Bir hafta sonra
Bahar'dan
"Az daha sık dişini aslanım. Doktor yolda, geliyor."
"Ben iyiyim komutanım. Merak etmeyin."
Gülümseyip kafa salladım. Başımı kaldırıp Çaylak'ın yarasına bakan Aşık'a baktım.
"Aşık?"
Aşık endişeyle baktı bana.
"Doktorun hemen gelmesi lazım komutanım. Kanı durduramıyorum."
Dişlerimi sıkıp kalktım yerimden.
"Karabatak. Ne dedi Erdem yarbay?"
"Yoldalarmış komutanım. Birazdan burda olurlar."
Kafa sallayıp alnımı sıvazladım. Sınırötesine operasyona gelmiştik. İki grup halinde hareket ediyorduk. Sinan, Avcı, Hafız, Keşanlı başka bir terörist grubun peşindeydiler. Biz de peşlerinde olduğumuz grupla çatışmaya girmiştik. Çaylak yaralanmıştı. Aşık müdahale etmişti ama Çaylak'ın durumu iyi değildi. Çok kan kaybediyordu. Erdem yarbayı arayıp haber verince, bir doktorla yola çıktılar. Bir an önce gelseler iyi olacak, Çaylak çok fazla kan kaybediyor.
"Bahar!"
Gelen sesle çevirdim başımı. Sinan ve diğerleri geliyorlardı. Sinan yanıma gelip telaşla konuştu.
"Çaylak nasıl?"
Endişeyle baktım Sinan'a.
"Durumu iyi değil. Bir an önce doktor gelmeli."
Sinan dişlerini sıkıp tedirgin şekilde baktı. Ardından Çaylak'ın yanına gitti. Keşanlı da Çaylak'ın başına çömelmiş, endişeyle bakıyordu.
"Çaylak, kardeşim, sık dişini Çaylak."
"Çaylak, oğlum iyi misin?"
Çaylak yüzünü buruşturup kafa salladı.
"İyiyim komutanım."
Sinan dudaklarını birbirine bastırıp gülümsedi. Ardından bana çevirdi başını. Sıkıntıyla derin bir nefes aldım. O sırada gelen helikopter sesiyle kaldırdım başımı. Nihayet. Helikopter az ileriye indi. Pervanenin rüzgarından gözlerimi açamıyordum. Gözlerimi kısıp baktım. Erdem yarbayı görünce o tarafa doğru yürüdüm hızla. Sonra yanındaki doktoru farkedince yüz kaslarım gevşedi. Yok artık. Ben hala şaşkınca bakarken Erdem yarbay ve Yavuz hızla geldiler.
"Çaylak nasıl Bahar?"
Yavuz'daki bakışlarımı Erdem yarbaya çevirdim.
"Acil müdahale lazım komutanım."
Yavuz dediğimle anında hızlandı. Hemen Çaylak'ın yanına gidip çömeldi. Malzemeleri çıkarıp müdahaleye başladı. Bense hala şaşkınca bakıyordum sınırötesine gelen Yavuz'a.
➰
"Sen iyi misin?"
"İyiyim. Neden?"
Gülüp başımı çevirdim. Ardından tekrar Yavuz'a döndüm.
"Sınırötesine geldin bugün. Farkındasın di mi?"
Yavuz umursamaz şekilde kafa salladı.
"Evet, farkındayım. Bir doktora ihtiyaç vardı, ben de geldim. Doktorum ya ben."
Sıkıntıyla nefes verip başımı iki yana salladım. Yavuz Çaylak'a müdahalesini yapınca, vakit kaybetmeden dönmüştük Karabayır'a. Çaylak'ı hastaneye göndermiştik Aşık'la birlikte. Biz de taburdaydık. Yavuz da bizimle gelmişti. Başımı çevirip baktım hala kendinden emin şekilde bakan Yavuz'a. Ardından derin bir nefes alıp konuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yansıma
Fanfic"Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar. Ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir" demiş Tolstoy. Yavuz da, Bahar'ın şehrine bir yabancı gibi gelmişti. O sıralarda ikisi de farkında değildi; bu gelişin Bahar'ın çöle dönmüş...