O gün okul bittiğinde Melodi'yle birlikte eve dönmüştük. Okuldan çıktığımda yirmi metre kadar önümde onu gördüğümde ilkokuldaki son karşılaşmamız aklıma gelmişti. O zaman daha çocuktuk diye avutuyordum kendimi bunu hatırlayabiliyordum. O zamanlar daha çocuktuk, şimdiyse büyüdük, doğru olanı görebiliyoruz. Ona doğru koşmaya başlamıştım. Ona doğru koştuğumda ben yaklaşınca arkasına dönmüştü, yüzünde masumca bir gülümseme vardı. Tanıdık bir gülümseme, lkokuldan... Hayır, belki de daha eski, çok daha eski bir zamandan kalma. Annemin yaşadığı zamandan kalma.
Yakınına geldiğimde beni duymasa da sezebiliyor diye düşünmüştüm. Bunun sadece Melodi'ye özgü olmadığını; işitme engellilerinin kulakları duymadığı için sezgi yeteneklerinin çok güçlü olduğunuysa ancak uzun bir zaman sonra öğrenecektim. O bana gülümseyince ben de ona gülümsemiştim. "Beraber gidelim mi?"
"Olur." demişti tekrar o tanıdık gülümsemesini takınarak. Eve doğru yürürken ne zaman konuşacak olsam başımı ona doğru çeviriyordum, dudaklarımı okuyarak söylediklerimi anlamasını sağlamaya çalışıyordum. İşitme cihazları vardı ama yine de eğer benim dudak hareketlerimi görmezse ne dediğimi anlayabilir miydi, bundan emin olamıyordum. O günü takip eden gün de Melodi'yle birlikte eve dönmüştük, sonraki gün de... Artık hep ikimiz birlikte eve gidiyorduk. Bir gün Melodi okula geldiğinde her zaman oturduğu sağdan en ön sıraya yönelmedi. Ortadaki sıralara yöneldi. Ortadaki ikinci sıra, benim bulunduğum sıranın bir önündeki sıra. İlkokulda da onun oturduğu sıraydı burası. O zamanlar bu sıraya daha okulun ilk gününde oturmuştu ve sonra oturduğuna pişman olmuştu. Peki şimdi pişman olacak mıydı?
Hatıralarımdan sıyrılıp hastanedeki gerçek dünyama tekrar geri döndüm. "Peki onu pişman ettim mi?
"Evet, ettin."
"Ama ona iyi davranmaya başlamıştım artık; ben, ben çabalıyordum."
"Ne için çabalıyordun?"
"Onun için çabalıyordum."
"Ona bu yüzden mi zarar verdin?"
"Ona zarar vermiş olamam. Eski hâlimde tamam ama sonra değişmiştim. Ona artık hep iyi davranmaya başlamıştım. Ona zarar vermiş olamam."
"Hiç anlamıyorsun değil mi?"Onun neyi kastettiğini aslında anlamıştım. Melodi'ye artık iyi davranmaya başlamış olmam bir şekilde ona zarar vermişti. Onunla arkadaş olmam, onun hayatına girmiş olmam ona zarar vermişti. Ben olmasaydım, liseye başka bir okulda gitseydim o güvende olacaktı. Bir şekilde ben ne yaparsam yapayım o zarar görüyordu. Ama bunu bilmiyordum.
"Peki sen kimsin?" diye sordum tekrar.
"Kim olduğumu biliyorsun."Hatırlamıyordum. Onun kim olduğunu hatırlayamıyordum. Bir şekilde onun kim olduğunu hatırlamamı engelleyen duvarlar vardı. Onun kim olduğu bilgisi, o duvarların arkasında saklıydı ve ben o duvarlara erişemiyordum. Geçmişi hatırlamaya devam ettim. Onunla hafta sonu okulun önünde buluşmak için sözleşmiştik. Okulumuzun bulunduğu bölgenin yakınlarında bir sahil vardı ve bu sahile okuldan ulaşmak için çevresi yeşilliklerle kaplı dar bir patikadan yürüyerek ulaşabiliyorduk. Bu patikayı takip ederek sahile ulaştık, yol boyunca hiç konuşmamıştık. Sadece birlikte vakit geçirmek bir şekilde hoşumuza gidiyordu. Sahil kayalıklarla kaplıydı, bu kayalıkların önündeyse sanki sonsuza dek uzanan bir deniz vardı. Güneşin ışıkları denize vurarak denizin parlamasına yol açıyordu. Denizden bize doğru gelen rüzgar ferah bir hava sağlıyordu. Sahilin önündeki kayalıklara oturduk. Onunla birlikte sadece denize bakıyorduk. Şu anda onun duyammıyor olması bir anlam ifade etmiyordu, çünkü önümüzde sonsuza kadar izlenebilecek güzellikte bir görüntü vardı.
"Ona sen zarar verdin."
"Hayır, bu doğru değil."
"Bu senin suçundu."
Hayır ben ona bir şey yapmış olamazdım. Onunla lisede olan karşılaşmamda hep kendimi kandırmıştım. Ona geçmişte yaptığım şeyleri telafi etmeye çalıştığımı düşünüyordum. Ona çocukluğumda açtığım yaraları kapatacaktım, bu sayede geçmişle yüzleşecektim. Öyle düşünüyordum, buna inanıyordum. Peki gerçekte bu öyle miydi? Onunla arkadaş olmamın sebebi ona yardım etmek miydi? Hayır öyle değildi. Onun yanında olmak bir şekilde içimde bir sıcaklığın oluşmasına neden oluyordu ve bu sıcaklık beni kendime getiriyordu. Hayatımın uzun bir süresinde kaybettiğim yolu bulmamı sağlıyordu. O, sesleri duyamıyordu, bense uzun bir süredir içimdeki sıcaklığı duyamıyordum. Onun benim yanımda olması benim artık o sıcaklığa kavuşmamı sağlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ORMANIN LANETİ ( Dram - Fantastik )
FantasíaRüzgar adında bir çocuk hastanede çoğu şeyi hatırlamıyor olarak uyanır. Bildiği pek az şeyden biri okulunda bir soruna karıştığı için Yedisu adında bir köy okuluna yollandığıdır. Yedisu köyünde lanetli bir orman vardır, köy halkı buraya gömülen ölül...