sabah uyandığımda belime dolanan kollar vardı. aklıma dün gece neler olduğu geldi. yanımda ki kişi karandı. ona döndüm. uyanmış olduğunu gördüm. bana bakıp "yanında kalmama izin verdiğin için teşekkürler. ayrıca günaydın benim şirkete gitmem gerek."dedi. ve hiç bir şey söylememe izin vermeden gitti. yatakta bir süre oturduktan sonra bu davranışımın saçmalığına göz devirip üstümü giyindim. aşağı indiğimde bizim çete de hazırdı. bende gelince herkes arabalarına bindi. bir kaç gece kendi evimde kalmam lazımdı. düşünmemek için motoruma bindim. motor sürmeyi ve müzik enstürmanlarını çalmayı bana o kamptaki müdür öğretmişti. kendisi motor ve müzik tutkunuydu. motor kullanmayı acil durumlarda kaçış bahanesi ile öğretirken, müzik aletlerini de özel görevler için öğretmişti. ben 3 şey çalabiliyordum. biri elektro gitar biri normal gitar biri de bateri. çoğu yabancı dili biliyorduk. okula yaklaşınca her zaman ki gibi içeri girdik. okulda bir kalabalık vardı. oraya gittik. üç kız bir kızı itiyorlardı. ortalarına geçip "bırakın lan kızı!"dedim. bizim okulun sürtükleriydi. bana dönüp ağzını yaya yaya "neden tatlım yoksa senin demi canın çekti."dedi. herhalde bunlar yeni ona yaklaştım. çantamı demire attım. direk havada tuttu. ona dönüp "herhalde yenisin yoksa yemezdi.."dedim. bana dönüp gıcık bir tavırla "evet tatlım yeniyim ve bundan sonra da buraların sahibi olacağım"dedi. aniden tüm kalabalık kahkaha atmaya başladı. son sınıfların ağır ağabeyi Mustafa "bana bak kızım. eğer kraliçemiz istese bu okula adım bile atamazsın. biz ona güveniyoruz. senin gibi sürtük değil. şimdi kızı bırak siktir gir."dedi. kız şaşkınlıkla "kaç para verdi. onun iki katı para veriyorum"dedi. bu sefer ben alayla sırıtıp "ben paramla hava atmam. ben onlara para değil güven verdim. yoksa seni satın alabilecek kadar param var. bırak seni sülaleni bile satın alabilirim. şimdi siktir gir.... beyler bu bu gün okula girmeyecek"dedim. Mustafalar kafa sallayıp sürtükleri dışarı attı. kızın yanına gittim. çantasını toplamaya çalışıyordu. yankıda yanıma gelince beraber ona yardım ettik. saçı başı dağılmış ağlamaktan gözleri şişmişti. onu yavaşça ayağa kaldırdım. beraber okula girdik. arkamda çete de vardı. kız oldukça güzeldi. onu aşağı kata indirdim ve soyunma odasına soktum. kendi yedek kıyafetlerimden birini verdim. tarakla saçını taradım. güzel bir saç yaptıktan sonra. ona baktım. yumuşak olmasına dikkat ettiğim bir sesle "merak etme sana bir daha bulaşamayacaklar. galiba yenisin. ben buzlar kraliçesi yani Merve. burada kimden yardım istesen sana yardım ederler. kimseden korkma. şimdi gel müdüre gidelim seni bizim sınıfa aldıralım"dedim. kafa salladı. ürkek bir sesle konuştu "bana yardım ettiğiniz için teşekkürler. ben ayça "dedi. kafa salladım. çantasını alıp müdürün odasına gittik. kapıyı çalıp içeri girdiğimizde Mustafaları ve o sürtükleri odada gördük. içeri girdim. Mustafalar dan bir çocuk bize yer verdi. ayçayı oraya oturttum ve odaya baktım. karan odada elinde ki kağıtla bekliyordu. bana baktı ona baktım. önüme döndüm ve müdüre baktım. bana sinirle bakıyordu konuşmaya başladı "sen nasıl benim kızım ve arkadaşlarını döversin. sen kimsin kızım. kızıma nasıl elini sürer-"derken sesini bastıran bir ses duyuldu odada. karan. neden böyle bir şey yaptı ki. karan "bir o ses tonunu ayarla ... iki daha kamera kayıtlarına bile bakmadan böyle bir şey söylemen... hata hemde çok büyük bir hata"demişti. Mustafalara dönüp "kızı alın bizim sınıfa yankının yerine oturtun yankı benim yanıma geçsin. sonra da sınıfınıza gidin sizin suçunuz yok"dedim. kafa salladılar. Mustafa kızın elini tuttu ve ayağa kaldırıp dışarı çıkarttı. dışarı çıkınca müdüre dönüp "kalk oradan. "dedim. tereddütte kalsa da dediğimi yaptı. masasına oturdum ve kamera kayıtlarını açtım. müdüre bakıp "iyi seyirle. bu arada ayça artık bizim sınıfta."dedim. karana teşekkür manasında kafa sallayınca aynı şekilde karşılık verdi. dışarı çıktım. Mustafalar ve bizim çete beni bekliyordu. Enis "ne oldu ceza mı aldın yoksa uzaklaştırma mı."dedi. ona bakıp "hiç bir şey. hadi gelin müzik odasında bir şeyler çalalım. derse girmek gelmedi içimden."dedim. hep beraber aşağı indik. ayça bizimle değildi. onu sınıfa bırakmıştık ama yankının kıza bakışları dikkatimi çekmişti. bence etkilendi. en sonunda kendisi de bunu fark edecek...
karanın ağzından
bir kaç şeyi imzalamak için Merve'nin olduğu liseye gitmem lazımdı. okula girdiğimde her şey gayet iyi gidiyordu. o kel Namık'ın odasına girdim. tam konuşmaya başlayacakken elimle susturdum. yavşak adam. hiç konuşmadan yanına gittim tam kağıdı uzatacak iken içeri 3 kız girdi. sanırım kerhane ile burayı karıştırmışlardı. kızlardan biri ağlayarak konuşmaya başladı "baba bir kız bizi dövdü ardından da tehtit edip okulun dışına attı. bizi atan çocuklar-"derken 5 çocuk girdi. kağıdı kendime çektim. kız devam etti "o çocuklar bunlar"dedi. hemen ardından Merve ve gözleri şişmiş bir kız girdi. oğlanlardan biri onlara yer verdi. kız ağlayarak devam etti. "işte o kız bu kız baba"dedi. Merve ne olduğunu anlamaya çalışır gibi kaşlarını çatarak odaya baktı bakışlarımız kesişti. hemen bakışlarımı kaçırdım. Merve kızı sakince boş olan yere oturttu. ardından oğlanların içlerindeki en iri olanına baktı ve tek kaşını kaldırırken gerçekten anlamamış gibiydi. o sırada kel Namık bağırmaya başladı. Namık "sen nasıl benim kızım ve arkadaşlarını döversin. sen kimsin kızım. nasıl onlara el sürer-"derken sözünü kestim. o benim olana bağırmıştı. konuşmaya başladım "bir o ses tonunu ayarla... iki daha kamera kayıtlarına bile bakmadın"dedim. Merve çocuklara bakarak konuşmaya başladı "kızı alın bizim sınıfa yankının yerine oturtun yankı benim yanıma geçsin. sonra da sınıfınıza gidin sizin suçunuz yok"dedi. oğlanlar kafa sallarken bir çocuk kızı elinden tutarak dışarı çıkarttı. Merve devam etti. "kalk oradan" Namık kalkınca kamera kayıtlarını açıp "iyi seyirler. bu arada ayça artık bizim sınıfta"dedi. bana bakıp kafa salladı. aynı şekilde karşılık verdim. aslında Merve kızlara elini bile sürmemişti. daha fazla dayanamayarak"artık şu kağıtları imzala yapmam gereken işler var."dedim. hemen imzaladı. hiç bir şey demeden arabama bindim ve şirkete gittim. aklımda o vardı. neden bu kadar muhteşemdi. etkileyiciydi. ilk defa bu kadar huzurlu bir uyku çektim. uyku problemlerim yüzünden genelde uykumu alamaz ya da uyuyamazdım. ama kokusu beni mayıştırıyordu. o çok değişik bir kızdı. ablası yanımıza geldiğinde telefonunu kaybettiğini söylemiş ve ağlamaya başlamıştı. onun gibi değildi Merve. mesela o iyilik yapmayı sevmezdi. sevdiklerine karşı çok iyiyken arası kötü olduklarına yapmadığı şey yoktu. çabuk güvenmiyordu mesela. duygularını çok iyi saklıyordu. mesela çok güçlüydü. o her erkeğin arzulayabileceği kız türüydü. masum Merve'yi saklıyordu. kimsenin görmesini istemiyordu. mesela her kız gibi kedi yada köpek beslemiyordu. o aslan kaplan yada leopar besliyordu. çok anlayışlıydı. vicdanlıydı sadece artık umudu yoktu. o çocukluğunu yaşamamıştı. sekreterimin odaya girmesi ile ona baktım. kendini etkileyici mi sanıyordu. şu an çakma sarı saçlarını eli ile kıvırıp silikon dudaklarını ısırıyordu.. cidden midem bulanmıştı. ona baktım ve yüzümü buruşturup "ne var!"dedim. bozulsa da pes etmeyip "toplantın var karan"dedi. ne bu samimiyet. ona dönüp bağırdım "senin karşında patronun var! ne bu samimiyet! bana karşı resmi olacaksın!"dedim. o da bana sesini yükseltip" senin neyin var. o sürtük geldiğinden beri benimle ilgilenmiyorsun. ne o yoksa yatakta seni daha mı iyi tatmin ediyor!!"dedi. cidden sinirlenmiştim. bana bağırmıştı. benim olana 'sürtük'demişti. bağırarak Gökhanı çağırdım. gelince ona "al şu sürtüğü depoya. bana yeni bir sekreter ayarla. ayrıca toplantım var mı!"dedim sinirle bana bakıp "abi tamam yaparım ayrıca toplantın da yok. bir de şu yeni güvenlik sistemi biraz değişik.... baksana"dedi ve yeni fark ettiğim bilgisayarı masaya koydu. ekranda değişik simgeler vardı "abi şu an saldırı oluyor mesela ama ağ duvarının yanına bile yaklaşamadan önleniyor. cidden efsane. Merve tahmin ettiğimden de iyi bir hacker."dedi. dediği gibiydi yabancı olan kodları direk siliyordu. minik bir gülümsemeyle "bunun için 24 saatini verdi. hemde hiç ara vermeden. yorulmadan kod yazdı."dedim. gökhan kafa sallarken bilgisayarı da masadan alıp dışarı çıkmıştı. telefonum çalıyordu. arayan Enis'ti. aramayı yanıtladım. direk konuya girdi "karan şu an evdeyiz erken çıktık ama yankı ve Merve'ye bir tehtit mesajı geldi şu an ikisi de çok sinirli ve sadece üçünüzün girebileceği özel odada dövüşüyorlar. abi yardım et öldürecekler birbirlerini."dedi. hemen telefonu kapattım ve şirketten çıktım. son hız arabaya bindim ve direk eve sürmeye başladım. eve girdiğim gibi metal kapıya gittim şifreyi söyletip içeri geçtim. odaya girdim. kapıyı açıp onları içeri soktum. ikisinin de durumu vahimdi. ikizler hemen sakinleştiriciyi verdiler. ben Merve' yi kucağıma alırken diğerleri de yankıyı taşıyorlardı. yankıyı salona yatırırken Merve' yi odasına götürdüm. yatağına yatırdım. aşağı inip ilk yardım çantasından birini aldım. tekrar yukarı çıktım. bende yatağına hafif yatarak pansumanını yapmaya başladım. o güzel güzü kan içindeydi. yavaşça yüzünü temizledim. onu yorganın içine sokup saçını okşamaya başladım. şimdi tek yapmam gereken şey uyanmalarını bekleyip neler olduğunu öğrenmek..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
buzlar kraliçesi
Ficțiune adolescențidışarıda devam eden bir hayat, içinde ise kalbi duran küçük bir kız çocuğu vardı... O yalnızdı. çevresinde ki herkesin içinde yapa yalnız... O acımasızdı. ona sahip çıkan çeteleri ve hayatına yeni dahil olmuş onun kadar karanlık bir adam vardı...