46. Bölüm Hayatından

7.5K 600 1.3K
                                    

               Herkese merhabalar ❤️

Bölüm sınırları geçilmedi evet ama daha fazla sizleri de bekletmek istemedim❤️ 

Umarım okurken beğenirsiniz 🤗 Oy sınırımız 450 yorum sınırı 2000 🥰

Vurgun adlı kitabıma da beklerim ❤️

Buraya 💙 bırakırsanız sevinirim

🌼Şarkı_ Sümeyye Tedik. Hat Kerwanê Helebê 🌼

🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼

Hilal ağır ağır yürüdüğü mezarlığın kapısından içeriye adım attığı an sol gözünden bir damla yaş akıp gitmişti. Gideceği yeri ezbere biliyordu fakat yüreği ağırıyordu. Bir zamanlar kocası olan adamın yanına bir başkasının hem de onun kardeşinin karısı olarak gidiyordu ve karnında bir bebek vardı. Titrek bir nefesi içine çekip yoluna devam etti. Her adımı ayaklarının altını kanatıyordu.

Oturduğu yerden toprağı okşarken gözlerinden akan yaşlara inat taşın üzerindeki yazıyı defalarca okudu. Derin bir iç çekerken inanamıyordu hâlen Cihangir’in öldüğüne. Boğazındaki yumruya rağmen onunla konuşmak istiyordu.

“Kızıyorsun değil mi bana...”

Yaşlarını silerken başını gökyüzüne kaldırdı. Elinin altında tuttuğu toprağa çevirdi tekrar buğulu gözlerini.

“Haklısın güzel seven adam haklısın... Gittin öldüm... Gittin nefesim bitti... Gittin beni de yanına diri diri gömdüler. Her sabah uyandığımda kabus görüyorum sanıyordum ama gerçekti yoktun... Ben seninle çok mutluydum Cihangir.”

Omuzlarından sarsıla sarsıla ağlayan genç kadın durma ihtiyacı hissetti. Kalbini avuçları arasına alan vicdanı izin vermiyordu konuşmasına. Gözlerinden akan yaşlar elbisesine damlarken yeniden içindeki yarasını  akıtmaya başladı.

“O kadar inanmıştım ki seninle bir ömür mutlu olacağımıza... Annem bırakıp gittiğinde çok küçüktüm sonra sen çıktın karşıma, saçlarımdan öptün. Göğsünde yuva verdin. Ölsem bile seni asla unutmam...”

Hıçkırıkları mezarlıkta yankılanırken başını sanki Cihangir oradaymış gibi öylece koydu. Soluklanmaya, kalbindeki yokluğun acısının geçmesini bekledi ama ne geçen bir acı vardı ne de ona nefes aldıran güzellikler. Hiç durmadan okşadığı toprak kokusu burnuna gelirken gözlerini usulca kapattı.

“Ben senin gibi adam hiç tanımadım. Gözlerime baktığın anları, adımı her seslenişini... unutamıyorum Cihangir. Affet olur mu beni... Sana sadık kalamadım. Sevgine sahip çıkamadım ve...”

Yutkunurken başını kaldırıp mezar taşını öptü. Gözlerinden hiç durmadan akan damlalar toprağa düşerken sözleri de yakıp bitirmişti.

“Çok utanıyorum senden... Kalbimde olan sen iken, karnımda can bulan bebeğin babası değilsin... Kendimi affedemiyorum... Tutsan elimden bana bir yol göstersen, düştüğüm karanlıktan aydınlığa çıkarsan olmaz mı...”

Tekrar öptüğü mezar taşının ardından ayağa kalkan Hilal yaşlarını silme gereği bile duymadan son kez konuştu toprak kokan adamla.

“Özür dilerim bu sana son gelişimdi. Artık gitmem gerekiyor... Ben senden hep razıydım Cihangir, Allah'ta senden razı olsun... Hoşçakal güzel adam.”

Yüreğimden TutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin