Merhaba!! Başlamadan önce oy vermeyi unutmayın lütfen ❤️🙏
Medya: Athena
"Amanın, Dimitri! Hoşgeldin tatlım."
Oturduğu yerden kalkıp kocaman bir gülümsemeyle Bayan Olivia'nın yanına gitti ve sıkı sıkı sarıldı.
"Hoşbuldum Bayan Olivia! Aman tanrım en son gördüğümden beri gençleşmişsiniz adeta."
Dimitri'den ayrılıp hafifçe omzuna vurdu ve sahte bir utanmayla konuştu.
"Hadi oradan seni haylaz."
Sesin alçaltarak konuşmaya devam etti.
"Hem onu bunu bırakta bu güzel kız da kim?"
"Bu güzel hanım Athena."
Bir an yüzündeki gülümseme gitse de duruşunu hiç bozmadı.
"Merhabalar, tanıştığıma memnun oldum."
Athena gerginliğini saklamaya çalışsa dahi yüzünden okunuyordu her şey. Sahte bir gülüşle Bayan Olivia'nın elini sıktı.
"Memnun oldum." Ardından elini hızla çekip masaya koydu. Aralarında bir husumet olduğu belli ancak ne olduğunu hiçbir şekilde anlamıyordum daha doğrusu bilmiyordum. Yaklaşık 1 saat sonra Bayan Olivia evine gitmiş onun arkasından da Dimitri ve Athena'da kalkmıştı. Müşterilerle ilgilendiğim saatler içinde kendime vakit ayıramamış hatta doğru düzgün oturamamıştım bile. Saat 12'ye gelirken mekan biraz sakinleşmiş oturan müşteriler yavaş yavaş kalkmıştı. Bu sakinliği fırsat bilerek bulduğum ilk masaya oturdum derin bir nefes alırken ayakta durmaktan ne kadar yoruduğumu hissettim o an. Aklıma gelen şeyle içerde bıraktığım kitabı alıp eski yerime oturdum. Geçen gece kaldığım yerden kitabı açtım. Kitabın sayfalarını karıştırırken bir an bir yazı dikkatimi çekti. Yazının Bayan Olivia ve Apollo'yla alakası yoktu yine de okumak istedim. Yazı bir lanetten bahsediyordu. Zeus'un Atropos adındaki Ecel ve Kader tanrıçasına bir yemin ettirmiş. Yazı şöyleydi.
'Yüce Zeus'un, babası Kronos'u tahtından indirip Olympos'a hükmetmeye başladığı ilk dönemlerde Ecel ve Kader Tanrıçası Atropos diğer adıyla Aisa'ya bir yemin ettirmiştir. Ölümsüzlükle yüceltilmiş bu tanrı ve tanrıçalar ölümlülerin dünyasında yaşamaya mahkûm edildiği vakit Olympos'a gelene kadar ölümsüzlükleri ellerinden alınacaktı. Lakin bu tanrı ve tanrıçaların başına sürgün sırasında bir şey gelirse Zeus'a iletilmek zorundadır. İletilmediği takdirde Atropos'un laneti bunu engelleyen kişinin üstünde olacaktır. Atropos, var olan bütün tanrıların ve tanrıçaların zayıf noktalarını bildiği için herkese ayrı bir lanet sunmuştur. Kimse lanetinin ne olduğunu bilemezdi ta ki laneti hak edene kadar."
Ne kadar da tuhaf olduğunu düşünmeden edemedim. Yani şu an Athena'nın başına bir şey gelse ve tanrılardan biri Zeus'un bunu öğrenmesine engel olsa lanetlenecek miydi? Vay canına, acaba böyle bir şey oldu mu daha önce? Yada başka tanrılar da dünyaya sürgün edildi mi? Athena sürgün edilen ilk tanrıça olmadığını söylemişti o gün bana. Kitabı biraz daha karıştırdıktan sonra gözlerimin ağrımaya başladığını hissedip kapattım. Saat 3'e gelirken artık toparlanmam gerektiğini anladım. Kalkan müşterilerin ardında masaları toparlayıp sildim ardından bahçe kapısındaki pembe çiçekli ahşap 'açık' yazısını tersine çevirerek 'kapalı' yazısını öne çıkardım. Kapıyı kapattıktan sonra içerdeki ışıkları kapatmak ve eşyalarımı almak için geri döndüğüm sıra da kapının açıldığını duydum. Henüz birkaç adım uzaklaşmış olduğum kapıya dönerek kapıyı kimin açtığına baktım. Benden oldukça uzun yapılı vücudu sarışın bir adam karşımda duruyordu. Karanlıkta bile mavi olduğu anlaşılan gözleriyle bir süre suratıma baksa da en sonunda konuşmaya başladı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Tanrıça
FantasyYıllarca kendini hiçbir yere ait hissedememek nedir? Sanırım cehennemdir... Peki ait olduğun yeri senden alsalardı? Daha büyük bir cehennem mi? Peki, ya ait hissetmediğin bu dünya aslında senin hükmün altında olmayı bekliyorsa? Yaşadığın bunca acıda...