Medya: Zümrüdüanka Kuşu
Bölüm şarkısı; LP- Forever For Now
Zümrüdüanka'nın Efsanelerinden Biri: 'Simurg, Sina-Mru ve Anka gibi başka isimlerle de anılan Zümrüdüanka Kuşu; Pers mitolojisinde ortaya çıkmıştır. İnsani gözle görülemeyecek kadar yükseğe uçtuğu ve Kaf Dağı'nda yaşadığına inanılır. Bir dokunuşu ile bütün hastalıkla iyileştirebilen, her zaman iyilikten yana olan Zümrüdüanka Kuşu, dirilişi de simgeler.
Efsaneye göre, ölümünü hisseden Zümrüdüanka kendine dallardan bir yuva yapar ve yaptığı yuvayı efsanevi bir sıvıya bular. Güneş, kuru dalları yakar ve Zümrüdüanka can verdikten sonra küllerinden yeniden doğar. Bu nedenle de yeniden doğuşu ve dirilişi simgeler.'
Olympos
"Dimitri? Sen... Burada me yapıyorsun?!"
Şaşkınlık dolu bakışlarım üzerinde gezerken Dimitri'de ne yapacağını bilemez bir şekilde bana bakıyordu. Tam o an Morpheus sessizliği bozdu.
"Aiolos! Ápeiro! Şimdi sırası değil. Zeus ve diğer tanrılar içeride bizleri bekliyor."
Bakışlarım Morpheus'a dönerken onun da bizim kadar ciddi olduğunu farkettim. Tek kelime etmeden kafamı salladım. Arkasında yerimi alırken Dimitri'de tam yanımda durarak bizimle birlikte içeriye girdi. Öfke dolu bakışlarımı üzerinden ayıramıyordum, o ise benim tam tersime bir kez olsun yüzüme bakmıyordu hatta bakışlarını kaçırıyordu demek daha doğru olur. İçeri girdiğimiz anda salonu dolduran uğultu kesildi ve bütün gözler bize döndü. Yalnızca beni görmeyi bekleyen tanrılar yanımda Dimitri'yi görünce fazlasıyla şaşırmıştı. Baş köşede oturan Zeus birden ayaklanıp memnun bir gülümsemeyle yanımıza geldi. Yanıma geldiği düşüncesiyle iyice gerilirken o beni şaşırtarak Dimitri'ye sıkıca sarılmıştı.
"Aiolos! 20 küsür yıl oldu seni görmeyeli. Ne çok özlemişim! Hoş geldin!"
Ne? Meraktan çıldırmak üzereydim. Buradan çıktığımız an Dimitri'yle önemli bir konuşma yapmam gerekecekti. Neden ona Aiolos diyorlardı? Zeus'la olan bu samimiyeti de neyin nesi? En önemlisi ise Dimitri'nin burada ne işi var?!
Zeus'un kucaklamasına birkaç saniye sonra karşılık vererek aynı şekilde sıkıca sarıldı Dimitri.
"Gerçekten de uzun zaman olmuş efendim."
Birbirlerinden ayrılırken Zeus tekrardan konuştu.
"Babanda birazdan gelir hadi geç sende. Sizde yerlerinize geçin lütfen."
Diyerek bize de seslendi. Ne yapacağımı pek bilmediğim için Morpheus'un peşinden gitmeye devam ettim. Bir yanımda Apollo diğer yanımda Morpheus vardı. Karşımda ise bir zamanlar en çok güvendiğim hatta güvendiğim tek insan vardı Dimitri veya Aiolos mu demeliyim?
Herkes yerlerine geçerken altın kaplamalı kapılar tekrardan aralandı ve eksik olan tek kişi geldi. Bir saniye! Sanırım eksik olan iki kişi gelmişti. İçeri giren tanıdık yüzle önüme dönecekken ardından bir başkası daha girdi. Siyah saçları ve o mavi gözleriyle etrafı delip geçiyordu. Herkesin bakışları aynı yöne dönerken Zeus bu sefer yerinden kalkmamıştı. Kimse konuşmazken Poseidon ve yanında gelen arkadaşı Dimitri'nin yanına oturdular. Yavaşça Apollo'ya döndüm ve olabildiğince kısık bir sesle konuştum.
"Apollo?"
Aynı hareketler ve ses tonuyla yanıt verdi.
"Efendim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Tanrıça
FantasiaYıllarca kendini hiçbir yere ait hissedememek nedir? Sanırım cehennemdir... Peki ait olduğun yeri senden alsalardı? Daha büyük bir cehennem mi? Peki, ya ait hissetmediğin bu dünya aslında senin hükmün altında olmayı bekliyorsa? Yaşadığın bunca acıda...