18

1.2K 113 72
                                    


Kahverengi saçlı oğlanın parlayan anlından terler yuvarlanıyordu. Bedeni biraz hareket etti ve deli gibi hissetti.

" Hadi tatlım, bu sadece ısınma." Küçük oğlana baktığında gülümseyerek konuştu büyük oğlan. Başını salladı. "Biliyorum ama esnemek benim için zor." Kahverengi saçlı mırıldandı ve yeniden esnemeye başladı. Jimin onu izlerken dolgun dudaklarına bir sırıtış yerleşti.

Jimin'in Jeon'un ailesinin evde olmayacağından emin olmak istemesinin üzerinden biraz geçti. "Evet, bu güzel bir esneme." Büyük olan ilgiyle izlerken onu övdü. Siyah gözleri Jungkook'un arkasındaydı ve ter damlaları yanaklarından damlıyordu.

"Sanırım yeterli." Jimin mırıldandı ve ellerini çırptı. Etrafında döndü ve parmakları soğuk suyu kavradı. Buz küpleri erimiş güneşte parlıyordu. Ferahlatıcı meltem beyaz pencereden aydınlık odaya doğru esti. Perdeler rüzgarda dans ediyordu.

Jimin soğuk içeceği gizli aşkına verirken parmakları yumuşakça temas  etti. Samimice gülümsedi ve karşılık olarak parlak, tavşan gülümsemesi aldı. Kalbi deli gibi atmaya başladı ve gözleri bu efsanevi gülümsemeyi gördü. Bu onun için çok tatlıydı.

Güneş ışınları odaya giriyor ve Jeon'un terli alnını öpüyordu. Sabah kullandığı havlusunu aldı. Anılar zihninde canlandı ve masum bir ısı bedenine yayıldı. Jungkook yavaşça yere baktı ve başını salladı.

"Hazır olduğunda başlayabiliriz."

Kahverengi saçlı oğlana bir ürperti geldi. Büyük oğlanın sesi derin ve fazla yoğundu. Bu küçük oğlanı delirtiyordu. "E-evet." Jeon kekeledi ve parlak kırmızı yanaklarını süsledi. Soğuk sıvıyı yudumladı ve odasının zemininden kalktı.

Jimin bir elini siyah saçlarına attı ve beyaz perdeleri çekti. "Kimse seni böyle görmemeli." Siyah saçlı anlaşılamaz şekilde mırıldandı. Dolgun dudaklarını ısırdı ve sessizlikte yutkunan Jungkook'a adımlayarak yakınlaştı.

Bu manzara küçük olana en son birlikte paylaştıkları ateşli anları hatırlattı. Jeon'un yanakları kızardı ve dudaklarını tekrar kiraz kırmızısı tonunu alana kadar ısırdı. Kara gözleri kırmızı tonu farkedince Jimin'in dolgun dudaklarından bir inleme kaçtı. Onda harika duruyor diye düşündü siyah saçlı.

"Bu dansı tek başıma yapamam ama sanırım sana ne yapman gerektiğini söyleyebilirim." Jimin konuştu ve sıcak nefesleri Jeon'un soğuk nefeslerine dokundu. Soğuk su içtiğinden beri nefesleri soğuktu. "Ama bunu yapmak istemiyorsan 'dur' ya da benzeri şeyler söylemeni istiyorum. Anladın mı?" Büyük olan sordu ve iki parmağını onun çenesinin altına yerleştirdi.

Jeon çenesinin altındaki parmakları hissedince kısaca başını salladı. Kiraz kırmızısı dudaklarını ısırdı ve fındık kahverengi gözleriyle en iyi arkadaşının dolgun dudaklarına baktı. Seslice yutkundu. "Bunu seninle yapmak istiyorum, hyung."

Jeon sessizce ve yumuşakça fısıldadı. Bu Jimin'in kulağında çok yumuşaktı. Kendini kontrol etmeye çalıştı. "Biliyorum ve bende seninle bunu yapmak istiyorum." Park fısıldadı ve Jeon'a doğru eğildi. Yumuşakça Jungkook'un kulağını öptü ve karşılığında minik bir ses aldı. "Hadi deneyelim."

Sadece fısıltılar ve iki erkeğin aşkı doldurdu odayı. İkisi de birbirlerinin tenlerini kendi tenlerinde hissetmeyi seviyordu. Bu Jeon'u delirtti. Tekrardan tenini teninde hissetmek istiyordu, tıpkı önceki gibi. Bundan zevk almıştı.

Jimin büyük, beyaz yatağa oturduğunda hala aydınlık olan odayı kısık ve yumuşak sesler dolduruyordu. Ellerini arkasına yerleştirdi ve dudaklarını yaladı. Saçının teli kalın, beyaz perdeden gelen küçük güneş ışınıyla parlıyordu. Dışarıdan gelen hafif meltemlerle dans ettiler ve aydınlık odaya gelen ışığı kapadılar.

"Aslında bu dansın gerçekten adımları yok." Jimin nefesini verdi ve gözlerini kapattı. Küçük olan hakkındaki düşüncelerini ve hayallerini durdurmaya çalıştı. Ona kucak dansı yapacaktı.

Ona adımları açıklamaya çalışan büyük oğlana baktığında,Jungkook'un kiraz kırmızısı dudaklarını tekrardan tavşan gülümsemesi kapladı. Tekrardan göğsünde kalbi deli gibi atmaya başladı. Küçük acı dalgaları bedenine yayılmaya başladı ama bu acının masum dalgalarıydı, aşk acısı.

Adrenalin ve korku Jungkook'un bütün bedenini ele geçirdi. Aşkını hayal kırıklığına uğratmaktan korkuyordu. "Deneyeceğim, hyung." Jeon konuştu ve büyük oğlanı kesti. Jimin ona baktı ve gözlerinin önündeki sevimli manzaraya doğru gülümsedi. Fındık, kahverengi gözleri büyüktü, kiraz kırmızısı dudakları pırıl pırıldı ve beyaz perdeden gelen yumuşak güneş ışığında güzelce parlıyordu.

Dağınık açık kahve saçları tatlı bir şekilde alnına geliyordu ve ılık güneş ışığında parlayan boynundaki küçük kırmızı izler soluk teniyle mükemmel bir şekilde ahenkleniyordu. O bir şaheserdi.

"Biri sana ne kadar güzel olduğunu söyledi mi?" Siyah saçlı oğlan sordu ve yoğun bir şekilde Jeon'a baktı. Gözleri saf aşk ve şehvetle doluydu ama küçük olan için düşüncelerini ve hayallerini kontrol etmeye çalışıyordu.Büyük oğlan onu övdüğünde Jeon'un yanaklarındaki ton koyulaştı.

"Evet ama senin iltifatlarını çok seviyorum, hyung." Kahverengi saçlı oğlan fısıldadı ve alt dudağını ısırdı. Parlak bir gülümseme Jimin'in dolgun dudaklarını kapladı ve elini Jeon'un yumuşak, solgun eline uzattı.

"Sen dans için önemlisin. Sadece partnerinden zevk almalısın."

"Yani, sen benim partnerimsin."

"Evet öyleyim, tatlım."

*****

Çevirmemi istediginiz bir kitap varsa bana yazabilirsinizz.

Sınır koymak istemiyorum ama sonra yorumlar düşük oluyor. Boş yorum kabul etmeyeceğim. Uf bir an önce atmak istiyorum bir yandanda yaa. Bu yüzden sınır 30.

Çabuk geçiin olur mu🥺 atmak için sabırsızlanıyorum. Taslaklarda bakışıyoruzz.

Sizi seviyorumm...

Lapdance// JIKOOK çeviriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin