Bölüm 9

465 9 1
                                    

 karargaha geldiğimizde direk kendimi koltuğa attım. bizimkiler de benimle aynı şeyi yapınca aklıma karan ve arkadaşlarının  geleceği geldi. çeteye dönüp "çete soyunma odasındayken karan ve arkadaşları geldi. benimle tanışmak istemişler bende dedim ki isterseniz buraya gelin diğerleri ile de tanışın dedim çünkü biri karanın sağ kolu diğeri kuafördü sanırım. güvenilir tipler. bence sizinle de tanışmalarının bir sakıncası yok. görünüşe bakılırsa onları oldukça fazla göreceğiz."dedim. yankı ve diğerleri kafasını sallayınca kafamı tekrar koltuğa koydum. kapı sesi geldi ama genede kapalı olan gözlerimi açmadım. içeri girenin karan olduğunu anladım. kokusu direk burnuma dolarken içimdeki o garip duygu resmen şaha kalkmıştı. karan "uyuyor mu "demişti. gözlerimi açmadan "hayır uyumuyorum karan"dedim. gözlerimi açtım ve ayağa kalktım. aniden tekrar kapı çaldı. kapıyı açınca gelenin deniz olduğunu gördüm. gene ağlıyordu. içeri geçtim o da peşimden. salondaki koltuğa oturacakken bana sarılmaya gelen denizle yana kaydım. o da koltuğa düştü soğuk bir sesle "gene neden ağlıyorsun deniz?"dedim. evet gelen ablamdı. ama o benim aksime her şeye ağlardı. bana bakıp "sana sarılabilir miyim?"dedi. düşünmeden "hayır deniz neden ağlıyorsun cevap ver!"dedim. dişlerimi sıkarak. bana dönüp. "sadece telefonumu kaybettim ve bulamıyorum. bana yardım eder misin ablacım"dedi.  arkamdaki tekli koltuğa oturdum ve derin derin nefesler alarak sakinleşmeye çalıştım. ellerimi çoktan yumruk yapmıştım. kriz geçirmeme ramak kalmıştı.yankı bunu fark edip beni tutmaya başladı ardından bağırarak "ne duruyorsunuz kelepçeleri getirin sandalyeyi de unutmayın.!"dedi. artık cidden içimdeki öfkeyi kontrol edemiyordum. deniz tekrardan ağlamaya başlayarak "ona ne oluyor. ayrıca telefonu-"derken korkutucu içinde öfke ve ölüm barındıran sesimle konuştum.  tane tane "deniz. sesini. kes!"dedim. metal sandalye gelince beni ona oturtup elimi ve ayaklarımı kelepçelediler. sinirlenince hele ki kriz geçirince gözüm dönüyordu. kendim zor tutuyordum. onlara dönüp gözlerimi açmadan ve derin derin nefes alarak "odayı boşatın. kendi hayatınız için bunu yapın"dedim. can alayla "kaptan o iş zor bağlıyken biraz zor kaçarsın oradan"dedi. dayanmadım ve tek hareketle elimdeki kelepçeden kurtuldum ve "şimdi... burayı boş-ş-altın kendimi cidden zor tutuyorum.."dedim zorlanarak. içimdeki siyah ejder dışarı çıkmak için beni zorluyordu. aniden boynuma giren iğne ve yavaş yavaş sakinleşmem yaşananlar ve denize baktım hala ağlıyordu.  ona göz devirdim ve bilgisayarı alıp denizin telefonuna bağlandım. cidden mi evde unutmuştu. ona dönüp "cidden mi deniz. hayır yani ciddi misin. telefonun evde dolabının içinde."dedim. kafa sallayıp giderken arkasından "deniz artık biraz olgunlaş senden fazla bir şey beklemiyorum ama hiç değilse her boka ağlama ve bu tarz basit şeyler için bana gelme!"dedim. kafa sallayıp çıkınca yankıya dönüp "sakinleştirici için teşekkürler yankı ama ben aşağıda odamda olacağım sistemleri kontrol edeceğim ardından da birilerinin işini bitircem."dedim ve demir kapıdan geçmek için şifreyi söyledim. odama gittim ve bilgisayar başına geçtim.. aniden odaya  girilmesi ile elimdeki silahı oraya yönlendirdim. bizimkiler olduğunu görünce "evet?"dedim. yankı "kraliçem gökhanın sevgilisi kaçırılmış ve adamlar bulamıyorlarmış. yerini tespit etsene. saçında ki tokada  takip cihazı varmış."dedi. gökhan yanıma gelip "lütfen onu bul, lütfen lütfen."dedi. düşünmeye başladım. ahh iğilik yapmaktan cidden nefret ediyorum. onlara dönüp  yüzümü buruşturdum ve "ahh lanet olsun iğilik yapmaktan cidden nefret ediyorum. kızın bilgilerini şu kağıda yaz"dedim kağıdı göstererek. eski yerime döndüm ve onlara bakmadan "kimin kaçırdığını biliyor musunuz bari"dedim sıkılmış bir sesle. gökhan meraklı bir sesle "mertun atakan" dedi. kafa salladım. dev ekrana bakarak bir kaç kodla adamı buldum.  kızın CPS sistemine bağlandım. bir çetemin olduğu yere çok yakındı. arkamı döndüm ve merakla bana bakanlara göz devirip "inşallah bulamadığımı falan düşünmediniz. her ne ise buraya yaklaşık 3.30 saat uzaklıkta ama ilk önce biraz korkutalım. çetelerim den birine çok yakın bir yerde onlara teslim edecekler kızı. sadece bekleyin"dedim. bizimkiler sırıtırken karan ve diğerleri anlamamış bir şekilde bakıyordu. önüme döndüm ve depoda ki ses sistemine bağlandım. korkutucu bir sesle "demek benim korumam altında olan birini kaçırmak hee. büyük cesaret mertun atakan. bunun cezasını çekeceksiniz.  birazdan oraya 5 kişi gelecek kızı sağ salim onlara teslim edeceksiniz yoksa.. bommm.  bence siz mantıklı olanı seçtiniz bile... gölgeden selamlar"dedim. ve kamera sistemine bağlandım ne dediklerini de duyabiliyorduk. mertun denen adam bağırdı kim bu kız !" biri "abi onunla düzgün konuşun. o  gölge o her yerde. o çok ünlü bir hacker abi. tek eli ile 3 hackeri haklayabilecek kadar profesyönel. abi biz onun koruması altında olan birini kaçırdık abi. "dedi korkuyla. işte şimdi keyfim yerine gelmeye başlıyordu. cana "kardeşim 28. telsizi versene "dedim. telsizi elime alıp konuşmaya başladım "selim aslanım sana yolladığım yerden birini alıp getirmenizi isticem."dedim. selim hemen "sen iste yeter kraliçem"dedi. konumu yolladım ve ekran görüntüsüne geri döndüm. ses sistemine tekrar bağlanıp "doğru olanı yani kızı teslim edeceğinizi umuyorum. unutmayın ben her yerdeyim. her şeyden haberim var atakan. mesela yurt dışında hiç kimsenin haberi olmadan büyüttüğün masum kızın. bir düşünsene kızın arabayla giderken arabası aniden patlıyor ne üzücü ama. inan ki bunu yapmam 5 saniyemi bile almaz. bence adamını dinlemelisin"dedim. mekana giren yüzü kapalı selimler ile bakışlar tekrar ekrana döndü. adam kızı güzelce teslim edip arkaya gidiyordu sessizce. kızın elini çözüp arabaya bindirdiler. ekranda oluşan görüntülü çağrı ile  kabul edip. arkama yaslandım. onlara döndüm. "gerisi sizde mümkünse beni bir daha birine yardım etme durumuna düşürmeyin. bu- bu çok rahatsız edici"dedim yüzümü buruşturarak. bedirhan" teşekkürler cidden çok teşekkürler"dedi. kafa salladım ve dövüş alanına gittim. üzerimi değiştirip elime her zaman yanımda taşıdığım ilk yadım çağrısı için kullandığımız butonu da aldım. onlar konuşurken özel odaya gittim. ısınmaya başladım. kafama silah dayanması ile gülüp arkamı döndüm. deposunu patlattığım bir düşmanımdı. butona basar basmaz herkesin bakışları bana döndü. sinirle içeri girmeyi denediler ama bu işe yaramadı çünkü kapıyı içeriden kilitlemişti. umursamadan torbaya yumruk atarken "BANA BAK SENİ PİS FAHİŞE!"

buzlar kraliçesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin