20. Bölüm İhanet ettim

7.9K 484 406
                                    

Yatağın ortasında öylece oturuyordu Selma. Kalbindeki kırgınlık her geçen zaman da daha çok gün yüzüne çıkarken canını acıtıyordu.
Elleriyle oynarken gözünden akan yaşlarla Yılmaz ile geçirdiği güzel anları düşündü.

İçi içine sığmazken sevdigi adamın arabadan inişini kaçırmadan izledi. Aralarında mesafe sanki bitmek bilmezken koşarak adamın boynuna kollarını doladı. Hemen beline yerleşen parmaklarla gözlerini kısa süreliğine kapatırken mutluydu. Yılmaz onun nefesiydi. Kolları arasında olduğu her an güvende hissediyordu. Kalbine akan ılık ılık sevgiyi çok seviyordu.
Aynı anda birbirlerinden ayrıldıklarında ikisi de gülümsüyordu. Adamın yanağındaki o güzel çukur içini titretirken parmaklarının ucunda yükselip öpücük kondurdu. Geri çekildiğinde ise utanmıştı ama pişman değildi.

“Benden başkası hiç dokunmasın.”

Onun sözlerine karşılık adam sadece belinden tutup kendisine hızla çekip saçlarını öptü.

“Dokundurmam.”

Aldığı söz ayaklarının üzerinde durmasını zorlaştırsa bile Yılmaz’ın bedenine sığındı...

Ağlayışı hıçkırıklara dönüşürken elleriyle yüzünü kapattı. Bu aşk onun canını yakmamalıydı. Sevdiği adam ellerinden kayıp giderken çaresizce çırpınıyor ve her seferinde yanlışa batıyordu. Yediremiyordu kendisine. Kalbi Yılmaz için bu kadar hızlı atarken, adamın gözlerinde eskisi gibi aşkı göremiyordu. İnatla vazgeçmiyordu. Kalbine bir söz geçirebilse anında vazgeçerdi başkasının olan adamdan ama işte dinlemiyordu kalbi.
Bekliyordu yolunu, bir umut diyordu her şey daha güzel olacak. Asla olmayacak bir hayalle günlerini geçirdiğinin farkında olmadan...

Hilal duyduğu  telefon konuşmasının ardından odanın içine sessizce geçti. Yılmaz asla Cihangir gibi bir adam değildi. Hayatına onlarca kadın sığdıran Yılmaz dan iğreniyordu. Selma’yı da üzülüyordu, bu adam asla sevmiyordu Selma’yı. Seven adam üzmezdi. Cihangir aklına gelince gidip yatağa öylece oturdu.

Görücüler gelmiş her iki ailede bu evlilik için memnun olurken Hilal içinde kopan kıyamete rağmen ağlamamak için didinip duruyordu. Annesi olsaydı gider derdi istemiyorum diye ama işte annesi yoktu onun. Üvey annesi ondan nefret ediyordu ve evden gitmesi için eline geçen fırsatı asla geri çevirmeyecekti.
Halasına gidip az da olsa kafasını dağıtmak istemişti. Yolda yürürken bir anda duyduğu sesle arkasına dönüp baktı. Ona bakan kişi evlerine gelen Cihangir’di. Hilal istemsizce kaşlarını çattı.
Nefes nefese yanına gelen adamın yüzüne öylece bakarken Cihangir yüzünde gülümsemesiyle konuştu.

“Merhaba Hilal.”

Adamın haline gülmek istemiyordu ama daha fazla kendisine engel olamamıştı.

“Merhaba.”

Cihangir şimdi dişlerini göstererek sırıtırken bir elini ensesine atıp kaşıdı. Söyleyeceği şeyi merakla bekleyen Hilal adam konuşmadan konuşmamaya kararlıydı.

“Vaktin varsa biraz konuşabilir miyiz?”

“Halama gidiyordum... On dakika sadece.”

“Olur bu da yeter bana.”

Heyecanla konuşan adama dikkatlice bakınca acaba dedi içinden. Sevebilir miyim? Bana yuva olur mu? Sonra düşüncelerine boğulmadan adam ile birlikte yan yana yürümeye başladı.

Yüreğimden TutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin