17. Bölüm

4.6K 353 329
                                    

Medya: Arya ve Rüzgar 👀

Süpriiiizzz. Şaşırdınız dimiii ? Daha dün atmıştım bölümü ama dayanamadım bugün de yazıp atasım geldi. Umarım beğenirsiniz. Bu bölüm için düşüncelerinizi merak ediyorum açıkçası...

Bu arada istek üzerine 3,4,5 ve 6. bölümlere de Arya'yla Rüzgar'ın fotoğrafını koydum. Bakmak istiyorsanız şu anda sizi bekliyorlarr. Eğer diğer karakterleri de atmamı isterseniz bu satıra yazın 👉

İyi okumalar, her biri ayrı güzel insanlar 💫

Yüzümde hissettiğim gıdıklanmayla gözlerimi açtım. Rüzgar elini yanağıma koymuş, okşuyordu. İrkilip geri çekildim. Eli havada kalınca bir süre bekledi. Sonra zaten karışık olan saçlarını daha da karıştırdı.

"Günaydın Pijama."

"Pijama mı ? Hâlâ bunu demeye devam edecek misin yani ? Ayrıca üstümde pijamam yok."

"Üstünde olmasına gerek yok. Aklımdan çıkaramıyorum."

"Sana da günaydın." Doğrulup elimle saçlarımı düzeltmeye çalıştım. Ne kadar yapabildim bilmiyordum ama bu süre boyunca Rüzgar gözlerini benden çekmedi.

"Ankara'ya gitmekte kararlı mısın ?" Bunu çok düşünmüştüm. Kararlıydım. Bade'nin beni istememesinin yanında o ailenin arasını da bozuyordum.

"Evet. Gitmek zorundayım. Eski evimde kalmaya devam edebilirim." Film şeridi gibi o evdeki anılarım aklımdan geçerken aklıma korkunç bir düşünce geldi birden. Kafamı iki yana sallayıp bu düşünceden kurtulmak istesem de işe yaramıyordu. Korkudan beynim zonklamaya başlamıştı.

"Arya ? İyi misin ?"

"H-hayır." Rüzgar yattığı yerden doğrulup tam karşıma geçti ve bağdaş kurdu. Elleriyle üzerimdeki ceketinin üstünden kollarımı yavaşça tuttu ve kendine çekti. Ne kadar ondan uzak kalmaya devam etsem de sürekli böyle yakın davranmaya devam edecek miydi yani ?

"Ne oldu ?"

"Teyzemler... Baban teyzemlerin evini biliyor. Ya onlara zarar verirse ?" Dışarıdan seslerin gelmeye başlamasıyla Rüzgar soruma cevap veremedi.

"Bak bunu sonra konuşalım. Şu anda hemen buradan gitmeliyiz." Hızlıca çantasını alıp elini kolumdan elime indirdi. İzin almak istercesine bir elimize bir de gözlerime baktı. Bu sefer karşı koymak istemedim. Onaylamak için gözlerimi yumup açtım. Gülümseyip elimi daha sıkı bir şekilde kavradı ve çadırdan kafasını uzatıp etrafa bakındı. Birkaç dakika sonra beraber çadırdan çıkıp hızlıca oradan uzaklaştık. Tabii çadırdan iki su şişesini ve ufak atıştırmalıkları almayı unutmamıştık.

~~~

Şehir merkezi şimdi daha kalabalık -doğal olarak- görünüyordu. İnsanlar yarış yaparcasına hızlı hızlı yürüyor ve galiba birbirlerini geçmeye çalışıyorlardı. Bizse zamanı durdurmuş gibi el ele, yavaşça geçiyorduk aralarından. Kafamı kaldırıp Rüzgar'a baktığımda gülümsemesini bekliyordum. Ama huzursuz olduğunu belirten bir ifade takınmıştı yüzüne.

Sonunda ufak ve mütevazı bir restorantın önünde durduk. Rüzgar acıktığımı sorduğunda onayladım ve içeri girip arka taraflarda bir yere oturduk. Rüzgar menüye bakmadan ödeme yerine gidip bir şeyler söyledi ve on dakika sonra kahvaltılıklar masadaydı.

"Umarım beğenirsin. Ben buraya gelirim hep." Başımla onaylayıp yüzüne bakmadan yemeye başladım. Aklımdan teyzemlere bir şey olma ihtimali düşüncesi çıkmıyordu.

"Arya endişelendiğini biliyorum. Benden bir yanıt beklediğini de. Yani teyzenlere bir şey olacak mı olmayacak mı ? Ama bunun hakkında hiçbir fikrim yok. Umarım olmaz..."

SERVİSTEKİ ÇOCUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin