02

3.5K 266 250
                                    

Jimin'in gözleri genişledin ve içeceğini püskürttü. Herkes şok olmuş bir biçimde Jungkook'a bakıyordu. "Sen gerçekten azgınsın." Taehyung konuştu ve hafifçe sırıttı. "G-gerçekten bunu söyledi mi?" Jin en küçüğe bakıp sordu. "Evet. Bunu söyledi." Jimin konuştu ve sırıttı.

"Hey! Neden şok oldunuz ki? Annem bana erkeklerin pantolonunda çubuk dondurma olduğunu söyledi ve Jimin hyungun büyük bir dondurması var." Genç kıkırdadı. Diğerleri Jungkook'un annesinin ona dediği şeye inanamadı.
Oh Tanrım.

"O gerçekten masum." Taehyung içinden fısıldadı ve başını salladı. "Bu kelime onu tanımlıyor." Jimin yumuşak bir sesle yanıtladı. Jungkook hyunglarında baktı. "Yani... on birmiş gibi davrandı." Jimin iç çekti ve en küçüğe baktı. Masum gözleri onun üzerindeydi ve dudaklarında minik bir gülümseme vardı. Bu görüntü çok tatlıydı ve Jimin tekrardan eridi.

"Ama onu seven kızlar bile var." Taehyung fısıldadı ve Jimin kısaca başını salladı. "Hyung yiyeceğinden bir ısırık daha alabilir miyim?" Jungkook ona baktı ve sordu. Jimin iç çekti ve yiyeceğini en küçüğe verdi. Jungkook'a direnemiyordu. O çok tatlı ve masumdu.

Okuk zili çaldı. Çocukların hepsi birbirlerine kısaca "hoşça kal." dediler. Jimin ve Taehyung kendi sınıflarına gittiler. "Hey Jimin. Bu gün takılabilir miyiz?" Taehyung en yakın arkadaşına baktı ve sordu. "Ah üzgünüm Taetae. Biyoloji konusunda ona yardım edeceğime söz verdim." Pembe saçlı çocuk konuştu ve dudaklarında minik bir gülümseme belirdi. "ah anlıyorum... biyoloji." Taehyung kaşlarını oynattı ve kuru dudaklarını yaladı. "Taehyung!"  Jimin bağırdı ve eliyle vurdu. "Öyle değil!... Böyle konusu olsa bile bu biyoloji... ona hiçbir şey yapmayacağım." Jimin alçak bir sesle tısladı. "Tamam. Tamam, anlıyorum." Diğeri konuştu.

~

"Hyung!" Jungkook hyung'una sıkıca sarıldı ve kafasını kaslı göğüse yasladı.
"Geldiğin için çok sağol." Gülümsedi ve jimin'i içeri buyur etti.
"Merhaba bay ve bayan jeon."

Jimin, jungkook'un ailesini sıcak kanlılıkla karşıladı. Bu eve daha önce gelmişti. Jungkook'un ailesi jiminin nasıl iyi ve kibar birisi olduğunu biliyorlardı.

"Jimin geldiğine göre, şimdi gidiyoruz oğlum." Babası söyledi ve gülümsedi. Pahalı kıyafetlerini üzerlerine geçirdiler.
"Peki, anne ve baba. İyi iş buluşmaları." Oğulları gülümsedi ve jimin ile beraber küçük odaya girdiler. Orası çok normal bi koreli genç odasıydı. Yatak, komodin ve birkaç raf vardı. En önemlisi bir masa ve bilgisayar vardı. Korede her oğlanda mutlaka bir laptop vardır.

"Bu günkü konumuz biyoloji değil mi?" Kibarca sordu ve onun yatağına oturdu. Jungkook'un yanakları kızardı ve gözlerini devirdi. "Bunlar utandırıcı konular." Fısıldadı ve masanın altına baktı. Oturdu ve biyoloji kitabını açtı. Bunlar jimin'in düşündükleriydi. Cinsel içerikliydi. Oh harika.

"Jungkookie~ bu utandırıcı mı?" Sırıttı ve ona baktı. Kızaran yüzünü elleri arkasına sakladı. "Evet öyle." Diye sızlandı. "Ama jungkookie. Bunlar normal konular. Herkes yapıyo." Jimin sırıttı ve jungkook'un yumuşak saçlarını dağıttı.
Saçlarının kokusu güzeldi ve iyi, hoş hissettiriyordu.

"Ama bununla başa çıkıcam?" diye sordu. Sırıttı ve karşısındakine baktı. "Herşey iyi olucak. Bundan sonra daha fazla bu komu hakkında konuşmak zorunda değiliz. Tamam mı?" Jimin nazikçe sordu ve onu sevdi. "Tamam hyung." Jungkook onayladı ve jimin'in yardımıyla biyoloji ödevine başladı. Düşündüğü kadar korkunç değildi.

"Ahh, hyung. Bir şey sorabilir miyim?" Genç olan konuşfu ve sandalyeden ayağa kalktı. "Hmm, tabiki jungkookie."
Pembe saçlı gülümsedi ve genç olana baktı. Jungkook, onun kucağına oturdu ve yutkundu. İkiside derin bir nefes aldı ve birbirlerina baktılar. Genç olan için yeni bir şey olsada, hoşuna gitmişti.

"Bana söz verir misin, söylediklerimden sonra benden nefret etmeyeceğine." Genç olan sordu ve büyük mavi ışığını sakladı.
Onun için oldukça uygundu. Jimin kuru dudaklarını yaladı. "Ben, senden ne olursa olsun nefret etmem." Dedi ve jungkook'a yaklaştı.

Jimin'in kalbı hızla çarpıyordu. Jungkook'a ne olduğunu bilmek istiyordu. Genç olan gözlerini kaçırdı ve jimin onun dudağının hemen kenarına ufak bi öpücük kondurdu. Pembemsi dudaklar hareket etti çünkü bir şeyler söylemişti.

"Bu gün için teşekkürler hyung."

"Bunun için teşekkür etmek zorunda değilsin. Sana yardım etmeyi seviyorum."
Büyük olan sırıttı.

Jungkook'un dudaklarından bi kıkırdama kaçtı ve jimin'in gülümsemesi büyüdü. "Gerçekten çok tatlısın." Jungkook hafifçe vurdu. Yanakları pembenin tonuna büründü. Yanaklarındaki pembe tom ona mükemmel bir şekilde uyuyordu. Aslında dudakları da. Onlar çok lezzetli duruyorlardı. Jimin düşündü ve kısa bi'şekilde sırıttı. Ama neden öyle şeyler düşünüyordu?

"Hyung, herşey yolunda mı?" Jungkook, jimin'e bakarak aniden sordu. "Hmm, herşey yolunda." Gülümsedi ve gözlerini aşağıdaki dudaklara götürdü. "Ama bir şeyler hissediyorum." Jungkook konuştu ve aşağıya baktı. "Okul yüzünden stesliyim." Kıkırdadı ve gülümsedi. "T-tamam." Jungkook gülümsedi ve elini jimin'in göğsüne koydu.

"Söz ver benden nefret etmeyeceksin."

"Senden asla nefret etmeyeceğim. Sen benim sevecen Altın maknea'msin."

"Hyung, bi sorum var."

"Hmm, sor bana."

"ilk gerçek öpücüğümü senden alabilir miyim?"

.
.
.
Ehe, ben adonis. Nisa şerefsizi yatmak yüzünden yb çevirmedi. Bende, ben ne boka duruyorum çevireyim dedim.

Eğer yb çevirmezse bana söyleyin ben çeviririm. Hesabım adonisinPipisi_


Lapdance// JIKOOK çeviriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin