14. Bölüm

3.8K 314 142
                                    

Bir bölümle daha karşınızdayım. Çok konuşmadan lafı kesiyorum veee;

İyi okumalar, wattpad'in en iyi okurları 💫

Malikanenin kapısı Rüzgar'ın telefondan birisini aramasıyla açıldı. Tahminen güvenlikçiyi aramış olmalıydı. Bu da çok büyük bir güvenlik sistemi olduğunu gösteriyordu. Düşünsenize, eve sadece güvenlikçinin numarasını bilenler girebiliyor... Şaka gibi.

Geniş ve uzun siyah kapının ardında büyük bir bahçe, havuz, güvenliğin evi olduğunu düşündüğüm ufak bir müstakil ev, beş arabanın sığabileceği boş bir garaj ve malikanenin kendisi vardı.

Bu evde kaybolmadan yaşamak da ayrı bir yetenek diye düşünmeden edemedim. Ama nerden bileyim ? Belki kayboluyorlardır.

Rüzgar'ın sokağın başından beri elimi bıraktığını yeni fark ettim. Önden yürüyüp beni eve -malikaneye- doğru yönlendiriyordu.

"Rüzgar !" Fısıldayarak seslendiğimden duymadı. Ya da duymazlıktan geldi.

"Rüzgar ! Sana diyorum !" Arkasını dönmeden olduğu yerde durdu ve yanına gelmemi bekledi. Hızlanıp yanına gittim ve tekrardan yan yana yürümeye başladık.

"Arya eğer buradan kolayca çıkmak istiyorsan sakın sevgili olduğumuzu belli etme."

"Sevgili mi ?"

"Az önce öpüştük. Kardeşimi de öptüğümü falan mı düşünüyorsun ?" Utançtan hiçbir şey diyememiştim. Bir süre konuşmadan yürüdük. Ama eve yaklaştığımızı görünce hemen aklımdaki soruyu sordum.

"Neden belli etmeyeyim ? Yani şeyden bahsediyorum..."

"Çünkü öyle. Şimdi biraz canını acıtabilirim. Ama kısa süre sonra geçecek. Merak etme. Hepsi rol icabı. Sakın bunu unutma." Başımla onaylamama bile izin vermeden arkama geçip elleriyle bileklerimi tutup arkamdan itmeye başladı. İçimden sinirlensem de hepsinin rol icabı olduğunu hatırlayıp derin bir nefes aldım.

Evin içerisini gösteren hiçbir cam yoktu. Pencere olduğunu görebiliyordum. Fakat pencereler içeriyi göstermeyecek şekilde tasarlanmıştı. Apartman dairelerinin kapısına benzer şekilde olan kapının önünde durduk ve Rüzgar zile bastı. Sanki bizi bekliyorlarmış gibi kapı anında açıldı ve içeri girdik.

"Babam nerede ?" Siyah, kalem elbise gibi bir elbisenin üstüne beyaz önlük giymiş kadın eliyle merdivenleri işaret etti.

Rüzgar merdivenlere yöneldi. Bileklerimi hâlâ çok sert tutuyordu ve morarmış olduğundan emindim. Merdivenleri çıkarken fısıldadım.

"Artık bıraksan diyorum bileklerimi ?" Yüzüme bile bakmaya gerek duymadan yoluna devam etti sessizce. Hâlâ rol yapıyordu. Ama sonuçta yanımızda kimse yoktu. Neden rol yaptığını anlayamamıştım.

Merdivenlerin sonunda iki tane dar koridor vardı. Sağ taraftan gidip en sondaki bordo renkli, gösterişli kapının kapısını çaldı Rüzgar. İçeriden onaylama sesi gelmesini beklemeden de içeri girdi.

Beklediğimden küçük bir odadaydık. Ama oda yine de büyüktü. Böyle bir ve öyle bir kapıya daya büyük bir oda beklerdim. Hemen kapının önünde siyah çalışma masasının arkasındaki sandalyeye oturmuş bir adam vardı. Odada bulunan diğer eşyalara uyum sağlamak için siyah giyinmişti. En azından uyum sağlamak için olduğunu düşünmüştüm.

İçeri girdiğimizde Rüzgar sonunda bileklerimi bıraktı ve beni öne doğru itti sertçe. Düşmemek için çalışma masasının önündeki sehpaya tutundum. Arkamı dönüp sertçe Rüzgar'a baktım. Ama umrunda değildim. Sandalyede oturan adam tok sesiyle konuşmaya başladı.

SERVİSTEKİ ÇOCUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin