20. Bölüm

4K 324 342
                                    

Medya: Ege👀

Evet evet bölüm geç geldi. Çok özür dilerim gerçekten. Ama yazmaya zamanım olmadı gerçekten. Her gün biraz biraz yazıp sonunda tamamlayabildim. Bu yüzden de biraz saçmalamış olabilirim, yazım hataları da olabilir...

Neyse neyse çok konuşmadan başlayayım.

He bir de bölümün sonları Rüzgar'ın anlatımından. Çok sevmişsiniz. Bir kere daha neden olmasın dedim.

İyi okumalar, her biri ayrı değerli okurlar💫

Omzunu salıncağın direğine yaslayıp gülümsedi.

"Seni gördüğüme sevindim Arya." Kahverengi saçları, kahverengi gözleri ve uzun boyuyla bir aydır hiç değişmemişti. Bakışları her zamanki gibi yaramaz bir çocuğu andırırken, dik duruşu yetişkin bir insan olduğunu düşündürttürüyordu.

"Uzun zaman oldu tabii. Ben de sevindim, Ege." Bade'yle çocukluk ve aynı zamanda ilk aşkımı tanıştırdım. Tabii Ege'ye bir zamanlar aşık olduğumdan bahsetmedim o sırada. Bir ara Bade'ye detaylı bir şekilde Ege'ye nasıl evlenme teklifi ettiğimi anlatabilirdim.

Neden hiç mesaj atmadığımı sorunca başımdan geçenleri kısaca anlattım. Ama Can konusunu açmadım. Bunu bir kişiye daha anlatmak benim için zordu. O kadar çok detayı atladım ki, başıma neredeyse hiç zarar gelmediğini düşünebilirdi.

Buradaki arkadaşlarımdan -özellikle Miray'dan- konuştuk. Ben yokken çok şeyin değişmemiş olduğunu öğrendim. Miray ben olmadığımdan Ege'nin sevgilisiyle takılmaya başlamış. Tabii sevgili kısmını duyunca şaşırdım. Ama sonradan aklıma, Instagram'da gördüğüm Ege'nin postunda yanındaki kız geldi. Büyük ihtimalle o kız sevgilisiydi. Neyse.

"Benim şimdi gitmem gerek. Eve giderken buradan geçeyim dedim. İyi ki de geçmişim."

"Tamam Ege sonra görüşürüz." Bir sokağa girip evlerin arasında kayboldu. Eski anılarıma dalıp gittiğimden Bade'nin bana seslendiğini fark etmemiştim.

"Ya Arya!"

"Ah şey ne oldu?"

"Kalk biz de gidelim. Hava karardı iyice." Başımla onayladım ve salıncaktan kalktım. Bade'yle eski anılarımdan konuşa konuşa eve geldik.

Teyzem, eniştem ve Burak temizlik yaparken mutfakta da Rüzgar bulaşıkları yıkıyordu. Arkasına geçip sarıldım. Yanağım onun sırtında, ellerim karnında huzurlu dakikalar geçiriyordum. Ta ki Burak elektrikli süpürgeyi ayağıma geçirene kadar...

"Kızım çekilsene şurdan! Temizlik yapıyoruz. Sen de yardım et."

"Tamam tamam." Mutfaktan çıkıp teyzemlerin yanına gittim ve yardıma başladım.

~~~

Eskiden olsa yatağımda her an bir şey olabilirmiş gibi korkuyor olurdum. Ama şu an korkmaktan çok rahatsız oluyordum.

Can'ı düşünerek ya delirecektim ya delirecektim. Başka bir sonu yoktu. Can bulunursa değişir tabii. Ölmediyse.

Kafamı hızla iki yana sallayıp aklımdaki düşünceden kurtulmaya çalıştım. Bunu düşünmek bile kalbimden tüm vücuduma yayılan karşı konulamaz bir acıya sebep oluyordu.

Çok yorgun olsam da uyuyamayacağımı anladım sonunda. Bir saattir yatakta bir sağa bir sola dönüyordum. Kalkıp pencereyi açtım ve kollarımı pencerenin zeminine yasladım. Diğer evlerden gelen ışıklarda gezdirip durdum gözlerimi.

Odanın kapısının açılmasıyla hemen arkamı döndüm. Rüzgar gülümseyip,

"Benim. Gelebilir miyim?" dedi.

SERVİSTEKİ ÇOCUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin