Bölüm 24

264 8 0
                                    

bana korku ile bakan sefa ve çetesine döndüm. depoya bir göz gezdirdim. köşede kancalar vardı. kalın halatları görünce psikopat bir sırıtış ekledim. hızlıca halatları kancalara bağlamaya başladım. son kancayı bağlarken telefonum çaldı.  kim olduğuna bakmadan açtım. telefonda sinirli bir ses duyuldu. karan neden sinirlenmişti? karan "çakıl taşı neredesin ve ne yapıyorsun?"dedi. bende "hala depodayım ve halat bağlıyorum.. neden?"dedim. bana "bekle yanına geliyorum bana her şeyi anlatacaksın!"dedi ve telefonu yüzüme kapattı. telefona baktım ve bir köşeye attım. neyi anlatacaktım ki? her neyse şu sefayı halletmem lazım. halatları bağladım ve diğerlerini çözdüm. onları ellerinden ve ayaklarından bağladım. hepsi asılı duruyordu. hayvanlarım bu gün yemek yememişti.  halatların sıkılığından emin olduktan sonra  hayvanlara "saldırın!"dedim ve dışarıda ki ağaçlık alana gittim. orada her durum için hazır bıraktığım  kasalı kamyonete baktım. daha önce de kaçırılmıştım ve buraya getirilmiştim.  sonrasında da kaçmak için bıraktığım bir kamyonetti.  bağlantılı büyük kafese baktım. onu da takmaya başladım. bitirdiğimde arabayı dışarı çıkarttım.  bartuyu da arabanın içine koydum.  bende deponun dışında bir çıkıntıya oturdum. karan neden sinirliydi acaba? bir şey yapmamıştım. içeride ki bağırışları duyuyordum. bir süre sonra karan sinirle yanıma geldi.  beni kaldırdı ve kendi arabasına bindirdi. sürücü koltuğuna oturdu ve sinirle bana döndü. karan bana "o adam neden seni sahiplendi!"dedi. bende "ilk zamanlarda da bu şekildeydi. ayrıca seni biliyor. bana o gözle bakmadı ve bakmaz. zaten buraya kısa süreliğine geldi."dedim. sesim sakin çıkmıştı. bana "daha önceden de böyle şeyler yaptınız mı?"dedi. bende "nasıl şeyler?"dedim. bana "daha önce de bu tarz baskınlar yaptınız mı? ve özgür neden mazoşistlerin iyileştirildiği bir kamptan bahsetti?"dedi. bu konu çok derinlere dalıyordu. 3-4 yıl önce durumum çok kötüydü. ağır ergenlik ve kara şövalyenin gitmesi.. beni psikopat ve acımasız yapmıştı. o zamanlar mazoşist bir psikopattım. hiç bir şeye sabrım yoktu. canımı sıkanı öldürüyordum. sadece suratına baktım. sonrasında bakışlarımı yere çevirdim. karan "geçmişte ne yaşadın.. ne yapmış olabilirsin ki çakıl taşı?"dedi. sesi sorgular bir şekilde çıkmıştı. ona bakmadan arabadan indim. eskiden oturduğum çıkıntıya oturdum. geçmişi hatırlamak istemiyordum. geçmişim çok kötüydü. eskiden kiralık katil gibi bir şeydim. bu konulara girmeden karana geçmişi anlatmam çok zordu. eminim ki ona bunları anlatmadan anlatsam  bu soruları sorardı. bu konuları sayılı kişiler biliyordu. depodan hala sesler geliyordu. yanımda bir hareketlilik hissettim. karan "geçmişten kaçamazsın çakıl taşı. şimdi senden bir şey isteyeceğim.. bana her şeyi anlat. sonra da içini döktüğün için ağlamanı istiyorum.. bunu yapar mısın çakıl taşı?"dedi.  sadece yere bakıyordum. yavaşça bacaklarımın altından geçen kollar ile karanın kucağında buldum kendimi. ona bakmadan "neden geçmişimi bu kadar öğrenmek istiyorsun karan?"dedim. sesimin titremesine engel olamamıştım. neden ona değişik davranıyordum? diğerlerine olduğum gibi olamıyordum. karan sakin bir ses ile "çünkü çakıl taşı.. ben seni neyin bu kadar duygusuz olmaya zorladığını merak ediyorum. seni üzen şeyi merak ediyorum.  bu şeyden zarar görüyorsun ve ben seni korumak istiyorum çakıl taşı.."dedi. sadece gömleğinin düğmeleri ile oynadım. derin bir nefes aldım. nereden başlamalıydım. sessizce "o zaman sen sor ben cevaplayayım.."dedim. derin bir nefes aldı ve çenesini kafama dayadı. sonra da "en başından anlatmaya başla.. babanla neden bu şekildesiniz?"dedi. bende konuşmaya  başladım "en başından... aslında babam bizi hiç istememiş biz doğunca da dövmeye falan başlamış annemi. biz belirli bir yaşa gelince de bu şiddeti üçümüze de yöneldi. annem bunu genelde babamızın bizim ile oyun oynadığını söylerdi. o zamanlar inanıyorduk. genelde sevilmeyen çocuk ben olurdum.. neden? çünkü ailede tek siyah saçlı ve beyaz tenli olan bendim. ah bir de siyah gözlü. genelde annemin bizi babamdan korumak için götürdüğü minik bir tepe vardı. ıssız ve sessiz bir yerdi. o zamanlar kansızlığım falan yoktu. o gece 7 yaşındaydım. annem benden bir söz vermemi istemişti. asla ağlama ve ablanı koru. bende değini yaptım. o zamanlar belki beni de severler diye bu saçma sözü vermiştim. denizin yerine ben dayak yerdim. genelde burnum veya kaşın kanardı ve çok kanardı. bir süre sonra benim kendi kanım bana yetmemeye başladı. annemin söylediği oyun meselesi artık basit kalmıştı. diğer çocuklar gibi değildim. asla boyun eğmezdim. hep acımasız olandım vesayre vesayre. bu babamı daha da sinirlendirirdi. daha fazla döverdi. neden? yediremezdi. 7-8 yaşında bir kız çocuğunun ona boyun eğdirememesini ve kandırama ması.. bunu yediremiyordu. bir gün.. gece.. beni uyandırdı ormanlık bir alanda daha önce dövmediği gibi dövdü. sonra beni o şekilde bıraktı ve gitti. o gece orada kaldım. hala kan kaybediyordum. ve sanırım bacağım.. evet bacağım kırılmıştı. sonra da zaten özgürün abisi beni buldu. özel dövüş dersleri falan derken 15 yaşına geldim. bu yaşa kadar da kafes dövüşlerine falan çıkmıştım. sonra şu özel kamp çıktı. ona katıldım. kara şövalye orada ki en büyük dayanağımdı ve her şeyi birlikte yapıyorduk. sonrasını zaten biliyorsun. onun ölmesi falan. o zamanlar iyice psikopatlaşmıştım. mazoşist falan olmuştum. sonra bana teklifler gelmeye başladı. kiralık katil. bu işlerle iyice mazo olmuştum ve durumum kötüye gidiyordu. sadece bana zevk verdiği için vuruluyordum. sonra özgürün abisi  beni zorla bir merkeze götürmüştü. ondan sonra da zaten özgürle tanıştım. asili bulduk. çete falan kurdum. yardım ettim falan filan."dedim ve derin bir nefes alıp ayağa kalktım. sadece bana bakıyordu. kısa bir süre ona baktım ve içeri girdim.  hayvanlarım sefa ve çetesinden hiç bir şey bırakmamıştı. kendilerini temizliyorlardı. ıslık çaldım ve "hadi takip edin. arabaya!"dedim. hızlıca peşimden gelmeye başladılar. onları sırayla devasa kafese yerleştirdim. kilitlerini kontrol ettim.  hızlıca arabaya bindim. koltukta uyuyan bartuya baktım. ilacı koklatmamıştık dolayısı ile uyanmamıştı. karan arabasına binmiş ve gitmişti. bizimkilerden biri benim motorumu götürmüştü giderken. bende arabaya bindim ve  hızlıca eve sürmeye başladım. yarım saat sonra evin garajına kamyoneti bıraktım ve hayvanların kapısını açtım. uykuları gelmişti ve sinirlenmişlerdi. hızlıca onlara "tamam gel! hadi sıcak bölgeniz sizi bekliyor! sakince gel!"dedim. sırayla indiler. en önde genç aslanım ares vardı. yavaşça takip etti. arkasın da da diğerler vardı. kapıyı açtım. diğerleri oturuyordu. bende elimle hayvanları yönlendiriyordum. o sırada kaplan bana hırladı ve üstüme gelmeye başladı ona "şşş saygıyı koru! sırayı bozma aşağı bölgene in!"dedim. sesim sert çıkmıştı. kafasını eğdi ve arkaya yürüdü. kapıyı açtım. önden ilerleyerek merdivenlerde bekledim "gel. gel. hızlı ve atik gel! evet güzel! kapısı açık bölgeye geçin! evet!"dedim ve sırayla içeri soktum. kapıyı kapattım. telefon çaldı yukarı çıkarken telefonu açtım. hayvanların aşısını yapan adam arıyordu. hemen karneleri ve kalemi çıkartarak "evet abi?"dedim. bana "merve yarın hayvanların aşı günü. bir sıkıntıları yok değil mi?"dedi. bende "hayır abi bir sıkıntı yok ta.. 3 karne daha çıkacak. birde benim aslanım dışında diğerlerinin sahip kısmı yenilenecek. yarın onu da hallede bilir miyiz?"dedim. adamda "tamam kimlikleri tamamen yenileyelim. aşıları yapalım. beslenmede özel protein takviyesi yapalım. kas gelişimi ve diş gelişimi için."dedi. bende "abi bir de doğal dürtülerini canlandırmak için ne yapa bilirim?" dedim. o da biraz düşünüp "onun için de takviyeler var ama bunu doğal yapması daha iyi olur. yanda ki arazide devasa kemikler var onlardan sipariş ettir. arabaya bağla arabayı sür. o kemiği kovalasın yakalayınca arabayı hafif hafif hareket ettir ki iç güdüsü canlansın ve güçlensin." dedi. bende "tamam abi. hemen sipariş ediyorum. tüm bunlar dışında bilmem gereken bir şey var mı? bakanlık sorun çıkartıyor mu? yada farklı bir şey?"dedim. o da "hayır merve hiç bir sorun yok. onlara çok iyi bakıyorsun. bir sorun çıkartmıyorlar. sadece-"dediği anda "abi bir saniye"dedim ve telefonu sesliye aldım. karneleri de çıkarttım  ve belgeleri kontrol etmeye başladım. sonra da "tamam abi?"dedim. o da "kare işlemlerinde değişimler genel olarak bir kaç sorun çıka bilir. tüm belgelerde hayvanların kaydı temiz olmalı. karne aşıları aksamamış olmalı. tek bir açıkta hayvanlarına veda et"dedi. bende bir kaç belgeye daha bakarak "abi neye özel olarak dikkat etmeliyim?"dedim. o da "aşı saatlerinin tuttuğuna dikkat et.  yaşadıkları ortam beslendikleri yemek. kalite. aşı kontrol ve marka. özel proteinler ve ödüllere dikkat et. yaşadıkları ortama çok, çok dikkat et. sana gelen etlerin kökenine kadar araştırırlar. dikkatli ol ayrıca hayvanların yeni sahiplerinin uyuşturucu gibi sabıkaları olmamalı"dedi. bende belgelere baktım ve not çıkartarak  "tamam abi onları kontrol edeceğim. kendine iyi bak. "dedim ve telefonu kapattım. yankı "eğer bakanlık sorun çıkartırsa ne yapacaktın öldürecek miydin?"dedi. durdum. elimde ki kağıtları sıktım ve ona baktım. sonra da "eğer öyle yapmamı istiyorsan evet yapardım."dedi. murat sessizce bakıyordu. burak "ne bilim bence senin için sıkıntı olmaz. alışmışsındır.."dedi. bende ona bakıp alayla "evet alıştım. dikkat et bir katil tarafından öldürülme. ben alışkınım."dedim ve yukarı çatıya çıktım. o sırada kara şövalyenin sinirli sesi geldi kulağıma "hata yapıyorsunuz. ve sen karan, sen onun güvendiği, koşulsuz güvendiği sayılı kişilerden din. onun güvenini kırdın. işin zor. bunu yapmamalıydın."dedi. yanımda ki boşluğa oturdu. bana "neden onlara gerekli açıklamayı yapmadın. istersen bunu yapabilirdin.."dedi. bende "boş ver bu şekilde bilmeleri daha iyi.. zaten diğer çeteleri ve bölgeleri çok boşladım. benden uzaklaşmaları onların yararına.."dedim.  ayağa kalktım ve arkamı döndüm. diğerleri bizi dinliyormuş. bana tam konuşacaklarken onların yanından aşağı odama girdim. diğerleri peşimden gelirken karan durmuş bekliyordu. kapımı kilitledim ve yatağıma girip gözlerimi kapattım.

buzlar kraliçesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin