15. Bölüm

4K 314 302
                                    

Hepinize selamlarr. Yeni bölüm ile karşınızdayım. Lütfen ve lütfen ekrana tıklayıp sol altta görünen yıldıza tıklayın. Okunma sayısına kıyasla gerçekten az oy var.

İyi okumalar, en güzel insanlar💫

Yankılanan ayak seslerini duyduğumda bana doğru geliyordu. Yaklaşıp önümde durdu. Eğilip gözlerini gözlerimde sabitledi. Bir şey demeden elindeki bıçağın kesici kısmını boynuma değdirdi.

"N-napıyorsun Rüzgar ?" Kaşlarını çatıp bıçağı biraz daha tenime bastırdı.

"Bana Rüzgar dememen gerektiğini söylemiştim !"

"Ö-özür dilerim. Lütfen o bıçağı çeker misin ?" Sanki izleniyormuş gibi hissettiğim için fısıldayarak konuştum. Ama cevap vermedi ve bıçağı da çekmedi.

Bir süre öyle bekledik. Rüzgar -yani Devrim- arkamdaki duvarların belli kısımlarına bakıyordu. Nereye baktığına bakmak istesem de tek hareketimle bıçak tenimi kesebilirdi.

"Rü...yani şey Devrim ne yapıyorsun ?" İğrenirmiş gibi yüzüme baktı.

"Çok konuşma." Dedi ve bıçağı sertçe aşağı doğru çekti. İlk önce boynumda bir sıcaklık hissettim. Sonra da acı.

"Ne yapıyorsun sen ya ?" Yüzüne baksam da hâlâ gözü duvarlardaydı. Bir şey arıyormuş gibiydi. O an ona bağırıp çağırmak istesem de boynumun acısından bunu yapamayacağımı biliyordum. Hem yapabilsem de ne olabilirdi ki ?

"Soru sormanı gerektirecek bir şey yok. Dışarı çıktığında kimseye yaşadıklarını söylememen için ders alıyorsun sadece." İlk cümlesini yüksek sesle söyleyip ikinci cümlesini daha alçak sesle söylemişti. Odada kamera varsa rol yaptığını düşünebilirdim. Ama hiç kamera görmemiştim ve boynuma kesik atacak kadar da rol yapamazdı. Yapmamalıydı.

Arkasını dönüp merdivenlere yöneldi. Yüzüme bile bakmadan çıkıp gitti. Sinirlerimi kontrol edemiyordum. Ağlamaya başladığımı gözlerim bulanıklaşınca fark ettim. Fark ettiğimdeyse de daha çok ağlamaya başladım. Son hatırladığım bana sonsuz karanlık gibi gelen bulunduğum depoydu.

~~~

Deri, siyah pantolon, yine diğer tüm kıyafetleri gibi siyah bir tişört giymiş maskeli kadın kucağıma bir tepsi bırakmış, ellerimi çözüyordu. Tepside yemekler vardı ama hiçbirini yiyesim yoktu. Nereden bilebilirdim içerisine ilaç koyup koymayacaklarını ? Artık kimseye güvenim yok, Rüzgar bile dün boynuma kesik attıktan sonra.

Sonunda ellerimi çözen kadın önüme geçti ve boynuma bakıp arkasını döndü. Kan durmuş olmalıydı ama acısı devam ediyordu. Kadın masalardan birinin üstüne oturdu ve beni izlemeye başladı. Sanırım yemeği yememi bekliyordu ama tepsiyi elime aldığım gibi deponun en uzak köşesine fırlatmaya çalıştım. Çok uzağa gitmese de birkaç metre öteme düşmüştü.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen aptal kız ? Başka hiçbir şey yiyemeyeceğini biliyorsundur umarım. Ayrıca bir daha bu şekilde asabi davranırsan sonucu boynundaki kesikten daha kötüsü olur. Burası senin şımarabileceğin bir yer gibi mi görünüyor ?" Kadının sesi çok sakin çıkmıştı. Ama yüzünü göremediğim için gerçekten sakin mi yoksa sinirli mi olduğunu anlayamadım.

Tam ağzımı açıp konuşacaktım ki boynumdaki kesiğin ağrısı yüzünden konuşamadım. Elimi boynuma götürüp kesiği ölçmeye çalıştım. Çenemin hemen altından başlayıp ortada bitiyordu. Elime baktığımda hafif kırmızılık olduğunu gördüm. Kan çoktan kurumuş olmalıydı.

Dikkatim kadının merdivenlerden yukarı çıkmasıyla dağıldı. Ellerim bağlı değildi. Kaçabilirdim ama kapıyı kapatmadığı için hemen geri geleceğini biliyordum. Zaten bu depodan çıksam da yukarıdaki odanın kapısı kilitliydi ve ev mükemmel güvenlik sistemiyle çalışıyordu.

SERVİSTEKİ ÇOCUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin