Bahar'dan
Nikah dairesinden çıktık birlikte ama benim kalp ritmim hala düzelmedi. Niye bu kadar heyecanlıyım ki? Hele ki Yavuz öpünce, kalbim patlayacak gibi oldu. Gözlerimi kapatıp kaldım öyle. Keşke hiç bitmeseydi o an. Keşke hep o andaki gibi mutlu kalsak biz.
"Ee, tebrikler Karasular."
Kaşlarımı kaldırıp baktım Leyla'ya. Karasular mı? Dudaklarımı birbirine bastırıp gülümsedim. E doğru. Yavuz da gülüp göz devirdi.
"Sana da eğlence çıktı Leyla."
Leyla sırıtarak kaşlarını kaldırdı. Ben de gülüp çevirdim başımı. Sinan'la göz göze gelince gülmeyi kesip baktım. Sinan da dolu dolu olmuş gözlerle bakıyordu.
"Sinan."
Burukça gülümseyip konuştu.
"Duygulandım galiba ben. Yani kağıt üzerinde bir evlilik olacağından, çok etkilenmem sanıyordum ama ne olursa olsun seni evlenirken görmek duygulandırdı beni."
Dudaklarımı birbirine bastırıp tebessüm ettim. Sinan da gülümseyip devam etti.
"Keşke Funda teyze de görseydi bu günleri."
Dudaklarımı büküp eğdim başımı. Dolan gözlerimden yaşlar akmasın diye gözlerimi sıkıca kapattım. Sinan da yaklaşıp kollarımı tuttu.
"Bahar, seni üzmek için söylemedim. Hem zaten Funda teyze hep bizimle. Eminim bir yerlerden görüyordur bizi. Böyle güzel bir günde ağlama sakın."
Başımı kaldırıp baktım. Sinan da burukça gülümsüyordu. Ardından muzipçe bakıp devam etti.
"Hem enişte kızacak şimdi bana, karımı ağlatıyorsun diye."
Kaşlarımı kaldırıp baktım Sinan'a. O da gülerek göz kırptı. Ben de gülüp göz devirdim. Ardından dönüp Yavuz'a baktım. O da anlamamış şekilde bakıyordu yüzündeki tebessümle. Ondan ses çıkmayınca Sinan gülüp devam etti.
"Sana diyorum Yavuz. Hop, nereye daldın gittin?"
Yavuz kaşlarını kaldırıp Sinan'a döndü.
"Bana mı? Yani ben, ne bileyim birden üstüme alınmadım galiba. Yani, bu duruma alışmak biraz zaman alacak sanırım."
Sinan gülerek kafa salladı. Yavuz da gülümseyerek bana baktı.
"Ee, şimdi gidip güzel bir yemek yiyelim mi? Hem nikahı kutlarız, hem de benim karnım acıktı."
Leyla'nın dediği şeyle ona döndük. Hay Allah, benim vaktim yok ki. Şimdi gelemiyorum dersem Yavuz kırılır mı acaba? Yavuz da kaşlarını kaldırıp bana baktı. O da bir şey diyecek gibiydi sanki. Sinan'a bir bakış atıp Yavuz'a döndüm.
"Bizim tabura dönmemiz lazım. Yoksa çok iyi olurdu."
Yavuz gülümseyip rahatlamış gibi nefes verdi.
"Benim de halletmem gereken işler var. Şu tayinle alakalı."
Yeni hatırlamış gibi evlilik cüzdanını Yavuz'a uzattım.
"Sahi, bunu da al. Sende kalsın. Hem resmî işleri hallederken lazım olur, hem de evde saklarsın sen. Tabura götürmeyeyim ben şimdi. Kaybolur falan."
Yavuz gülümseyip aldı evlilik cüzdanını.
"Tamam."
"O zaman şey yapalım ya, akşam yemek yiyelim. Bahar, Sinan ne dersiniz?"
Kafa sallayıp konuştum.
"Olur, yani bana uyar. Sinan?"
Sinan'a dönünce o da kafa salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yansıma
Fanfiction"Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar. Ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir" demiş Tolstoy. Yavuz da, Bahar'ın şehrine bir yabancı gibi gelmişti. O sıralarda ikisi de farkında değildi; bu gelişin Bahar'ın çöle dönmüş...