Bir hafta sonra
Bahar'dan
Sağ elimi kaldırıp dikkatle baktım. Bir süre sonra titremeye başladı elim. Yumruğumu sıkıp kapadım gözlerimi. Derin derin nefesler alırken odanın kapısı açılınca başımı o tarafa çevirirdim. Yavuz gülümseyerek girdi içeri.
"Günaydın Bahar."
Benden ses çıkmayınca Yavuz gülümsemeyi kesip hafifçe kaşlarını çattı.
"Bahar iyi misin? Bir sorun mu var?"
Dişlerimi sıkıp yutkundum. Yavuz da yaklaştı yanıma. Yumruk yaptığım sağ elimi görünce nefes verip yatağa, yanıma oturdu.
"Bahar, üzüldüğünü biliyorum ama geçecek bu da."
"Bir hafta oldu Yavuz. Bugün taburcu olacağım ama elimde hala titreme var. Ben nasıl askerlik yapacağım bu halde?"
"Ne varmış canım halinde?"
"Elim titriyor. Nasıl silah tutacağım, nasıl ateş edeceğim bu halde?"
Yumruk yaptığım elimi avcumun içine alınca Yavuz dudaklarını birbirine bastırıp baktı. Ardından uzanıp avuçlarının içine aldı yumruk yaptığım elimi. Başımı kaldırıp baktım. Elim gevşedi anında. Yavuz gülümseyip açtı avucumu. Ardından sıkıca tuttu elimi.
"Bir bilek güreşine var mısın üsteğmenim?"
Nefes verip göz devirdim.
"Ne diyorsun Yavuz? Ben sana elim titriyor, eski gücü yok diyorum sen bana bilek güreşi diyorsun."
"Tamam işte. Elinin gücünü ölçmek için diyorum ben de. Tamam, o zaman bilek güreşi yapmayalım. Sık bakalım elimi."
"Yavuz."
"Bahar. Hadi ama. Elinin eski haline gelmesi için bazı egzersizler yapman gerekiyor biliyorsun."
"Biliyorum. Bir haftadır verdiğin plastik topu sıkıp duruyorum zaten."
Yavuz gülüp kafa salladı.
"Tamam işte. Şimdi de elimi sık da bakalım ne kadar yerine gelmiş gücün."
Gülümseyip baktım gözlerine. Yavuz da tatlı tatlı gülümsüyordu. Ardından gülüp çevirdim başımı. Sonra tekrar Yavuz'a bakıp kafa salladım.
"Tamam, yapalım bakalım."
"Güzel. Hadi şimdi sık elimi."
Derin bir nefes alıp kafa salladım. Ardından Yavuz'un elimi sıkıca tutan elini sıktım bütün gücümle. Yavuz hiç tepki vermeden bakıyordu. O tepki vermedikçe ben daha çok sıkıyordum elini.
"Çok iyi Bahar. Biraz daha gayret."
Yavuz'un elini iyice sıkıp ardından bıraktım. Başımı eğip nefes verdim.
"Olmuyor işte, beceremiyorum. Ben çıplak elle adam öldüren bir askerim. Şimdi canını bile yakamadım."
Yavuz uzanıp tekrar tuttu elimi. Kızarmış, parmaklarımın izi çıkmış elini görünce kaldırdım başımı.
"Yavuz, canın yanmadı mı?"
Yavuz gülümseyip başını iki yana salladı.
"Yoo. Niye?"
"E elin kıpkırmızı olmuş. Kan dolaşımını durdurmuşum resmen sıkarken."
Yavuz başını eğip eline baktı. Ardından gülümseyerek kaldırdı başını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yansıma
Fanfic"Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar. Ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir" demiş Tolstoy. Yavuz da, Bahar'ın şehrine bir yabancı gibi gelmişti. O sıralarda ikisi de farkında değildi; bu gelişin Bahar'ın çöle dönmüş...