Sabah topraktan önce uyandım yine ama bu kez beklemeden kalktım.
Kahvaltı benden di bugün klasik bir kuymak yaptım mükemmel yapardım hemde.
2 patatesi doğrayıp yağda kızartmaya koydum. Patatesleri aldıktan sonra çayı ve tepsiyi alıp dışarı çıktım. Masayı kurduktan sonra toprağı uyandırmaya gittim yüz üstü yatmış bir toprak buldum oda da o da benim gibi dağınık yatıyordu.
Tam uyandıracaktım ki bir şeyler sayıklamaya başladı acaba dinlesem mi yoksa uyandırsam mı ve devreye meraklı asya girer ne dediği belli olmuyordu ama tek anladım şey
"Sonunda ilk aşkım" sadece bunu anladım demek ilk aşkı kim peki bu aklıma dün sabah geldi
"Sonunda seni buldum" diyordu bu toprağın ilk aşkı ben miyim? Saçmalama asya hayatında bir kere gördü o da bacak kadardınız saçmalama demek toprak birini seviyor ben niye buna üzülüyorum ki ama benim yüzümden sevdiğine kavuşamayacak. Sonra aklıma kahvaltı geldi toprağı uyandırdım tabikide öperek falan değil direk döver gibi salladım. Kafasını kaldırıp bana baktı
"Dövseydin bari hem ben öperek uyandırılmayı tercih ederim karıcığım"
"Onu da yapıcağım merak etme sen hadi kahvaltı hazır bahçede bekliyorum soğumasın çabuk ol"
Dedim sonunu bastırarak
"Sen bana kahvaltı hazırlamak zehirlenmeyiz demi bak" dedi bay ukala
"Bende ne zaman toprak kendine dönecek diyordum döndün bile.... öküz" dedim ve odadan çıktım buna iyilikte yaramıyor ya öküz işte ne olcak öküz..."Eee bay ukala beğendin mi yaşadığına göre zehirlenmedin herhalde" güldü ve
"Senden bu performansı beklemezdim gerçekten de marifetliymişsin"
"Bende daha neler neler daha ne marifetler var" dediğim şeyi daha yeni anlamışken toprak piç bir şekilde sırıtıyordu dirseklerini masaya koydu kaşlarını havaya kaldırdı ve
"Daha..ne marifetler var bakalım" tamam şuan utanıyordum resmen ayağa kalktım ve göle doğru ilerledim dün olanlar aklıma geldi. Gölün kenarında durdum toprağın arkamdan geldiğini anladım. Yan tarafima geldi ve durdu daha demin ki haline göre gayet ciddiydi bu adamın gerçekten de ruhsal bozuklukları var ya aklımın bir köşesinde not ettim bunu ona soracaktım.
Muzipce sırıtarak
"Eeee" dedi cevap bekliyordu bariz belliydi
"Ne eee" dedim. Tek kaşımı havaya kaldırarak ona döndüm.
"Marifetlerin diyorduk en son" dedi bana bakarak tek elimi kaldırıp işaret parmağımı omzuna vurarak
"Bana bak ne yapmaya çalıştığını anladım ama ulaşamayacaksın toprak efendi"
Diyip onu ittim ama hesaplayamadığım bir şey vardı toprağın arkasında bir göl vardı ve boşluğuna geldi başka zaman olsa kılı bile oynamazdı tam düşecekkken elimden tuttu ve şuan toprak sırılsıklam ben onun üstüne düştüğüm için çok ıslanmamıştım. Ve şuan gerçekten de komik bir durumdaydık gülerek kalkacaktım ki ellerini belime doladı
"Allah'ın sopası yok toprak efendi bak sırılsıklam oldun yaa" dedim gülerek
Toprak bana sen görürsün bakışı atıp beni yana attı şuan yan yana ikimiz de sırılsıklam yatıyorduk. Sonra birbirimize bakıp sırıtmaya başladık ama toprak çok güzel gülüyordu düşmemek elde değil Allahım sen günah yazma
"Gözlerinle beni yeme seansın bittiyse kalkalım hasta olucaksın zaten zayıf bir şeysin hemen hasta olursun"
O daha demin bana zayıf güçsüz mü dedi öküz
"Gel hadi kalk kimin güçsüz olduğunu sana göstereyim he ne dersin" dedim sırıtarak toprak ellerini havaya kaldırarak
"Tamam pes pes ettim ben"
Sonra gülerek ayağa kalktı bana elini uzattı tam tutacakken karnıma bir sancı girdi ellerim otomatikman karnıma gitti ağzımdan bir çığlık çıkınca toprak hemen yanıma yaklaştı
"Asya iyi misin birden ne oldu"
Off demelimiyim bunu düşünmeden önce şu suyun içinden kalkmalıydım
"Önce bana yardım et şuradan bir kalkmam gerek"
Ben elimi tutup kaldırmasını beklerken o beni kucağına aldı
"Ya sen ne yapıyorsun yardım et dedim sana kucağına niye alıyorsun"
"Yardım et dedim bende ediyorum işte sus"
Sustum şuan zaten konuşacak kadar iyi değildim. Odaya gelince beni yavaşça yatağa bıraktı
"Şimdi söyle ne oldu birden" dedi eee ben şimdi ne dicem off
"Bir şey yok"
"Nasıl bir şey yok asya sen iyi gözükmüyorsun"
"İyiyim bak bu şey işte şey"
"Ney işte" ya öküz anla daha
"Ya bişey değil çık odadan"
"Sen söylemeden çıkmam"
"Bak kızsal bir şey tamam mı bu çık"
Diyince toprak sırıtmaya başladı
"He öyle desene ya" öküz işte ne olcak
Karnına tekmeyi bastım
"Bana bak sırıtmaya son ver ve git başımdan" dedim sinirle toprak sırıtarak bir şey demeden çıktı.Odadan çıktığımda toprak mum yakıyordu saat 3.5 civarı battaniye de aldı ve koltuğa oturdu.
"Elektrikler yok o yüzden mumlar gel otur yanıma" dedi yanındaki boşluğa vurarak yanına gidip oturdum.
Yanına oturunca belimden tutup beni kucağına çekti şuan onun kucağındayım ve o muhteşem kokusu burnuma geliyordu.
"Ne yapıyorsun sen ya"
"Şşşt sakin ol gevşe biraz sakin ol" dedi sonra elini karnıma koydu ve uflamaya başladı. Tamam bu hoşuma gitti ama bunu nerden biliyordu yani karnımı uflamayı
"Babaannem.. ona sordum ne yapabilirim diye o dedi" diyince bir ana şaşırdım aklımı okudu vay süper güç!! Ama şu anki sıkıntı yanlış yeri ufalıyor olmasıydı
"Daha aşağı in" dedim madem yapıyorsun doğru yere yap demi yani
Gülümsedi ve doğru yere masaj yapmaya başladı. O masaj yaptıkça ben iyice ona sokuluyordum kokusu burnuma gelince iyicene mest oldum ve kendimi onun kucağında siyahların içine bıraktım.*********************
Gözlerimi açınca odanın içi karanlıktı duvardaki saate baktığımda saat gece 1 di toprağa döndüğümde kafasını omzuna koymuş uyuyordu yanından kalkıp dolaptan bir battaniye daha aldım ve toprağın üstüne örttüm diğer battaniyeyi alıp yanına oturdum.
Kolunu kaldırıp kolunun altına girdim ve tekrardan kendimi karanlıkla buluşturdum.******************
Evet arkadaşlar bir bölümün daha sonuna geldik.
Bu bölüm biraz geç oldu ama sonunda geldi beğenmeyi ve düşüncelerinizi paylaşmayı ihmal etmeyin kitap kurtları (. ❛ ᴗ ❛.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zorunlu Aşk
General FictionBu onların hikayesidi bir o kadar masum bir o kadarda acılıydı her ikisininde hikayesi başka bir acı içeriyordu asya acılarıyla güçlendi toprak ise yaşadıkları ile, kalbi bir taştan farksızdı bir o kadar da yumuşakdı... //\\ //\\ //\\ //\\ //\\...