden geçiyordum bunları düşünmeden kendimi karanlığa bıraktım.

********************

Evet arkadaşlar bir bölümün daha sonuna geldik yeni bir bölümde görüşmek üzere hoşçakalın

Sizce ilerleyen bölümlerde neler olcak

Beğenip yorum yapmayı ve beni takip etmeyi unutmayın (. ❛ ᴗ ❛.)

Zorunlu AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin