"- benim planım mafyalar ön kapıdan giriş yapsın arkadan da bağcılar ve çinçin. son-"derken sözüm kesildi. bizim çıkarımız ne diye soran adam "burada bağcıların ve çinçinin liderleri de mi var!"dedi. asrın elini hafif kaldırıp "çinçin asrın"dedi. kemalde elini aynı şekilde kaldırıp "kemal bağcılar"dedi. ikisi de gözlerini açmamıştı. neden çünkü onlar çinçin ve bağcıların liderleri. devam ettim "tekrar sözümü kesmen senin açından kötü olur!. her ne ise çinçin ve bağcılar arka kapı. yukarıdan ateş cem ve ikizi girecek."dedim. semih "peki biz kraliçe?"dedi. bende sırıtıp "siz aslında hep içeride olacaksınız"dedim. semih "nasıl yani kraliçe rica etsem bu konuyu biraz açar mısın?"dedi. bende "sence neden sizi kamuflaj için eğittim. siz tavanda bulunan korkuluklarda duracaksınız. içerisi düşündüğümüzden de kalabalık olacak. depoya bağlanan bir sürü kulube var."dedim. onlar kafa salladılar. yunus amca "buzlar kraliçesi sen bunları nereden biliyorsun?"dedi. bende "orası biraz uzun da. kısaca beni bir keresinde oraya kaçırmışlardı. içeri aniden 1000 e yakın adam girmişti. sonradan da akıllandım"dedim. kafa salladı. "diğer 15 çete sizlerde o kulubede ki korumaların yerine geçin. diğerleri bizde çinçin ve bağcıların arkasından gireceğiz."dedim. sora da "anlamayan ya da itirazı olan?"dedim. mafyaların içlerinden birisi "ama arkada kapı yok girebileceğiniz en ufak delik yok?"dedi. bende çinçine bakıp "evet yok.. burada çinçin devreye girecek. asrın size bir hediye almıştım. hala duruyor mu?"dedim. o da heyecan ile merak etme kraliçe onu boş şeyler için harcamam"dedi. kafa salladım. o sırada kemal "ya kraliçe bir şey soracam sen bizi mi çinçini mı seviyorsun?"dedi. asrında "harbi ya. tabi ki de bizi sevmesi lazım biz bir numarayız!"dedi. yankı "hayırdır size ne oluyor lan. her zaman biz yanındaydık"dedi. bende sert bir ıslık çalarak "HEY OTURUN YERİNİZE! YANKI KEMAL VE ASRIN ÖZEL ODADA BENİ BEKLEYİN. ÖZGÜR ACIMADAN ISINMALARI YAPTIR"diye bağırdım. özgür hemen hepsini yakasından tuttuğu gibi dışarı çıkarttı. ben devam ettim "demir kraliyetin emir komutası sende ali çinçinin de sende ahmet bağcılar sende. bu plan işi çok uzadı. ilk arka kapıdan biz patlatıcaz. zaten sefa bu tarz şeylerden korkar. dikkatleri dağılacak mafyalar içeri girecek. kamuflaj siz onların destek ekibini halledin. gerisi bizimle. kamera sistemlerini ben halledicem. sonrada içeri girer denizi al çık. bu kadar. ayrıca krallık bu olay biter bitmez görev yerlerine geri dönecek. oraları boş bırakamayız"dedim. hepsi kafa salladı. hızlıca dışarı çıktım. diğerleri tanışmak ile meşguldü. hızlıca dövüş odasına girdim. üstümü değiştirdim. fazla yormayacaktım. bandajları sardım ve onlara baktım. özgür en hızlı tempoda koşturuyordu. makine cidden çok hızlanmıştı. ıslık çaldım. hepsi barfiks alanına geçtiler bende yanlarına geçtim. zıplayıp birine tutundum. özgür elinde kırbaç ile bekliyordu. başladım "3-2-1 çek-1 çek-2 çek-3 çek-4 çek-5 vur!"dedim. o sırada özgür hemen bize kırbaç ile vurdu. bu şekilde devam etti. yirmi kez yaptık bağırdım "yorludunuz mu!"dedim. terlemiştim. onlarda "evet kraliçe! hatamızı anladık! bir daha asla tekrarlanmayacağına emin olabilirsiniz!"diye bağırdılar. bende "tamam in."dedim. onlar indiler ve yerde soluklanmaya başladılar. bende yere indim ve boks torbasına geçtim. özgür de yanıma geldi ve torbayı tutmaya başladı. hızlıca yumruklamaya başladım. sert vuruyordum. diğerleri bizi camın dışından inceliyordu. biraz daha çalıştık kum torbasında. sıra özgürdeydi. özel kıyafeti giydim. ortaya geçtik.gardımı aldım. bana doğru hamleler yapmaya başladı. hızlı ve sert vuruyordu. hızlıca yaptığı hamleleri engelliyordum. dayanamadım ve ona karşılık vermeye başladım. benim ona karşılık verdiğimi görünce daha da hızlı ve sert vurmaya başladı. yorulmuş olacak ki kendini yere attı. bende kıyafeti çıkarttım ve onun gibi yere yattım. ayağa kalktı. beni de kaldırdı. hızlıca kendi özel kıyafetlerini giydi. bende bu sırada bandajlarımı değiştirmiştim. dışarıya baktım. mafyalar ve bizim çete vardı. asil de içeri girdi. kıyafetlerini değiştirdi. yanımıza geldi. bizi izlemeye başladı. yanlışlarımızı arıyordu. bizi durdurdu. sonra özgürün yanına geçip "özgür gardını düşürme.< benim yanıma gelerek> asi sende ayağını arkaya al ve omuzdan vur!"dedi. kafa salladık ve devam ettik. biraz sonra asil "şimdi havaya zıplayıp dönerek tekme at asi"dedi kafa salladım. gardımı aldım. boyu benden uzundu. o yüzden bacak arkası karın boşluğu zıpla dön vur yaptım. biraz da bu harekete çalışmıştık. o sırada demir ses sistemine bağırdı "süre doldu. içeriyi boşalt!"dedi. hepimiz içeri odalarımıza gittik. duşumuzu alıp üzerimizi değiştirdik. özgür kırbaçı fazla sert vurmadığı için hiç birimzin canı yanmamıştı. sadece kızarmıştı -ki oda morar mayacak derecedeydi. yukarı çıktık. yerlerimize oturduk. yorulmuş muyduk? hayır. neden? hiç bir fikrim yok. adamlardan biri "siz şimdi yorulmadınız mı?"dedi. can cevap verdi "yok onlar son teknoloji robotlarımız. yorulmamaktadırlar. üretimlerinde hata vardır. ama çok kullanışlıdırlar. mesela kız olan en güçlüleri ve psikopat olanları. erkek olan ve en uzun boylu olan da en sertleri ve dövüşçüleri. diğeri de en mazoşistleri ve sinirlenince sülalenizi elden geçire bilecek potansiyele sahip olanı."dedi. ona bakıyorduk. konuşmaya başladık "hayır yorulmadık. can çok konuşma"dedik. yutkundu ve kafa salladı. mert abi "sizin malzemeleriniz var mı?"dedi. herkes bana bakmaya başladı. bende ayağa kalktım. bir tablonun yanına geçtim. karana "umarım masan güvenilirdir karan"dedim. kafa salladı. tabloyu hafif yana eğdim. karşısında ki tabloya da aynı işlemi uyguladım. sadece iki tablo kalmıştı. onları da tam tersi yönlere çevirdim. kitaplıktan bir ses keldi. hafif yana kaydı. dolabın yanına gittim ve onu kenara ittim. bir saat sonra yola çıkacaktık. hazırlanmamız lazımdı. şifreyi ve parmak izi korumalarını da açınca merdivenler açıldı. merdivenler renkliydi. arkamdakilere "sadece siyah ve bordo olanlarına basın"dedim. kafa salladılar. hepimiz aşağı indik. karan "eğer farklı bir basamağa basarsak ne olur"dedi. bende masanın yanında duran topu aldım ve pembe rengine attım. aniden merdivenler duvara doğru çekildi. yerde devasa ve kalın kazıklar aşağı ve yukarı hareket etmeye başladı. sistemi durdurdum. hepsi dehşet içinde bana bakıyordu. karan hariç. o sırıtıyordu. bende onları rahatlatmak için "merak etmeyin. buraya ilk siz girdiniz. dolayısı ile bebeğimi daha test edemedim"dedim. hepsi derin nefesler aldı. içeriye girdik. içerisi her türlü silahı patlayıcıyı barutu zehri kesici aletleri bulunduruyordu. iki bölgeden oluşuyordu burası. ilk bölge silah ve bıçak tarzı şeyler için diğer oda ise güvenlik ve savunma içindi. oraya doğru ilerledik. o oda da kalkanlar yelekler. dışı kumaş içi demir tozu olan başlıklar. eller için de aynı görevi gören eldivenler. herkes şaşkınca inceliyordu odayı. yankı diğer odaya koştu ve "merve bunu istiyorum"dedi. ney olduğuna baktım. bileklik şeklinde bıçak. bu bıçak elini öne doğru savurunca ortaya çıkıyordu. ona döndüm ve "emin misin? bu şey çok tehlikeli. içimizden birini deşme?"dedim. bana bakıp "nasıl çalışıyor ki."dedi. elime aldım bir tanesini. alır almaz mekanizma diğerini öne getirdi. bilekliği bileğime geçirdim. denek mankeninin yanına gittim ve elimi öne savurup bıçağı açtım ardından da mankenin kafasını koparttım. elimi tekrar savurarak kapattım. yankı "OHA! evet istiyorum"dedi ve bir tane aldı. daha doğrusu almaya çalıştı anında tüm silahların ve benzeri şeylerin üzerine demir kafesler kapandı. herkes bana bakınca "maalesef bunlar her yerde bulunmuyor. dolayısıyla üst düzey koruma sistemi."dedim. elimi açılan mekanizmaya koydum. vücuduma şok verdiler. bu alet bedenime şok veriyor. kalp atışımdan da ben olduğumu anlıyor. kafesler açıldı. yankıya istediğini verdim. diğerlerine de istediklerini verince sırada mafyalar vardı. onlra da yankının kinin daha minik bıçaklısını verip "teşekkür olarak kabul edin."dedim sadece mert abi yunus amca ve karana vermemiştim. onlara "siz benimle gelin"dedim. kimsenin bilmediği özel odaya soktum onları. içeride 8 kırılmaz camdan kutu vardı. onları oraya yönlendirdim ve "şimdi hepiniz elinizi önünüzde ki yerlere koyun. bedeninize elektrik gelicek. kalp atışınıza göre sizi ana verici hafızaya kayıt edecek ve bu kutuları sizin dışınızda kimse açamayacak."dedim. kafa salladılar. işaret verdim. dediklerimi yaptılar. kutular içinde ki buhar ile açıldı. şaşkınca bakıyorlardı. onlara beklemelerini söyledim. sistemi kontrol ettim ve kafa salladım. "hepsi size özel yapıldı. sizin bir damla kanınız ile çalışmaya hazır hale gelecek ve sizin dışınızda birisi kullanmaya çalıştığı zaman kullanım durdurulacak."dedim. şaşkınlık ile kafa salladılar ve silahlarına baktılar. mert abi "neden hem silah hem de bıçak var?"dedi. bende "yani kullandığınız yere yada istediğinizi tercih etmeniz için"dedim kafa salladı. karan bana "özellikleri ne?"dedi. bende "seninki en özel olanı neden dövmen var. silahın bileğine bağlanıyor. eldiven şeklinde bir koruması var çünkü hem silaha hem de eline zarar gelmesini engelliyor. eldivenin içinde orta ve yüzük parmağın ile ateş edebileceğin bir mekanizma var. silahın mermileri özel yani gerekmedikçe kullanma. merminin özelliği oldukça küçük ve zehirli metalden yapılması. küçük çünkü eğer karşında kinin kolunu sıyırırsa kana temas ettiği an parçalanıyor ve merminin minik tanecikleri onu zehirleyerek 1 dakikadan az sürede öldürüyor. hemde tüm iç organlarını eriterek!"dedim. kafa salladı. konuşmaya devam ettim mert abi ve yunus amcaya bakarak " sizinki hem yüzük hem de silah. ikisi birbirini tamamlamakta. silahın koruması aynı şekilde eldiven. bağlantı noktası yüzük. yüzüğün kabartmalı kısımlarında mikro iğneler var. birine yumruk attığınız zaman 25 saniyeliğine felç geçiriyor. bıçakta da aynı özellik var. sadece süresi 2 dakika. karan senin bıçağın hem zehirli metalden hem de mikro iğneli. felç süresi 5 dakika. zehir ise aynı şekilde kesiğin bulunduğu bölgeyi çürüterek hem kan kaybından hem de içindeki bakterili zehirden yaranın dikiş tutmasını ve çeşitli iğleştirme yöntemlerimi engelliyor. bıçakların arkasında siyah minik bıçakta panzehirli metal."dedim. hepsi heyecan ile silahlarını inceliyordu. onlara "ee beğendiniz mi?"dedim. hepsi bana döndü ve "bayıldık bu efsane!"dediler. minik bir tebessüm ettim. karan şaşkınlıkla bana sarıldı ve "çakıl taşı sen bunları nereden buldun?"dedi. bende "meslek sırrı.."dedim. gülerek benden ayrıldı ve gülümsedi. aklıma bir şey gelmişti. "bu arada o eldivenlerin özel oldukları anlaşılmasın diye eşleri de var. silahların bulunduğu eldivenin iç kısmı daha yumuşak ve kesilmez kumaş. içinde de CPS ve ses kayıt cihazı var. isterseniz aktiflştirirsiniz"dedim. sonra da "hadi gidelim. isteyen bıçaklarını yanına ala bilir."dedim ve odadan çıktım. herkes hazırdı. kapıya gittim. onlara "şimdi de mavilere basarak yürüyün"dedim. kafa salladılar. hızlıca yuları çıktık. kapıda diğerleri bekliyordu. asil ve özgür yanıma gelerek " tüm birimler yerlerini aldı. hepsi hazır." dedi özgür. asilde "hepsine kulaklıklar ve CPSler takıldı. ana savunma bıçaklar ve patlayıcılar döşendi hazır. koruma amaçlı kameralar döşendi. hazır. silahlar, bıçaklar ve yelekler verildi. hazır."dedi. ikisi de aynı anda "kraliyet burada. hazır"dediler. kafa salladım ve "bizlerde hazırız. artık yola çıkalım."dedim kafa salladı. ateş bizede kulaklık getirdi. hepimiz taktık. bende yelek veya koruyucu bir şey yoktu. mafyalarda ve bizim çetede vardı. zorla taktırmıştım. ben motoruma bindim.herkese "ölü istemiyorum. krallık salak saçma bir şey yapmayın size güveniyorum"dedim hepsi onayladı. ateş "seni mi takip ediyoruz?"diye sordu. onayladım. hızlıca motorumla ilerlemeye başladım. bir kaç motorlu daha vardı. biz motorlular en önden gidiyorduk. mantık şu şekildeydi. üçgen şeklindeydik. en önde ben. sağa yada sola gidecek isek herkesin görmesi için işaret veriyorduk. ilk ben elimle motorlulara işaret eriyordum. onlarda aynı anda motorlarının sinyallerini çalıştırıyordu. ıssız yollardan geçiyorduk. karşımızda birisi vardı. kulaklığa "durun!"dedim. kaskımı çıkarttım ve o adama doğru ilerledim. o gözleri asa unutamazdım. kehribar. ama o. o ölmüştü..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
buzlar kraliçesi
Teen Fictiondışarıda devam eden bir hayat, içinde ise kalbi duran küçük bir kız çocuğu vardı... O yalnızdı. çevresinde ki herkesin içinde yapa yalnız... O acımasızdı. ona sahip çıkan çeteleri ve hayatına yeni dahil olmuş onun kadar karanlık bir adam vardı...