9. Bölüm

4.8K 386 176
                                    

İyi okumalar dilerim 💫

Sabah sabah Bade'nin odamda son ses müzik açmasıyla uyandırıldım. Bir de geçmiş karşıma dans ediyordu.

"Ne oluyor ya sabah sabah ? Sen niye bu kadar erken kalktın ?"

"Erken mi ? Saat 12."

"Ne ? Ciddi misin ?"

Bade başıyla onayladı ve müziği kapatıp yatağın ucuna oturdu.

"Sen de iyice geç uyanmaya alıştın he."

"E geç yattığım için olabilir mi acaba ?"

"Doğru. Off dünü hatırlıyor musun ?"

Birden dünün konusu açılınca rahatsız oldum. Gece gördüğümüz arabanın peşimizden gelişinden bahsediyordu.

Başımla onayladım sadece. Konuyu kapatmak istiyordum. Ama Bade konuşmaya devam etti.

"O siyah arabanın plakasına bakamadım kaçmaktan. Sen gördün mü ?"

"Ne yapacaksın plakayı kızım ?"

"Babama söyleyeceğim. Tanıdık mı değil mi bilir o. Site güvenliğine falan sorar."

"Bence hiç gerek yok böyle şeylere."

"İyi de bizi öldürmeye çalıştı ya. Ne demek gerek yok ?"

Omzumu silkip yataktan kalktım. Servisteki çocukun -yani Devrim'in- o arabayla ilgisi vardı. Çünkü o gün de aynı araba ve yine Devrim ordaydı. Mutlaka bir bağlantıları olmalıydı ve biz o arabayı şikayet edersek Devrim'in de başı yanabilirdi.

Düşündüm de ona ismiyle hitap etmek çok garip. Kendi düşüncelerimde olsa bile. O benim için hep servisteki çocuk.

Bade benden ümidi kesmiş olmalı ki araba hakkında diretmekten vazgeçmişti. Burak'ın odasına gitti. Ben de üstümü değiştim ve kahvaltı için aşağı iniyordum ki daha inmeden bile mutfaktan gelen enfes kokuları aldım. Teyzem yine döktürmüş belli ki.

Merdivenin bitişik olduğu camdan duvardan dışarı izleye izleye aşağı iniyordum. Bu kocaman merdiven evin en güzel bölgesi olabilirdi benim için. Camın üstünde kare şeklini alacak biçimde beyaz demirler vardı. Bazı demirlerin üstüne de teyzem çiçek asmıştı. Yemin ederim çok güzel.

Tam aşağı indim derken durdum. Bahçede yan evle bizim aramızda büyük saksılar vardı, içinde ufak bitkiler olan. Ama sorun şu ki saksıların birinin arkasına geçmiş evi gözetleyen birini gördüm.

"Noldu Arya ? Nereye bakıyorsun öyle ? Yüzün bembeyaz olmuş."

Burak'ın sesiyle kafamı Bade ve Burak'a çevirdim. İşaret parmağımı cama doğru, saksıları işaret edecek şekilde uzattım.

Ama oraya tekrar baktığımda kimse yoktu. Birkaç merdiven inip oradan baktım. Birkaç merdiven çıkıp oradan baktım. Ama kimse yoktu. Bade ve Burak bana delirmişim gibi bakıyorlardı. Ama gördüğüme emindim.

"Orada biri vardı. Eve bakıyordu."

"Ben birini göremedim Arya. İyi misin sen ?"

"Halisülasyon görmüş olabilir misin ? Çünkü gerçekten yok kimse."

"Az önce oradaydı..."

"Az önce orada olsa bu kadar kısa sürede gidemezdi bir yere. Yeni uyandığından yanlış görmüşsündür."

"Peki öyle olsun."

Öyle değildi.

Aşağı inip kahvaltımızı yapmaya başladık ama içimde gerçekten beni rahatsız eden bir şeyler vardı. Yemek yemek istemiyordum, konuşmak istemiyordum. Sadece aklımdaki sorulara yanıt verilmesini istiyordum. O kadar çok anlayamadığım şeyler oluyordu ki etrafımda.

SERVİSTEKİ ÇOCUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin