12. Bölüm

4.8K 384 306
                                    

Süpriiiiizzz. Yeni bölümü sonunda attım ama gerçekten geciktirmek zorundaydım. Gözüm acıdığından şu 1 haftadır ekrana bakamıyordum. Halâ bakamıyorum gerçi. Uzun süre baktığımda acıyor. Ama çok yazmışsınız ben de zorladım kendimi yazdım sonunda.

Bu arada bölümü okuyan arkadaşlarım, lütfen oy verin. Bakın emek verip yazıyorum ve siz bana emeğimin karşılığını oy atarak ve yorum yaparak verebilirsiniz sadece. Ekrana tıklayıp sol alttaki yıldıza basmak çok mu zor yahu ? Teşekkür ederim :)

İyi okumalar, güzel kalpli insanlar 💫

2 gün önce

"Arya Ankara'dan haber geldi." Hemen aşağı inip eniştem ve teyzemin yanına oturdum. Kardeşimin -yani umarım o değildir- otopsi sonucundan bahsediyorlardı.

Yüzlerinden durumun ne olduğunu anlayamıyordum. Ama teyzemin gülümseyip Can'ın cesedi olmadığını söyleyince içim rahatladı. Sanki tüm bedenim o zamana kadar kaskatı kesilmiş gibi çözülüverdim birden.

Can yaşıyordu ve ben onu tekrar görebilirdim. Umarım...

"Yine aramalara devam ediyorlar Arya. İçin rahat olsun. Can'ı bulacağız güzel kızım."

Sırayla enişteme, teyzeme, Burak'a ve Bade'ye sarıldım. İçimdeki yaşama isteği şimdi daha çok artmıştı.

Günümüz

Dün gece partide olanlardan dolayı arkadaşlarımın sorgusuna çekildiğim için erken uyuyamamıştım. Çok geç kalktığımdan dolayı da saçlarımı toplayamadan direk üstümü giyip aşağı indim. Kahvaltıya bile yetişememiştim. Teyzem bir tost yapmış ve masaya koymuş benim için. Alıp hemen çantama koydum ve bahçenin önüne, bizimkilerin yanına gittim.

"Günaydın." Burak sabah sabah neşeli bir şekilde etrafına gülümsüyordu. Bade ise biraz yorgun gibiydi.

"Günaydın Arya."

"Ne oldu neye gülüyorsun sen ? Rüyanda Bengü'yü falan mı gördün ?"

"Sen iyice Mert'e benzemişsin. Takılma şu salakla."

"Öyle olsuuuun aşkım." Mert'in arkadan geldiğini anlamadığım için birden konuşmasıyla korktum. Kolunu Burak'ın omzuna atmasıyla Burak omzunu silkti.

"Olum aşkım falan diyorsun bak millet yanlış anlıcak. Hayır bir de bağırmasan."

"Ya kanka ayıp ediyorsun. Senin Bengü'n var."

"Senin de Gü..." Mert öyle bir bağırdı ki güvenlikçi yanımıza gelip kontrol etti. Gerçekten bu çocuk ses tonunu kullanmayı bilmiyor.

Bade'nin sabahtan beri hiç konuşmadığını fark edince yanına gittim. Normalde en çok konuşan o olurdu. Omzuna dokunup önüne geçtim.

"Nasılsın Bade ? Yorgun gözü..."

"İyiyim." Yüzüme bile bakmayıp gözlerini yoldan çekmeden konuştu. Tam soracaktım ki servisin gelmesiyle yanımdan geçip servise bindi.

Yine aynı koltuğa oturmuş yola bakıyordum. Ama aklım Bade'deydi. Arkadaşlarıyla konuşmalarını duymaya çalışıyordum. Ama mesafe çok vardı ve zaten Bade hiç konuşmuyordu. Cidden hiç normal değildi ve kendimi kötü hissetmeye başlamıştım.

Beş dakika sonra Rüzgarlar'ın sitesine geldik. Binip yanıma oturdu. Ama onunla konuşamayacak kadar kötü hissediyordum.

"Sana da günaydın Arya."

"Günaydın."

"Bir sıkıntı mı var ?"

"Yok bir şey." Elini dizime koyduktan sonra ona baktım. Kaşlarını çatmış bir şekilde bana bakıyordu. Kulağında kulaklık yoktu.

SERVİSTEKİ ÇOCUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin