13

1.7K 160 31
                                    


İki oğlan birbirlerine bakarken bir ısı dalgası bedenlerine yayıldı. Elini Jeon'un bedeninin yanına koyarken kararmış, aç gözlerle küçük olana baktı. Park dudaklarını yaladı ve altındaki oğlana baktı.

Aslında sorusuna şaşırmıştı ama şehvet tüm bedenini kontrol ediyordu. Baldırlarında güçlü tutuşu hissettiğinde günahkar ineleme pembemsi dudaklarından kaçtı. "Ne olduğunu bilmek istiyorsun?" Park eliyle kaslı baldırı sıkarken çatallı sesiyle sordu. Cevap olarak kısa bir baş sallamasi geldi Jeon'dan.

"Bilmek istiyorum hyung, ah."

Ilık güneş ışığıkları beyaz odaya düşüyordu ve Jeon'un solgun eli yatağının beyaz çarşaflarını kavramıştı.
Nefesi hızlanırken yüzü şehvetli bir ifade almıştı. Jungkook masum bir çocuktu ama yeryüzünde ona böyle hissettiren sadece Park'tı.

Bedeni ve özellikle boynu mordu. Yumuşak ısırık izleri boynundaydı. Jeon'un sıcak nefesleri odayı dolduruyor ve bacakları şehvetle titremeye başlamıştı. Bedeni terliydi ve damlalar vücudundan kayıp düşüyordu. Büyük olan için güzel bir manzaraydı.

"H-hyung, ah-cevap istiyorum." Küçük olan inledi ve tırnağını Jimin'in koluna geçirdi. Park'tan aldığı zevkten gözleri yaşlarla doluydu, nefesi hala hızlı ve sıcaktı. Park yüzünü yavaşça inleyen oğlana yaklaştırdı. Nefesleri birbirine dokunuyordu. Gözlerini kapadı.

Yumuşak ama dolgun dudakları pembe dudaklarının üzerinde gezindi.

Jimin onun dudaklarını ve daha sonra boynunu emmeye başladığında vücutlarından akan ısı ile Jungkook'un dudaklarından bir inilti kaçtı.

"Hmm bana bu güzel seslerden daha fazlasını ver tatlım."

Siyah saçlı genç mırıldandı ve bir eliyle sıcak güneş ışığında parlayan dağınık saçlarını okşadı.

"Öyleyse sana bunun 'kucak dansı' anlamına geldiğini açıklamalı mıyım?"

Küçük olan başını salladı ve bir 'evet' diye inledi. Jeon'un terli cildi Jimin'e sürtündüğünde ikisi de boğukça inlemişti.

Park, tutkuyla alnını usulca öptü. "Beni ne kadar çılgına çevirdiğini bilmiyorsun."

Jimin inledi ve Jeon'a bakarken dudaklarını yaladı.

Güneş ışınları terli cildine yansıyorken vücudu porselen gibi görünüyordu.

Jeon'un yanaklarını süsleyen renk kiraz kırmızısıydı.

Pembemsi dudaklar Jeon'un yüzünde son kez gezindi.

Park'ı çılgına çeviriyordu.

Bir inilti dolgun dudaklarından çıkarken yine yaladı dudaklarını.

"O halde sana açıklayayım tatlım." diye mırıldandı Jimin ve elleriyle Jeon'un belini kavradı.

Gençten yüksek sesli bir inilti cevap olarak geldi ve kısa süre sonra Jimin'in kucağına otururken kiraz kırmızısı yanakları daha koyu kırmızıya dönüştü.

Sessizlik odayı dolduruyorken Park'ın sıcak nefesi Jeon'un terli bedenine çarptı.

Jimin, hassas soluk tenine nazikçe öpücükler kondurdu.

Lapdance// JIKOOK çeviriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin