Bölüm 8

515 12 1
                                    

o akşam karanın beni öpmesi içimde değişik isimsiz bir duyguydu. nasıl bir şey olduğu hakkında hiç bir fikrim yok. tek bildiğim bu duygunun gün gelince beni ağlata bilecek kadar güçlü oluşuydu. daha fazla bu duyguyu düşünmek istemedim ve salona gittim ilk defa bir gece sessiz geçmişti. sanırım evde yoktu. daha fazla düşünmemek için boş olan salondan çıkıp mutfağa gittim.  annem ve deniz sessizce kahvaltı yapıyordu. onlara günaydın dedikten sonra kendime bir tabak çıkartıp yerime oturdum. sessizce kahvaltımı yaptıktan sonra siyah okul formamı giydim ve motorumla yola çıktım.  yaklaşık 15 dakika sonra okula iki araba ile aynı anda dirift çekerek girdik. benim diriftim sıfır gibi olmuştu. aynı anda ben motordan çete arabadan indi ve arkamdaki yerlerini aldı. bu gün okulda futbol maçı vardı ve ben ve çetem de maça çıkacaktık. tabi ki bir kaç kişi daha olacaktı. büyük ihtimalle karan da tirbünlerde olacaktı. sınıfa girer girmez beden hocamız bizi spor salonun da beklediğini söyledi ve gitti. eyy vicdansız giderken bizi de götür de asansörü kullanalım. ama yook hiç olur mu öyle şey. hemen spor salonuna gittik. yedekler gelmişti bile. tirbünlere baktığım da yanın da iki kişi ile karanı beklemiyordum. ona bakarken sırtım da hissettiğim ip ile yüzümü buruşturdum ve hemen sıraya geçtim. hocamız gurur verici konuşmasını yapıyordu. " arkadaşlar biz ne zaman kaybettik. aynı şekilde devam. hadi okulumuzun birinciliğini koruyalım aslanlarım." bana döndü ve "merve kavga istemiyorum. kazanın ve çıkın!"dedi. bende "hocam söz veremem" dedim. hoca elinde ki ipi yere vurdu ve "kavga istemiyorum!!!"dedi. bende "hocam sakin olun elinizde ki ip. kırbaç değil."dedi. o sıra da içeri koşarak giren beratla oraya baktım. bana ve hocaya dönüp" özür dilerim takım lideri ve hocam geç kalmamalıydım."dedi. ben kafa sallarken hoca tam azarlamaya başlarken onu kurtarmak için " hocam antrenmana başlasak mı? daha iyi performans için çalışmamız lazım sonuçta"dedim. hoca bana bakıp kafa salladı. ıslık çaldım ve koşmaya başladım. berat hala şaşkınca bana bakıyorken ona dönüp 'sıraya geç' der gibi kafa salladım.  berat ise ellerini birleştirip ileri geri sallayarak teşekkür etti ve sıraya girdi. hoca "takım hızlan bu ne hız. utanmasanız yürüyecek siniz"dedi. bende bende yüksek sesle "takım tempo: 3"dedim. aniden hızlanmaya başladık. aslında gene yavaş koşuyorduk ama neyse. hoca gaza getirmek ister  gibi "en son hız bu mu bende bir şey sanmıştım!"dedi. ona dönüp. "beyler hocayı duydunuz bize yavaş dedi. hadi ona yavaşı gösterelim. tempo:5"dedim. şu an cidden hızlı koşuyorduk. hatta çok hızlı koşuyorduk. hoca bağırmaya başladı" kızım sen ne ettin. tamam yavaş genel ısınmaya geç!"dedi.  aniden sıraya dizildik ben en önde diğerleri arkamda olacak şekilde. genel ısınışları yaptırım. takıma dönüp "şınav pozisyonu all"dedim. bende pozisyonu aldım. çekmeye başlarken "berat say"dedim. berat saymaya başladı. ben onlardan önce yaptım ve bitirdim. onları izlemeye başladım. hoca yanıma geldi aynı anda hareketi yapmayan berata bağırdık. "berat ceza sen 40 kez fazla çekeceksin. beyler sizde bırakın berat başla !" dedik. hocaya baktım. o da bana baktı. bana bakıp "aferin Merve burası bende sen kendi ısın mana geç!"dedi. kafa salladım. bizimkilere dönüp "biriniz benimle gelsin"dedim. Enis ayağa kalkıp yanıma geçti bende kalenin hemen önünde ki yerimi aldım. topu sert bir şekilde bana atmaya başladı. topları bir şekilde karşıladım. bir ıslık çaldım. kafa salladı. biraz öne çıktım ve iki ters takla attım. ilk taklada bana gelen topu gördüm. ve kendim hazırladım. ikinci taklada topa sert bir şekilde vurup kaleye attım. alkış sesleri duyunca hoca ve karan dahil herkes beni alkışlıyordu. hafif öne eğildim ve selam verdim. o sırada içeri yankı geldi. o da bu okulda okuyordu sadece uzaklaştırma almıştı. hocaya dönüp"hocam ben geldim özlediniz mi. her ne ise Enis sen yerine geç Merveyi ben çalıştıracağım."dedi. Enis yerine geçerken bana baktı ve göz kırptı. bunun anlamı 'aha sen şimdi zıçtın!' dı. çünkü o cidden çok sert oynuyordu. hoca ona dönüp "fazla hırpalama o bana maçta lazım"dedi. yankı gülerek kafasını salladı ben ise sadece yutkundum.  bana bakıp kaleye geç anlamında kafasını salladı. bir şey demeden kaleye geçtim. ona göre hafif bana göre oldukça sert şutlar çekmeye başladı. hepsini zor bele tutup eski pozisyonuma dönüyordum. en son vuruşunu cidden fazla sert vurmuştu ve o top benim karnıma gelmişti. karnımı tutum ve yere yatıp inlemeye başladım. kesik kesik nefesler almaya başladım. hoca hemen yanıma geldi. karnıma dokununca oldukça sesli bir inleme kaçtı dudaklarımdan.  hoca yankıya dönüp" oğlum ne yapıyorsun sen o vuruş neydi her ne olursa olsun karşında ki bir kız. kızın  karnı mosmor!"diye bağırdı. yankı hafif sırıtıp "hocam ona bir şey olmaz. asi  ayağa kalk!"dedi. ayağa kalkmaya çalıştım ama olmadı yere geri düştüm. tekrar deneyince büyük bir acıyla kalkmıştım. bana bakıp "çok mu sert vurdum? karnını açta bir bakayım"dedi. inleyerek karnımı açtım. daha fazla dayanamadım tam düşüyordum ki yankı geldi ve beni tuttu. beni yere yatırıp karnımı sıvadı. karana kaydı gözüm. yanında ki iki adam onu tutuyordu. oldukça sinirliydi. gözleri siyahın en karanlık tonuydu. sinirle bana ve yankıya bakıyordu. ellerini yumruk haline getirmişti ve sıkıyordu. neden bu kadar sinirlenmişti. ama onun sinirlenmesi nedensizce beni üzmüştü. karnıma değen soğuk şey ile karnıma baktım. buz vardı. yankı endişeyle bana bakıyordu. pişman sesi ile konuşmaya başladı "bak Merve, kraliçem cidden isteyerek olmadı ben sadece attığım her topu tutmana sinirlendim. özür-"derken sözünü kestim "bana söz ver içimizden birine asla psikopatlık yapmayacaksın. eğer sözünü bozarsan seninle bir daha konuşmam. yüzümü bile göremezsin.."dedim. hiç düşünmeden "söz cidden bir daha yapmayacağım."dedi. kafa salladım. ve ayağa kalktım yavaşça eskisine göre cidden iyiydi. "hocam ben soyunma odasında biraz dinlenicem. buradan birini yollama. kapı kilitli olur büyük ihtimalle " dedim. ve soyunma odasına doğru gitmeye başladım. tam kapıyı kilitleyeceğim sırada içeri karan ve yanında ki iki ki geldi. onlara döndüm. baktım ve sadece kafa sallayıp banklardan birine yattım. karnım kanmaya başlayınca yüzümü buruşturup ayağa kalktım. ecza dolabından krem alıp eski yerime geri döndüm ve yattım. tam kapağını açıp süreceğim sırada krem elimden çekildi. sonra karan "kafanı kaldır"dedi. gözlerim kapalıydı. kafamı kaldırdım. kafamın altında bir hareketlilik ardından da yumuşak bir şey hissettim. sonra kokudan bunun karan olduğunu anladım. acı çikolata ve sigara. karan kremi karnıma sürerken konuşmaya başladı. karan "bu ikisi arkadaşlarım. seninle çok tanışmak istediler bende bu tekliflerini geri çevirmedim. benimle birlikte geldiler bir sorun olur mu?"dedi. bende "hayır eğer tanıyorsan bir sorun olmaz. hatta öğleden sonra karargaha < Merve'nin evi karargah diye geçmektedir> gelsinler bizimkiler de tanışsın.."dedi. karan "tamam o zaman. bu arada uzun boylu saçları kısa olan gökhan. diğeri de Bedirhan. benden bir yaş küçükler"dedi. kafa sallayıp" memnun oldum. büyük ihtimalle beni biliyorsunuzdur ama genede. Merve."dedim. onlarda "memnun olduk."dediler. kafa salladım. karnıma giren ani acı ile vücudum kasıldı ve inledim. karan nazik hareketlerle karnıma masaj yapmaya başlayınca kasılmam yavaş yavaş geçmeye başladı. Bedirhan olarak tahmin ettiğim kişi "elinde ki dövmeye bakabilir miyim ? "dedi. bene gözlerimi açıp karanın tarif ettiği çocuğa baktım. eldiven'imi çıkarttım ve ona uzattım. yanıma gelip bakmaya başladı. ardından bana bakıp "peki bir özelliği var mı ?"diye sordu. çok meraklıydı. ama karan pek öyle hemen birine güvenen tiplerden değildi. güvenmişse bir sebebi vardır. diye düşünüp. aklımdan elimdeki kasları sıktım. dövmem hemen şekil değiştirdi ve taç şeklini aldı. aklımdan dememin sebebi elimde hiç bir gerilme veya kasılma olamamasıydı. bunun nedeni ise özel bir çip'in mürekkepin içindeki özel madde ile bağlantı kurup şekil değiştirmesi. çip ise tam boynumda yer alıyordu. bana şaşkınlıkla bakıp" bunu nasıl yaptın"dedi. ona minik bir özet geçtim. bana dönüp "vay be. peki abiminkin de ne özellik var." dedi. yavaşça dikelip eldiven'i geri elime taktım. karana bakıp "elini uzat"dedim. dediğimi yaptı. elini tutup elimle boynundaki bir bölgeye baskı uygulayıp" şimdi bir elindeki dövmeyi yok ettiğini düşün. ama bunu elini hiç kasmadan yap."dedim. eldiven' i çıkartınca elindeki dövmenin orada olmadığını gördü. şaşırarak "peki bunu oraya baskı uygulamadan yapamaz mıyım ?"dedi. ona dönüp"tekrar dene "derken baskı yapmayı bıraktım. elinde ki dövme yeniden yok olunca kafa salladı. ona dönüp "zamanla geliştirirsin. ama bu gün fazla yapma yoksa dinmek bilmeyen bir baş ağrısı ile uğraşırsın. günde iki ya da üç defa denesen yeterli olur"dedim. ve dizine yatmaya devam ettim. yaklaşık yarım saat sonra gözlerimi açtım ve "saat kaç"dedim soğuk bir sesle. Gökhan'da benim gibi "bir buçuk.."dedi. onlara dönüp. "ben maça gidiyorum. masaj ve krem için teşekkürler karan. ayrıca maçı izleyecekseniz yerlerinize geçin"dedim. kafa salladılar. dolaptan çantamı aldım ve tuvalete gittim. üzerime dar okul formasını altına ise takım olan şortu giydim. üstüm ve altım takımdı. üstümde ki forma siyahtı ve arkasında ismim yazarken önünde okulun anblemi vardı. onlara bakmadan dışarı çıktım. sahaya girince karşı lisenin "ne oldu takım kaptanınız nerede yoksa katılamayacak mı?!"dedi. bende alayla "aslında tam arkanda. şimdi sesini kes ve yenilmeye hazırlan. takımını al ve köşene dön mamut."dedim. bizim lise 'ooo' demeye başlarken takıma bağırıp "takım toplan"dedim. takım toplanınca konuşmaya başladım. "öncelikle gayet iyiyim. eğer olur da karşı taraf önde olursa ve karşı tarafın tirbünlerinden fazla ses çıkarsa her zaman ki taktiği uygulayacağız. siz üstünüzü çıkartıp. dikkatleri üstünüze çekin. size güveniyorum. HAYDİ ASLANLARIM BU MAÇI ALALIM!!!!"dedim sonlara doğru bağırarak. karşı takımın kaptanı ile selamlaşıp içeri girdik ve taraftarların gelmesini bekledik. soyunma odasında beklerken taraftarların sesinini duyunca karşı takımın spor salonuna giriş yaptığını anladım.  hakem elinde mikrafonla ismimizi söyleyince üçgen şeklinde içeri girmek için hazırlandık. hakem anaosuda  "- bu takıma aslanlar demelerinin özelliği hiç kaybetmemeleri ve liderlerinin başlangıç hareketi. kartalların lideri daha önce hiç aslanlar ile yarışmadı. şimdi efsaneler efsanesi ASLANLARRR...."dedi bir de o sırada içeri girdik üçgen şeklinde. en önde ben vardım. kartalların lideri yanıma geldi bende öne çıktık salondaki sessizlik korkutucuydu. mamut konuşmaya başladı "bol şanslar Merve!"dedi elini uzatırken. eline bakıp sırıttım" teşekkürler ama sizin daha çok ihtiyacınız olacak sizde kalsın!"dedim alaycı bir o kadar da soğuk ve sert bir sesle. bizim taraf coşarken ben geri geri yürüdüm ve eski yerime geçtim. hakem "evett şimdii özel selamları verinn"dedi. iki takımda sağa ve sola geçince ortada sadece Mahmut ve ben kalmıştık önce o başladı. o kadar saçma bir selamları vardı ki. boş verip kendi selamımı yapmaya başladım. önce ters takla, ardından elleri önde göğüs hizasında yan birleştirip geriye doğru açıp bir sağ pençe bir sol pençe ardından saçı yana savurup ellerimin birin çene altına birini de yanağımın yanına koyup pençe şekli verim ve hırlar gibi bir işaret yaptım. arkadan bizim takım da bu hareketi benimle aynı anda ve hızlı bir şekilde yapınca bizim taraftarlar coşmuştu. ilk düdük çalınca yerlerimize geçtik. ikici düdük ile topa koştum. mamut topu almıştı ama bacak arası oldukça acıktı büyük hata. hemen topu ayağından alıp kayarak bacak arasından geçtim. ileride olan demire pas attım. o da Burak'a atınca o da berata attı. beratın sağı solunu doldurunca ıslık çaldım. hemen koşarak kaleye doğru koşmaya başladım. berat çok güzel top kaldırırdı. topu sektirip bana attı. bende kale yanında ki yankıya atacaktım. ama mesafe çoktu. önüme çıkan bir kaç kişiyi çalımladım. ama önüme üç kişi çıkınca etrafıma baktım. hepsini biri tutuyordu. bana doğru gelen çocuğu görünce topu ayaklarımın altına alıp zıpladım ve koşmaya başladım. aniden durdum topu  diz kapağımın arkasına sakladım. öbür ayağım lada saklayıca topu göremediler. bana bakarken durakladılar. Enis hemen sanki top ondaymış gibi koşmaya başladı. onu işaret edince direk ona koşmaya başladılar. topu bacağımın arkasından çıkartıp bağırdım "cidden bize bunları rakip olarak mı gönderdiler (!)"dedim. salon kahkaha atarken ben topu yankıya attım ve üç çocuğa baktım. bana hem sinirli hem de şaşkınca bakıyorlardı. 'goll' sesi yükselince bana kahkaha atarak gelen Enise baktım. 

ona dönüp güldüm ve mamuta baktım sinirle bana bakıyordu. aniden yanıma gelip bağırmaya başladı "BENİMLE DÜZGÜN KONUŞ. BİZİ KÜÇÜMSEME SENDE DİĞER KIZLAR GİBİ FAHİŞESİN!! BİZİ SAKIN KÜÇÜMSEME!"dedi tam çocuğa yumruğumu geçirecekken bizim hocanın sesi duyuldu mikrofon da "hayır Merve o çocuğu dövmeyeceksin"dedi. ona dönüp "hayır sanki çıkışta falan karşıma çıkmayacak. sanki ben onun nerede olduğunu bulamayacağım. o çocuk artık kendini öldü bilsin. hayır hocam burada dövmesem elbet farklı bir yerde döveceğim ne bu uğraş!"dedim. çocuk saçımı tutunca. elim boynunu kavrarken çocuğa yumruğumu yapıştırmıştım bile. yankı beni geri çekip kendisi dövmye başladı. ona dönüp "yankı ama yaptığın ayıp hayır neden elimden alıyorsun ki onu ben dövücektim."hakeme dönüp "ee hakem bey kurallara göre biz kazandık sayılıyor"dedi. hakem kafa sallayıp "evet bu maçların özelliği eğer takımlardan birinin lideri kavga esnasında yere düşerse ve diğer oyucu onun üstüne çıkarsa maç bitmiş sayılıyor. bu durumda kazanan her zaman ki gibi aslanlarr.."dedi. bana dönüp "kızım sende söyle arkadaşına bıraksın çocuğu. daha yaşayacak çok anısı var. ölmek için çok genç"dedi. yankıya bakıp ardından hakeme döndüm "bence salalım hırsını alınca bırakır ama dediğiniz gibi daha çok genç."dedim. bizim taraf benim tepkilerime adeta anırırken ben yankıya döndüm "yankı hadi kardeşim bırak çocuğu. bak hadi sana şu istediğin çakıyı vericem"dedim. bana bakıp "vallahi mi lan."sonra salona dönüp "olm bakın şahidimsiniz çakıyı bana verecek!"dedi.  yerde yatan yüzü gözü kan olan çocuğa dönüp "hayır yani ne olurdu bulaşmasan. bak sende zararlı çıktın bende. senin yüzünden o çakının ikincisini arayacağım"dedim ve ofladım. yankı bana bakıp "ben şu çakıyı alsam mı acaba?"dedi . burağa dönüp "çantamda istediği çakı olacak getirsene kuşum"dedim. kafa salladı ve çakıyı getirdi. çakımı alime alıp seslice konuşmaya başladım "hayır seni bırakmıyorum. seni bırakmıyorum... ama böyle yapma her şeyi dahada zorlaştırıyorsun .... evet seni çok seviyorum her zaman da sevicem .... hemm merak etme yeni sahibin sana daha iyi bakacak "dedim çakımı açıp son bir kez baktım ve bana sevinçle bakan yankıya verdim. demir geldi ve bana tek eli ile  sarılıp merak etme acısı gün geçtikçe azalacak.. sadece sabretmen lazım güzelim."dedi. bizim taraf gülmemek için kendini zor tutarken yankının dediği şey ile tabiri caize anırdılar çünkü yankı "Allah'ım sonunda sevgilimi buldum. bebeğim benimle evlenir misim?"dedi. ben konuşmaya başladım "arkadaşlar görüyorsunuz benim bu ruh hastası arkadaşım işte böyle bir yoklukta. bunların içinde.  sonra gel de normal ol. ayrıca şu an tüm dersler kaynadı bu kıyağımı da unutmayın. hadi beyler gidelim yoruldum ben"dedim ve salondan dışarı çıktım onlarda arkadan geliyorlardı.

şu an için tek isteğim eve gidip uyumak.

buzlar kraliçesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin