7. Bölüm

5.2K 399 279
                                    

İyi okumalar, değerli insanlar 💫

Servisteki çocuğu o günden beri hiç görmemiştim. Bugün okulumun ilk haftasının son günüydü. Cuma günlerini severdim. Çünkü haftasonuna açılan bir geçit gibi.

Saçlarımı koluma geçirdiğim tokayla topuz yaptım ve çalışma masamın üstünde duran siyah tokamı bileğime geçirdim. O toka bileğimde olmadığı zamanlar kendimi rahatsız hissediyordum.

Üzerimdeki bol okul forması ince belimi göstermiyordu ve benim aksime okuldaki tüm kızlar daracık giyiniyorlardı. Bugün beden dersi vardı ve ben de ne kadar tarzım olmasa da dar ve kısa bir üstle bir tayt aldım yanıma. Onlar gibi giyinince ne olduğunu merak ediyordum.

Aşağı inip kahvaltımı yaptım ve daha sonra bahçenin önünde servisi beklemeye başladık. Servisteki çocuğun bugün de gelip gelmeyeceğini merak ediyordum. O gün neden öyle bir şey yaptığını sormak istiyordum ve eğer bugün de gelmezse kocaman bir haftasonu sorunun cevabını alamayacağım demektir.

Servis geldikten sonra her zamanki yerlerimize geçtik ve bizim siteden bir iki site sonra durduk. Servisteki çocuğun bugün de gelmeyeceğini binen biri olmadığında anladım. Şoför kapıları kapattı, tam ilerleyecekti ki koşarak yetişmeye çalışan onu gördüm.

Servise bindi ve gözgöze geldik. Yanıma oturmasını beklerken gidip arkaya doğru gitmesi beni hayal kırıklığına uğratmıştı. Nereye oturduğuna bakmak saçma olurdu ama zaten Bade'nin cilveli ciyaklamaları ve arkadaşlarından birisinin önümdeki koltuğa oturmasıyla anladım nereye oturduğunu. Tabiki de Bade'nin yanına.

Nedenini bilmediğim ve kendi kendine oluşan sinirimi unutmak için camdan dışarıyı izlemeye başladım. Kulaklığım olmadığı zamanlarda hep yaptığım aktiviteyi yapıyordum. Dışarıdaki insanların kıyafetleri ve mimiklerine göre nereye gittiklerini tahmin etmek. Onların yerindeymiş gibi düşünmek.

Evet biraz değişik biriyim.

Bana normalden çok daha uzun bir süre gibi gelen yoldan sonra okula vardık. Burak ve Mert'le ilk kantine gidip kahve aldık ve sınıfa çıktık. Sabah kahvesi sinirlerimi az da olsa yatıştırabilirdi.

Neyse Güneş'in tatlı enerjisi de beni kendime getirebilir.

Çantamı sıraya atıp oturdum ve kahvemi içerken bir yandan da dün yapmadığım ve ilk ders olan biyoloji ödevini yapmaya çalışıyordum. Hadi ama bunu yapmayan yoktur. Herkes ilk ders olan ödevini unutabilir.

Güneş dersin başlamasına bir iki dakika kala sınıfa geldi ve ben hala ödevin yarısını bile bitirebilmiş değildim. Elim ağrımıştı yazmaktan.

"Günaydıııın."

"Günaydın günaydın."

"Noldu sana yahu ?"

"Ödevimi yapmayı unutmuşum ve güne sinirli başladım."

Önümde oturan, Bade'nin yanındaki servisteki çocuk son dediklerimden sonraya arkaya bir bakar oldu ama kafasını hemen önüne çevirdi. Kendisinden bahsettiğimi sanmış olabilirdi. Ama ondan bahsedip bahsetmediğimi ben bile bilmiyordum. Neye sinirlendiğimi bilmiyordum.

"Eyvah ödevi ben de yapmadım."

"On beş dakikada iki sayfa yazabildim. İğrenç yazdım ama yapacak bir şey yok. Zaten yetişmedi."

"Ben de yetiştiremem zaten. Off kaç eksim oldu ya. Kesin sınıfta kalıcam."

Sınıfa giren hocayı gördüğümüzde ayağa kalktık. Ama bu biyoloji hocası değildi. Dersin boş olması olasılığı birden içimi sevinçle doldurdu. Ama ödevi yapmak için on beş dakikadır uğraştığımı hatırlayınca dersin boş olmasını pek istemediğimi düşünmeye başladım.

SERVİSTEKİ ÇOCUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin