Bahar'dan
Arabayı hastanenin önüne parkedip durdurdum. Kemerimi çözüp indim aşağı. Gidip Yavuz'un inmesine yardım ettim.
"İyisin di mi canım?"
"İyiyim hayatım iyiyim. Kalmadı artık bir şeyim. Sen de istersen gelme hasteneye. Yani bekleme beni. İşlerin varsa onları hallet."
Kaşlarımı kaldırıp dudaklarımı büktüm.
"Beni istemiyor musun yani?"
Yavuz yandan bir gülüş atıp yaklaştı iyice bana.
"Bana bak, o dudağını öyle bükme, sokak ortasındayız falan demeyeceğim öpüvereceğim göreceksin."
Dudaklarımı birbirine bastırıp güldüm. Yavuz da gülümseyip devam etti.
"Ben, benim yüzümden işinden gücünden olma diye diyorum hayatım. Kaç gündür tabura gitmeyip benim yanımdasın zaten. Ha, bundan şikayetçi miyim? Tabi ki hayır. Ama benim yüzümden eve tıkılıp kaldın diye diyorum ben. İyiyim artık. Sen de işine dönebilirsin."
Gülümseyip elini tuttum. Dönüp yürüdüm hastaneye doğru. Yavuz da gülümseyip ayak uydurdu bana.
"Tamam sevgilim, yarın dönerim işime. Ama bugün de bütün gün benimlesin, yapacak bir şey yok."
Yavuz yaklaşıp saçlarıma bir öpücük kondurdu.
"Oh, daha ne isterim."
Gülümseyip baktım Yavuz'a. Ardından elele girdik hastaneye.
"Acile mi gideceksin canım?"
"Yok hayatım, birkaç evrak işi halledeceğim sadece."
Kafa sallayıp önüme döndüm. Karşıdan gelen Aslı hemşireyi görünce çattım kaşlarımı hafifçe. Duruşumu dikleştirip devam ettim yürümeye. O da bizi görünce kaşlarını kaldırıp baktı. Ardından bakışları ellerimize kayınca yutkunup bana çevirdi bakışlarını. Yavuz elimi sıkıca tutunca ona çevirdim başımı. O da gülümseyerek bakıyordu bana. Ben de ona gülümseyip tekrar önüme döndüm. Aslı hemşire önümüze gelince durup başıyla selam verdi.
"Merhaba Yavuz bey, merhaba Bahar hanım."
Ben de başımla selam verince Yavuz gülümseyip konuştu.
"Merhaba Aslı hemşire."
"Nasılsınız? Birkaç gündür yoktunuz, hasta falan mısınız?"
"Yok, iyiyim. Birkaç gün izin almıştım sadece."
Aslı dudaklarını birbirine bastırıp kafa salladı.
"Anladım. Yani iyi olmanıza sevindim. Neyse, ben gideyim. Size iyi günler."
"İyi günler Aslı."
Aslı bana da bakıp ardından ayrıldı yanımızdan. Biz de devam ettik yürümeye.
"Bahar."
"Hı."
"Sen bu Aslı'ya ne dedin?"
Başımı çevirip Yavuz'a baktım.
"Ne dedim? Bir şey demedim."
Yavuz tek kaşını kaldırıp dudaklarını büzdü.
"Emin misin sevgilim? O geçen günkü konuşmanızdan beri Aslı benimle göz göze gelmeye bile çekinir oldu. Normalde her fırsatta yanımda biten kız, şimdi nerdeyse benimle konuşmayacak bile."
Gülümseyip önüme döndüm.
"Aferin ona. Bundan sonra ayağını denk alacak, yok öyle."
Yavuz için için gülerken gelmiştik odanın önüne. Yavuz kapıyı açıp içeri girdi. Beni de içeri sokup kapıyı kapattı. Birden dönüp belime sarılınca ellerimi kollarına getirip kaşlarımı kaldırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yansıma
Fanfikce"Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar. Ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir" demiş Tolstoy. Yavuz da, Bahar'ın şehrine bir yabancı gibi gelmişti. O sıralarda ikisi de farkında değildi; bu gelişin Bahar'ın çöle dönmüş...