Bahar'dan
Yavuz'un odasından çıkmış koridorda yürüyordum. Hemşire bankosunun önüne gelince yavaşlattım adımlarımı. Aslı hemşire başı önünde, dosyalara bakıyordu. Sema hemşire de beni farkedince gülümseyip konuştu.
"Bir şey mi istediniz Bahar hanım?"
Aslı hemşire başını kaldırınca göz göz geldik. İfadesi gerildi anında. Ters ters bakmaya başladı. Ben de çattım kaşlarımı. Belki ki bu kadına alttan aldıkça tepemize çıkacak. Sema hemşireye bakmadan konuştum.
"Bir şey yok Sema hemşire. Her şey yolunda. Yavuz'u kardeşine emanet ettim, gidiyorum."
Aslı tek kaşını kaldırıp duruşunu dikleştirdi. Sema da bir bana bir Aslı'ya bakıp konuştu.
"Yavuz beyin iyi olmasına hepimiz sevindik. Sevilen bir doktor kendisi."
Ciddi ifademi bozmadan kafa salladım.
"Farkındayım. Baya sevilen bir doktor."
Aslı imama aldırmadan baktı aynı ters ifadesiyle. Belli ki aşık olmuş Yavuz'a. Yavuz'un bana olan ilgisinin de farkında. O yüzden bana böyle tersleniyor. Ah ben Yavuz'a hayır dememiş olacaktım, onun hayatında olacaktım ki nasıl indiriyordum aşağı senin o dik boynunu. Ama şimdi böyle imalı imalı konuşmaktan başka bir şey yapamıyorum. Ne sıfatla kıskanacağım da ne sıfatla kızdan rahatsız olacağım? O da bunun farkında zaten. O yüzden bu cüreti. Yine de bozmadım ters tavrımı. Çatık kaşlarımı düzeltmeden dik dik baktım Aslı'ya. Ardından Sema'ya dönüp devam ettim.
"Yavuz'un serumu bitmek üzereydi. Bir bakabilir misin Sema hemşire."
Sema da ortamdaki gerginliğin gayet farkında. Zoraki gülümseyip kafa salladı.
"Tabi ki Bahar hanım. Hemen ilgileniyorum."
"Yavuz bey benim hastam, onunla ben ilgileneceğim."
Başımı çevirip Aslı'ya baktım. O da kendinden emin şekilde bakıyordu. Hafifçe gülümseyip kafa salladım.
"Yavuz bey senin hastan demek. Ben hastanedeki prosedürü bilmem elbet ama senden önce Sema ilgilenmişti Yavuz'la. Hasta paylaşımı nasıl oluyor merak ettim."
"Yavuz bey benim hastam ve onunla sabaha kadar ben ilgileneceğim. Sizin için bir sakıncası mı var?"
Artık sinirleniyorum ama ben. İçime tuhaf tuhaf hisler yayılıyor ve bu hiç hoşuma gitmiyor. Evet! Bir sakıncası var! Senden hoşlanmadım. Yavuz'dan hoşlanmadan hiç hoşlanmadım. Üstelik bu cüretin sinirime dokunuyor. Hiçbir şey demeden hızla geri döndüm Yavuz'un odasına. Kapıyı açınca bana çevirdi başını. Şaşkınca bakıp konuştu.
"Bahar. Sen gitmemiş miyd..."
Cümlesini bitirmesine izin vermeden hızlıca yaklaştım. Yüzünü avuçlayıp birleştirdim dudaklarımızı. Yavuz şaşırmış, öylece kalmıştı. Bense sertçe bastırıyordum dudaklarımı dudaklarına. Yavuz ardından ellerini sırtıma getirip karşılık verdi öpüşüme. Sırtımdaki elleriyle çekti beni kendine. Koklayarak öpüyordum dudaklarını. Yavuz ardından dudaklarını aralayıp üst dudağımı kavradı. İçimde volkanlar patladı o anda.
"Bahar hanım. Bahar hanım."
Kolumdan dürtülünce kendime geldim. Gözlerimi kırpıştırıp karşımdaki Aslı'ya baktım. Ne oldu öyle ya? Ya da ne olmadı? Ben niye böyle bir şeyi yapmayı geçirdim ki aklımdan? Niye gidip Yavuz'u öptüğümü hayal ettim ki? Niye öpmek istedim ki onu? Ben hala bir şey demeden bakarken Sema hemşire tekrar seslendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yansıma
Fanfiction"Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar. Ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir" demiş Tolstoy. Yavuz da, Bahar'ın şehrine bir yabancı gibi gelmişti. O sıralarda ikisi de farkında değildi; bu gelişin Bahar'ın çöle dönmüş...