2. Bölüm İlk Günden

11.5K 500 362
                                    

Hilal aldığı duştan sonra saçlarını tarayıp yatağa uzandı, yarın düğünü olacaktı ve çok heyecanlıydı. Gözlerini tavana dikerken aklına annesi geldi, az çok hatırlıyordu annesini. Doğumdan sonra hastalanmış ve bir türlü iyileşmemişti. Bir gün evden gelen bağırma sesiyle uyandığını hatırlıyordu. Ona bakanlar ağlarken babasının yanına koşmuştu. Babası da ağlıyordu, sonra halasının gelip onu götürdüğünü hatırladı. Burnu sızlarken parmağındaki yüzüğe baktı. Titreyen sesiyle konuştu.

"Keşke sende görebilseydin annem."

Annesi hep kocaman bir yara olarak kalbinde kalacaktı. Ona annelik yapan halası olmuştu. Üvey annesi hiç sevmemiş, en ufak bir şeyde bağırıp, kızardı. Babasına anlatamadığı için susardı ta ki bir gün halası görene kadar. Hilal karşısında kim olursa olsun haksızlığa boyun eğmemesini öğrendi.

Gözlerini daha fazla açık tutamazken uykuya yenildi. Gözlerini açan Hilal nefes nefese etrafına bakındı. Gördüğü rüya çok gerçekçiydi. Rüyasında Yılmaz ile Cihangir ellerini uzatıyordu ve kendisi gidip Yılmaz'ın elini tutuyordu. Başını hızla iki yana salladı. Sadece bir rüyaydı dedi ve tekrar uyumaya zorladı kendisini.

Üzerindeki gelinlikle etrafında döndüren halası ile utanmıştı.

"Hala ne yapıyorsun?"

"Maşallah benim kızıma, çok güzel oldun. Keşke rahmetli annende bu günlerini de görebilseydi."

Hilal'in gözleri dolarken halası ellerini tuttu sıkıca. İkisi de dolan gözlerle birbirlerine baktılar.

"Halasının güzeli, eğer annen... olsaydı sana bunları o söyleyecekti ama diyeceklerimi iyice dinle emi kızım. Kocan ile kavganız muhakkak olacaktır ama o ateş olduğunda sen su ol ona. Sen ateş iken o da sana su olsun ki yuvanız huzurla dolsun. Aranızda ne olursa olsun kimseye söyleme. Milletin ağzına laf vermeyin. Eğer seni üzecekse, mutsuz edecekse ilk geleceğin kişi de ben olayım. Sen benim olmayan kızım gibisin. Sultan'ın emanetisin."

Hilal başını sallarken kollarını halasının beline doladı. Bunları annesi gibi sevdiği halasından duymak kendisine güç veriyordu. Kapı sesiyle halasından ayrıldı. Babası içeri girerken parlayan gözleri ile bakıyordu. Yüzünü avuçlayan babası alnını öptükten sonra gözlerine baktı.

"Ne kadar güzel olmuşsun. Benim küçük kızım şimdi evden ayrılıyor, başka bir eve gidiyor ama sakın unutma kızım ben her zaman senin yanındayım. Hep mutlu ol inşallah."

Hilal babasına sıkıca sarıldı. Gözlerini sıkıca kapattı, ağlamak istemiyordu. Halasının hıçkırık sesiyle babasından kollarını çekti ve halasının elini tuttu.

"Şimdi birisi görür ağladığını sonra gör sen Nimet ağladı diye laf ederler."

Halası hemen gözyaşlarını sildikten sonra aynadan kendisine baktı.

"Ne ağlaması gözüme toz kaçtı."

Tebessüm etmişti halasının dediklerine. Duydukları davul zurna sesleriyle damat tarafının geldiğini anladılar ve odadan çıktılar. Hilal ailesi vedalaştıktan sonra bir kez daha dönüp baktı evine...

Düğün son bulmuş herkes evlerine gitmişti. Konakta Hilal ve Cihangir dışında kimse kalmamıştı. Elinden tutan kocası odalarına doğru götürürken ayakları birbirine dolanıyordu. Kapıyı açıp ikisi de içeriye girince Cihangir kapıyı kapattı. Karısının yüzünü avuçlayan genç adam önce alnını öptü.

Yüreğimden TutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin