19. Bölüm

3.8K 273 245
                                    

Medya: Can'dı 👀😁

Ya gençler önceki bölüm iyi ki sövmeyin dedim... Neyse neyse. Bu bölümü yanlışlıkla atmışım birkaç saat önce. Sonra ben silince de, siz bölüm açılmıyor sanmışsınız. Hadi bir ay olmadan attım bak bu yanlışlık sebebiyle...

Bu arada önceki bölümde yazmayı unutmuşum. Ship isimlerinden en çok Rüya hoşuma gitti.

İyi okumalar, güzel insanlar 💫

"sᴇɴɪ çᴏᴋ öᴢʟᴇʏᴇᴄᴇğɪᴍ. Şᴜ ᴀɴᴀ ᴋᴀᴅᴀʀ ʏᴀşᴀᴍış ᴏʟᴍᴀᴍıɴ sᴇʙᴇʙɪ sᴇɴsɪɴ. ᴀᴍᴀ ᴀʀᴛıᴋ sᴇɴ ᴅᴇ ʏᴏᴋsᴜɴ. ʙᴜ ɴᴏᴛᴜ ʏᴀᴢıʏᴏʀᴜᴍ. Çüɴᴋü ɴᴇ ʙɪʟᴇʏɪᴍ, ʙᴇʟᴋɪ ʀᴜʜᴜɴ ɢöᴋʏüᴢüɴᴅᴇɴ ʙᴀᴋıᴘ ʙᴜɴᴜ ᴏᴋᴜʀ. ɢᴇʀɪᴅᴇ ʙɪʀ ᴍᴇsᴀᴊ ʙıʀᴀᴋᴍᴀᴋ ɪsᴛᴇᴅɪᴍ. Öᴢüʀ ᴅɪʟᴇʀɪᴍ, öᴢüʀ ᴅɪʟᴇʀɪᴍ, öᴢüʀ ᴅɪʟᴇʀɪᴍ. sᴇɴɪ sᴇᴠɪʏᴏʀᴜᴍ ᴀʙʟᴀ."

Elimin titremesinden dolayı kağıt yere düştü. Yatağa oturup sakinlemeye çalıştım. Ama tabii ki de bir işe yaramadı. Gözyaşlarım da gerçeği daha çok fark etmemi sağladı.

Can benim öldüğümü sanmıştı. Araba kazasından kurtulup buraya gelmişti. Bu kağıtta yazanlarsa...

"Hayır tabii ki de. Bir veda mektubu değil. Can öyle bir şey yapacak birisi değil. Değil, değil, de..." Kendi kendime konuşarak rahatlamak istemiştim ama hıçkırıklarım buna engel oldu. Ağlamak istemiyordum. Evden çıkıp Can'ı bulmak istiyordum.

Notu elime alıp yumruğumun içinde sıktım ve odadan hemen çıktım. Koşar adımlarla aşağıya inip kapıya yöneldim. Beni duymuş olmalılar ki teyzemler salonun kapısından bana bakıyorlardı.

"Arya nereye gidiyorsun ?"

"C-Can'ı bulacağım." Cümlemin üstünden ufak bir sessizlik geçti. Daha sonra Rüzgar yanıma gelip omzuma elini koydu.

"Ağlama. Ben de geliyorum seninle tamam mı ?"

"Arya'cım gelip oturur musun lütfen ? Biliyorsun ki polisler kardeşini arıyor her yerde."

"Ama ben kendim aramak istiyorum !" Enişteme bağırdım ve onları evde bırakarak dışarı çıktım. Sabah olduğundan zaten hava aydınlıktı. Sokaktaki diğer evlerden arabalarına binmiş birkaç kişi büyük ihtimalle iş yerlerine gidiyordu.

Caddeye çıkmadan ara sokaklarda dolaşmaya başladım. İzmir'de olsaydım gideceğim yer uçurumun oradaki park olurdu. Ama Ankara'a gidebileceğim ve her sinirim bozulduğunda gittiğim tek yer iki sokak ötedeki parktı.

Burayı seviyordum. Çünkü etraftaki güzel evlerde yaşayan zenginler, çocuklarını bu parka getirmeyi tercih etmezlerdi. Bu yüzden sessiz ve sakin olurdu.

Her zamanki gibi kaydırağın yanındaki salıncağa oturdum. Elimdeki kağıdı tekrardan açıp okudum. Can'ı bulmak için evden çıksam da gidebileceğim tek bir yer yoktu. Can'ın nereye gittiğini bilmiyordum. Belki gidememiştir...

Birinin elini omzumda hissedince düşüncelerimden koptum. Arkamı döndüğümde Rüzgar olduğunu fark ettim. Dün gece yolda hiç uyumamış olduğu gözlerinin kızarıklığından belli oluyordu.

"Rüzgar gider misin ? Yalnız kalsam iyi olur." Elimdeki kağıda gözlerini çevirince hemen kağıdı buruşturdum ve yine avucumun içinde sıktım. Kimsenin o kağıdı okuyup bana, Can'a bir şey olmuş olabileceğini söyleyen cümlelerini duymak istemiyordum. İhtiyacım olan son şeyler o cümlelerdi.

"Arya, gidemem. Ne olduğunu anlatabilir misin ? Can'ı beraber bulalım. Olur mu ?" Kafamı iki yana salladım. Kimseye o kağıtta neler yazdığını okumak istemiyordum. Sanki okuyunca aklımdaki kötü ve saçma düşünceleri kabullenmiş olacaktım.

SERVİSTEKİ ÇOCUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin