Yavuz'dan
Bahar'ın başı göğsümde, belime sarılmış uyuyordu. Ben de saçlarını severek yatıyordum. Sessiz sessiz akıtmıştı gözyaşlarını. Yeni dalmıştı uykuya. Bana belli etmemek için sesini bile çıkarmamıştı ağlarken ama tshirtümü ıslatan gözyaşları, yüreğimi oymuştu. Kendini ne kadar kötü hissettiğini biliyorum. İyi olmaya gayret ediyor ama berbat bir gece geçirdi. O çok hassas bir kadın. Hep içine atıyor, belli etmiyor ama çok kırılgan bir kadın Bahar. Yaşadığı onca felaketle baş etmek için kendine sert bir kabuk oluşturmuş. İçinde esiyor bütün fırtınalar. Benim yanımda indiriyor yelkenlerini ama. Güçlü olmak zorunda hissetmeden, içindekileri yaşayabiliyor rahatça. Bu beni mutlu etse de, üzülüyor olması da kahrediyor beni. Üstelik bu sefer benim yüzümden bu halde. Saçlarını severek yatıyordum yatakta. Bahar'ın başı göğsümdeyken öyle huzurluyum ki. Onun bende huzur bulması öyle muhteşem ki. Bahar birden irkilince eğdim başımı. Elimi belimdeki koluna getirip sevdim usulca.
"Canım."
Bahar kıpırdanıp devam etti uyumaya. Gülümseyip saçlarına bir öpücük kondurdum. Umarım kötü bir rüya görmüyorsundur sevgilim. Başımı yastığa bırakıp burukça çattım kaşlarımı. Halbuki gecemiz ne güzeldi. Bütün günümüz çok güzeldi. Evimiz için alışveriş yapıp dönmüştük. Bahar heyecanla aldıklarımızı açarken annem kabus gibi çöktü üzerimize. Sıkıntıyla derin bir nefes aldım. Böyle düşününce de kendimi suçlu gibi hissediyorum. Ne de olsa annem o benim. Böyle olması çok üzüyor beni. Bu duruma annem yüzünden geldik ama onu suçlamak üzüyor beni. Of anne, nasıl düzelteceksin bu durumu bakalım. Ya da dahası düzeltmek isteyecek misin bakalım. Tam da Bahar'a düğün yapalım dediğim gün olana bak. O da hissetmiş gibi annen kabul etmeden olmaz demişti. Ne olacak şimdi? Bizim vuslatımız başka bahara mı kalacak yani? Karıma kollarımdayken hasretim resmen. Üstelik gittikçe artıyor hasretim. Aman Yavuz, şurda karın neler yaşamış, ne hale gelmiş, sen neler düşünüyorsun? Ama ne yapayım? Fena bir haldeyim ben ya.
"Yavuz."
Bahar'ın sesiyle eğdim başımı.
"Canım."
"Yavuz."
Bahar gözleri kapalı halde konuşuyordu. Konuşmaktan ziyade sayıklıyor gibiydi. Dudaklarını büzmüş, kaşlarını hafifçe çatmıştı. Saçlarını sevip sakince konuştum.
"Bahar, bir tanem. Rüya mı görüyorsun? Bahar?"
"Yavuz. Beni bırakma. Yavuz."
Dudaklarımı birbirine bastırıp sarıldım Bahar'a.
"Canım benim, canım. Asla bırakmam seni. Asla bırakmam. Söz veriyorum sana. Asla bırakmayacağım seni. Korkma sakın."
"Yavuz."
Saçlarını öpüp belimdeki kolunu sevdim. Derin bir nefes alıp başımı başına yasladım. Bahar'a kendini affettirmeden ben de seni affetmeyeceğim anne.
Bahar'dan
Gözlerimi açıp Yavuz'un belindeki elimi göğsüne getirdim. Yavuz derin bir nefes alınca yukarı çevirdim başımı. Gülümseyip baktım. Hala uyuyordu Yavuz. Başı yana düşmüş, dudaklarını büzmüş uyuyordu. Elimi yüzüne getirip sevdim usul usul. Boynuna sokulup derin bir nefes aldım. Huzurla gülümseyip kapadım gözlerimi. Senin kokundan, senin göğsünden daha huzurlu hiçbir şey yok şu dünyada. Göğsüne yatıp iyice sokuldum Yavuz'a. O uyanmadan kocamın tadını çıkarayım biraz. Bugün tabura gideceğim artık. Yavuz da hastaneye döner heralde. Acaba evde mi kalır? Aa, eşyalar gelecekti bugün. Birimizin evde olması lazım en azından. Yavuz hastaneye gidecekse ben kalayım bari. Aklıma gelen şeyle gülümseyip biraz daha sokuldum Yavuz'a. Beline sarılıp boynuna sokuldum. Ben galiba şu düğünü bekleyemeyeceğim ya. Fena oluyorum bu adamın yanında ben. Kokusu, öpüşü, sarılışı mahvediyor beni. Böyle kollarındayken içim gıcıklanıyor. Yavuz da istiyor ama benden bir adım gelmedikçe o da beni zorlamamak için sesini çıkarmıyor belli ki. Ben de istiyorum. Yavuz'u istiyorum artık. Evliliğimiz gerçek bir evlilik olsun istiyorum artık. Yavuz kıpırdanınca göğsündeki elimle okşadım göğsünü. Yavuz başını eğip nefes vererek güldü. Ben de gülüp yukarı çevirdim başımı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yansıma
Fanfic"Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar. Ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir" demiş Tolstoy. Yavuz da, Bahar'ın şehrine bir yabancı gibi gelmişti. O sıralarda ikisi de farkında değildi; bu gelişin Bahar'ın çöle dönmüş...