-2-

1.2K 79 149
                                    

(Bolbol satır arası yorum atın canikolarım)

Ceylan Kartal

Kaşlarımı çattım ve arkamı döndüm. Hoparlörümü eline almış ve yere çökmüş bir adet çocuk beni izliyordu. Hem de piç smile'la pü. "Selam dikizci" diyip gülümsemesini genişletti.

İçimden hassiktir dedim. Ama yüz ifademde pek bir şey değiştirmemeye çalıştım. Çünkü bu parkta onları izlerken göz göze geldiğim çocuktu.

Terden saçlarım alnıma yapışmıştı, saçlarımı elimle geri ittirdim ve soğukkanlılıkla "Hoparlörümü alıyım ben" dedim ona doğru yürüyerek. Ben konuşunca anlık yüz ifadesi değişti sonra hemen düzeldi ve;

"Yoo" diyip o da ayağa kalktı. "Ne demek yoo, hem sen ne zaman geldin? Ne zamandır beni izliyorsun?" dedim sinirle.

Maçlar dışında basketbol oynarken izlenmeyi sevmezdim. Çünkü kendimi geliştirirken saçma sapan hareketler yaparım, yani yapabilirim. Deli gibi kendi kendime gülebilirim, küfür ederim. Her şey yaparım, o yüzden antrenman yaparken genelde yalnız olmayı tercih ederim.

Sahte bir şekilde düşünüyormuş gibi yaptı ve "Bizi dikizleyip kaçtığından beri" dedi gülerek. Gözlerimi kocaman açtım, "Sen beni mi takip ettin?!" dedim ona doğru yürüyerek.

"Tam olarak öyle denilemez, hem bizi dikizleyen sendin Basketçi" dedi ukalaca. "Allah allah ne var bunda, ne abarttın be" diyip sinirle eline doğru hamle yaptım hoparlörü almak için. Ama o da anında elini geri çekti.

"Dur bakalım dikizci, önce söyle; Neden bizi izliyordun?" dediğinde sinirle boynumu ovuşturdum. "Bana bak rapçi çocuk, beni sinir etmeye başladın. Ver şu hoparlörü sonra siktir git!" diye dişlerimi sıkarak konuştum.

"Küçük bir soru, yabani olma. Cevapla işte, seni öldürecek halim yok ya?" dedi gülerek. 'Yabani mi' bana yabani dedi.

Aaaaa ibneye bak, bana yabani dedi. Gözlerimi kısarak yüzüne pis pis bakmaya başladım. "Sen az önce ne dedin?" dediğimdeyse "Ya dur şakasına dedim hemen alınma" diyince tek kaşımı kaldırıp ifademi düzelttim.

"Off tamam, basketbol sahasını bulmaya çalışıyordum. O sırada sizi gördüm, ne yaptığınızı merak ettim. Dinlemeye başladım ve sonra zaten senle göz göze geldik. Ben de kaçtım, bu kadar" dedim ellerimi yanlara doğru açarak.

Gülümsedi ve "Kaçmana gerek yoktu. Yanımıza gelip dinleyebilirdi. Bizle oturmana izin verirdik" dedi samimi bir şekilde ve işte şimdi tamamen ona karşı bakış açım değişmişti.

"Ee beğenmiş miydin bari?" dediğinde neyi kastettiğini anlamadım ilkte "Rapimizi?" diyince "Evet, fena değildi" diyip geçiştirdim. O ise göz devirmekle yetindi "Al, bu arada fena oynuyosun" diyip hoparlörü uzattı. Ben de aldım, "Almancı mısın?" diye sorduğunda şaşırdım.

"Ne? Haa tabi ya aksanım" dedim kendi kendime. "Sayılır" diyip hoparlörü çantama koydum. "O zaman yenisin, çünkü zaten basketbol sahasıyla parkın arasında çok kısa bir mesafe var bak" diyip yan tarafı gösterdi.

Gözlerim kocaman açıldı "Nasıl olur ya" dedim çok yakında olan parka bakarak. "Sen kaçarak yolu uzattın" diyince içimden kendime sövüyordum. Rezilsin Ceylan Rezil.

"Neyysee" diyip yanından uzaklaştım ve topu aldım. "Şimdi gidersen antrenman yapıcam" dedim çocuğa bakarak. "Yo izlicem ki" diyerek sırıttı. "Gıcıkmısın sen yaa! Bir sal da antrenman yapayım" diyip topu elimde çevirdim. O tam bir şey diyecekken telefonum çaldı.

Mutterr💞 arıyorr...

(Ciddi mânâda uzun süre Almancaya maruz kaldığı için çoğunlukla Almanca kelimeler kullanıyor)

Alo Annişim?

Hadi gel artık eve yemek hazır, ilk günden bu kadar yorulma. Yarın okul var.

Pöfff in Ordnung (tamam) ich komme (geliyorum).

Alış artık kızım, Türkiyedeyiz. Almanca konuşmak zorunda değilsin.

Gülümsedim.

Haklısın alışıcam

Annem telefonu kapattı, o ise beni izliyip gülümsüyordu. Ne var? Bakışı atıp göz kırptığımda "hiiç" diyip öylece yüzüme bakmaya devam etmişti. Eşyalarımı çantama tıktım ve su içtim. Ardından gitmek için ayaklandığımda hâlâ bana baktığını görünce normal bir tonda "stupide" diyip göz devirdim.

"Hey hey hey sensin o" diyince şaşırdım. Anlamasını beklemiyordum ama olabilir tabii kolay bir cümle hem ingilizcesi olan herkes anlar bunu. "Hey nereye?" Onu daha fazla dinlemeden lojmanı geldiğim yoldan geri giderek bulmaya çalıştım. Biraz uzun sürdü ama buldum.

✨✨✨✨

"Nasıl Ceylan'ım beğendin mi buraları?" dediğinde yemeğimi hızla çiğnedim ve "Off beğenmek ne kelime anne burası Almanya'ya her yere bin basar. Türkiye çok güzel annee, lütfen bir daha gitmeyelim" dedim heyecanlı bir şekilde. "İnşallah kuzum inşallah" diyince tabii ya diye düşünerek geçiştirdim.

Yemek bitince anneme yardım ettim ve yarın okul olduğu için çanta hazırladım kendime. Daha doğrusu sadece spor çantamı götürecektim.

İçine de canım bebeğim basketbol topumu ve yedek kıyafet koydum. Bir defter ve kağıt kalem de koydum. Ne de olsa tek eğlencem basketbol değildi. Çizimde yapabilirdim, asla not alma ama Ceylan tamam mı.

Ya ilk günüm sonuçta nolcak.

Tabii ki alıştım ama yine de tekrar ve tekrar yeni kız olacaktım. Bundan nefret ediyordum ama olsundu. Neyse yarın düşünürüm bunları.

Zaten antrenmandan geldiğim için eve gelir gelmez duş almıştım. Her şey hazır olunca yarın giyeceklerimi de hazırladıktan sonra pijamalarımı giyip kendimi yatağa attım.

Mutluydum çünkü okulun forması yoktu, formalardan nefret ederdim. NEFRET! Neyse güzel bir uyku çekeyim o zaman...

✨✨✨✨

Bu bölümde böyle olsun, bir günde iki bölümmü wow.

Yolu Yok, Ati242Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin