Medya: Dimitri
İçeri girdiğimde her yer darmadağınıktı. "Ne olmuş buraya böyle?!" Ne yapmam gerek hiç bilmiyorum sanırım en mantıklısı polisi aramak diye düşündüm. Yere düşen çantamdan hızla telefonumu çıkarttım ve numarayı tuşladım. Çok kısa bir sürede karşı taraftan yanıt geldi. Olayları kısa bir özetle anlattıktan sonra bir ekip göndereceklerini söyleyip telefonu kapattılar. İçeri geçip geçmemek konusunda çok kararsızım ama içeri hâlâ birilerinin olabileceği düşüncesi beni biraz ürkütüyordu. Saat sabahın 4'ü bu yüzden kimseyi rahatsız etmek de istemiyordum. Aşağıya inip kapının önünde oturdum. Hava yavaş yavaş açılmaya başlamış ama sokak lambaları yanmaya devam ediyordu. Elimle saçlarımı geriye attım ve apartmanın giriş kapısına sırtımı yasladım. Açıkta kalan tenimle temas eden kapının serinliğini iliklerime kadar hissettim. Bu saatlerde hava hep biraz daha soğuk olur ancak hırkamı yukarda bıraktığım ve yukarı çıkmak istemediğim için bu soğuk havayla başbaşa kalmak zorundaydım. Yaklaşık 15-20 dakika sonra sokağa giren polis arabasını görünce ayağa kalktım ve üstümü düzelttim. Apartmanın önüne park eden polis arabasından 2 üniformalı adam indi. Biri orta yaşlı cüsseli diğeri ise tahminen benim yaşlarımda ve orta yaşlı adam kadar olmasa da yapılıydı. Orta yaşlı adam yanıma gelip elini uzattı.
"Merhablar, ben Komiser Petros, bu da yardımcım Andreas."
"Merhabalar Komiser Petros bende Elizabeth Evan"
" Bayan Evan bize tam olarak ne olduğunu anlatabilir misiniz?"
"Tabiki komiser. Gece saat 3'te arkadaşımla beraber eve doğru yürümeye başladık. Evlerimize yetiştiğimizde kapı önünde biraz sohbet ettik daha sonra kendisi evine geçti ben de kapıyı açmak için döndüğümde kapım zaten açılmıştı. İçeri bakmak için bir kaç adım attığımda ise evim altüst olmuştu."
"Peki ya sonra?"
"Sonrasında ise evde hâlâ birilerinin olabileceği düşüncesiyle daha fazla girmek istemedim ve sizleri aradım. Bu saatte herkes uyuduğu için aşağı inip sizi kapının önünde bekledim."
"Anladım Bayan Evan. İzniniz olursa evinizi kontrol etmek istiyoruz."
" Elbette. Ben size evi göstereyim."
Önlerinde ilerledim, kapı hâlâ açıktı hiçbir şeye dokunmak istememiştim. İşaret ettiğim daireye yöneldiler.
"Burası."
İkisi içeri geçince bende arkalarından gittim. Bay Andreas'ın dikkatini çeken ilk şey kapı oldu. Eğilip kapının kilit kısmına baktı.
"Belli ki kapı zorla açılmış. Kilit kırılmış Komiser Petros."
Komiser Petros salona geçerken Yardımcısı Andreas diğer odalara göz atmaya başladı. Bir kaç saat süren kontrolden sonra herkes salonda toplandı ve Komiser Petros konuşmaya başladı.
"Bayan Evan, evinizde değerli eşya veya para var mıydı?"
"Hayır, bütün gelirim banka hesabımda ekstra olarak değerli eşyam da yok daha doğrusu para edecek her hangi bir şeyi evimde bulundurmuyorum."
"Anladım, büyük olasılıkla eve hırsız girmiş ancak bir şey bulamayınca da girdiği gibi çıkmış. Korkmanızı gerektiren bir durum yok ortada eğer bu olay tekrarlanırsa bizi arayın."
"Teşekkürler."
İki adam da evden çıkıp arabalarına bindi ve uzaklaştılar. Peki ya ben ne yapacam şimdi? Kapının kilidi kırılmış, ev altüst olmuş, sabahın köründe açık çilingir de yoktur şimdi. Her şeyi boş verip içeri geçtim. Üstümü değiştirip makyajımı sildim ve yatağıma geçtim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Tanrıça
FantasyYıllarca kendini hiçbir yere ait hissedememek nedir? Sanırım cehennemdir... Peki ait olduğun yeri senden alsalardı? Daha büyük bir cehennem mi? Peki, ya ait hissetmediğin bu dünya aslında senin hükmün altında olmayı bekliyorsa? Yaşadığın bunca acıda...