06

2.8K 204 76
                                        


"Merhaba Jimin. Açık kahverengi saçlı çocuk gülümsedi ve siyah saçlıya el salladı. "Günaydın Jungkookie." Diye tekrar etti dudaklarında gülümseme ile büyük olan. Temiz bir hava esti. Havada çiçek kokusu vardı ve bu Jimin'e bir şeyleri hatırlatıyordu. "Nasılsın?" İki erkek içinde günün ilk sorusuydu. Konuşmalarına her zaman aynı sorularla başlıyorlardı.

"İyiyim. Teşekkür ederim ve tavşanım nasıl gidiyor?" Jimin sordu ve Jungkook'un yumuşak, kahverengi saçlarını karıştırdı. Küçük olanın pembemsi dudaklarından bir kıkırdama kaçtı. Jimin'e tavşan gülümsemesini gösterdi ve anın tadını çıkardı. "Ben iyi hissediyorum ve iyi gidiyor." Jungkook yüzündeki gülümseme ile cevapladı. "Bunu duymak güzel." 

Ama Jungkook iyi hissetmiyordu. Aklında hep negatif düşünceler vardı ve o her zaman bunları cevaplandırmaj istiyordu ama bunu siyah saçlıya sormak için fazla utangaçtı.

"Bir süre evimde kalmak zorunda olduğun için Üzgünüm." Jungkook özür diledi ve Jimin'e baktı. "Özür dileme Jungkook. O andan zevk aldım." Jimin, farklı bir yönden düşünürken gülümsedi.

Uyurken çok tatlı gözüküyorsun.

Jimin gece geç saatlerde Jungkook'un evininden çıkmıştı. Küçük olan uyanana kadar beklemişti. Büyük olan Jungkook'unu bir evde yalnız bırakamazdı. "Hyung? Bugün gelebilir miyim?" diye sordu Jungkook gülümseyerek. Genç çocuk yürümeyi bıraktı ve büyük olana baktı. Birinci sınıf olan Jungkook'un sınıfının önünde duruyorlardı.

Diğer öğrenciler etrafta koşuyor ve yüksek sesle güldüyorlardı. Jimin ve Jungkook birbirlerine baktılar, bir şey demediler. "Ah evet, tabii ki." nihayet yüzünde parlak bir gülümsemeyle cevap verdi büyük olan.

Güzelliğinde kayboldum.

Bu onun ilk düşüncesiydi ve doğruydu. Gözlerinde, Jungkook iyi bir ruha sahip yetenekli bir çocuktu ve masumdu. On altı yaşında olsa bile. Hâlâ masumdu ve cinsel şeyler hakkında bir şey bilmek istemiyordu. Bazen bir şey sorduğunda, Jimin bunu açıklamak zorunda kalıyordu.

Jimin, Jungkook'un bazı şeylerin nasıl çalıştığını ve bunları nasıl yapıldığını bildiğinden kesinlikle emindi ancak bunun hakkında konuşmak istemiyordu.

"Tamam hyung. Sonra görüşürüz." Jungkook Jimin'e tavşan gülümsemesinden bahşetti ve sınıfına girdi. Bir iç çekme, Jimin'in dudaklarından kaçmıştı. Onu parlak, memnun bir gülümsemeyle izledi. "Sonra görüşürüz." Diye mırıldandı Jimin ve kendi sınıfina geçti.

Sandalyesine oturdu ve öğretmen içeri girerken iç çekti. "Bay Park derslerimi sevmediğini ve buna ihtiyacın olmadığını biliyorum ama lütfen sessiz ol ve beni böyle karşılama." Öğretmeni konuştu ve öfkeyle homurdandı. "Peki bay Lee. Bunun için Üzgünüm." Jimin sessizce mırıldandı ve gözlerini devirdi.

Siyah saçlı oğlan pencereden dışarı baktı ve gözlerini kapattı. Temiz ve huzur verici hava şehirde esti. Beyaz perdeler rüzgarda dans etti. Jimin gözlerini kapattı ve doğanın melodisini dinledi. Arkada, kısık gelen Öğretmeninin sesini duyabiliyordu.

"Jimin hyung." Dedi kıkırdayan kişi. Kumral çocuk kafasındaydı. (büyük ihtimal aklında, düşünmekten bahsediyor.) Pembe yanakları onun güzel yüzünü süslüyordu. Soluk ten ve pembemsi dudaklar, çocuğu jimin sevdiği güzel kişi yapmak için son dokunuşlardı.

Jimin'in hayalleri bulanıklaşı ve başı acıdı.

"Jiminie!" Vuruşu göğsüne isabet eden kişi konuştu. Suratını astı ve gözlerini kapadı. Pembe küçük yapraklar yeşil zemine düştü. Çiçekli kiraz ağacına yaslanmıştı. Jungkook'un en sevdiği ağaçlardan biri. Dudaklarında bir gülümseme belirdi ve Jungkook'un pembe yanaklarını okşadı. Küçük olan kafasını Jimin'in kucağına koydu.

"Seni seviyorum Jungkook."

Görüntüler yune bulanıklaştı ve başı acıdı ama önceki kadar değildi.

"J-Jimin." Çocuk ağladı ve sık göz yaşları yanaklarından yere aktı. Hıçkırıklarını kontrol edemiyordu. Başını Jimin'in göğsüne itti. "Ssh Jungkook. İyi olacak." Jimin küçük olanı sakinleştirmeye çalışıyordu. "Ben senin yanındayım." Büyük olan konuştu ve Jungkook'un açık kahverengi saçlarını okşadı. "B-ben biliyorum hyung. Bunun için teşekkür ederim. B-bende seni seviyorum."

Görüntüsü son kez bulanıklaştı. Jungkook ile paylaştığı anıların hepsi vardı ama rüyalarıyla birbirine karıştı. Jimin, görünüşü artık bulanık olmadığında vücudunun altında gördüğüyle yutkundu.

"J-Jimin ahh." Açık kahverengi saçlı çocuk inledi. Gözleri kapandı ve ağır, derin nefesler ağzından çıktı. "D-daha fazla. E-evet hyung! Orası! Hmm. Tam orası!" Jungkook inledi, baktı. Yatağın çarşaflarını kavradı.

"Jimin!" Tiz bir çığlık Jungkook'un şişmiş dudaklarından kaçtı.

Jimin'in göz kapakları kendine geldiğinde heyecanla titredi. Nefesleri hızlanmıştı. Etrafına baktı. Kimse Jimin'in böyle rüyaları olduğunu farketmemişti. Büyük olan avucunu yüzüne yerleştirdi ve yüzü ovuşturdu. Biraz terlemişti ve aşağıya baktı. Bir iç çekiş, problemini belli edercesine Jimin'in dudaklarından kaçtı.

Ama neden bunu hayal ediyordu? Üçünden ilki Jungkook ile geçirdiği güzel anlardı. Hayallerini ele geçirdi ve kendisi böyle bir şey hayal etmesine izin verdi. Jimin başını salladı ve su şişesini aldı. Bir yudum aldı. Böyle hayal ve düşünceler olmadan kendine gelmek, netleşmek zorundaydı. Bunu Jungkook'a yapamazdı.

Jimin'in düşünceleri kendi içinde çıldırdı. Söylemeliydi ki bu rüya hoşuna gitmişti ama onun erkek arkadaşı değildi ve Jungkook gerçekten masumdu. Bunu asla yapmamalıydı. Yada bunu onun için yapmalıydı?

Yeniden Jimin'in ağzından bir iç çekiş kaçtı ve gözlerini kapattı. " Üzgünüm Jungkook." Konuştu ve sağ eliyle siyah saçlarını geriye attı.

"Neden üzgünsün?" Masum çocuk sordu ve gülümsedi. Jimin Jungkook'un yumuşak sesini duyduğunda ürktüm "huh? Neden buradasın?" Büyük olan sordu ve Jungkook'un sorusunu görmezden geldi. "Teneffüs Jimin." Jungkook gülümsedi. "Gerçekten derin düşüncelerin içindeydin." Kahverengi saçlı güldü ve sandalyesinde oturan hyunguna baktı. "Ah, doğru"

"Peki ne için özür diledin?" Jungkook tekrardan sordu ve gülümsedi. "Hmm. Ah önemli bir şey değil." Jimin masum çocuğa herşeyi açıklamak istemedi. "Neden olmasın?" Jungkook sordu ve biraz üzülmüş görünüyordu çünkü onun hakkında bir şeydi ve Jimin'in onu bırakmasından korkuyordu.

Jimin'in artık onun arladaşı olmak istemediğinden korkuyordu.

"Uhm sadece bir şaka düşündüm ama bunu yapmayacağım." Jimin gülümsedi ve Jungkook'un ona inanmasını umdu. Öyle oldu. "Ah tamam hyung." Jungkook güldü ve yuvarlak mavi masalarına oturdu. "Hyung? Sana istediğim herşeyi sorabilir miyim?" Aniden sordu. "Hmm. Tabiki." Jimin tekrarladı ve gülümsedi.

"bana aşkın ne anlama geldiğini açıklayabilir misin?"

*****

Geceleri uyuyamayıp sabah derslerde sürünen, okumaktan çeviremeyen yazarınız (hangi sıfatla yazarsa, diyecek bir şey olmadığından yazar dedim) geldi.

Siz nasılsınız meleklerimm?

Hatalarımı görürseniz söyleyinn.

Sizi seviyorumm...

Lapdance// JIKOOK çeviriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin