Yüksek sesler aydınlık odada yankılanıyordu. Yatak başlığı hafifçe duvara vuruyor ve odayı günahkar inlemeleri dolduruyordu. Ter, iki adamın da bedeninden aşağı yuvarlanıyor, ateşli zevkin ve terin kokusu odayı doldurmuştu."U-ugh d-daha fazla babacık." Kahverengi saçlı kafasını geriye atarken yalvardı. Siyah saçlı oğlan, küçük olanın solgun tenini öptü ve terli tende mor izler bıraktı. "Kendine b-bak ah- benim adımı inliyor ve daha fazlası için yalvarıyorsun." Büyük olan deli biri gibi sırıttı.
Koyu, derin kırmızı Jungkook'un yanaklarında belirdi ve gözlerini kapattı. Elleri sertçe yatağın çarşafını kavramıştı -bu yüzden elleri biraz beyazlaşmıştı. Aç gözlerle onu izlerke kaçan bir iniltiyle büyük daha da güvendi. "A-ahhh b-bu ç-çok iyi- Jimin!" Küçük olan zevkle bağırdı ve bu zevki hissettiğinde kalçasını yukarı kaldırdı.
Küçük olanın duvarları sert penisini sıkıca sıktığında Jimin yüksek sesli bir inleme kaçırdı. "O-oh babyboy, sadece kendine bak- ugh çok ateşlisin." Siyah saçlı öğrenci inledi ve Jungkook'un kiraz kırmızısı dudaklarının her partını öptü. Yatak başlığı yeniden duvara çarptı ve günahkar bir inleme Jungkook'un dudaklarından kaçtı. Delicesine inlerken ağzı genişçe açılmıştı.
"Bunu ah sevdin mi babyboy? Babacık tarafından becerilmek? Seni iyi hissettiriyor mu?" Büyük olan, hafifçe gencin kulak memesini ısırırken derin, pürüzlü sesiyle sordu. Jungkook cevap olarak yüksek sesli bir inleme verdi ve baş salladı. "Ah e-evet ben- ben ahh." Kahverengi saçlı cümlesini bile tamamlayamadı. Her defasında kendi inlemesi cümlelerini kesiyordu.
Jimin'in soğuk elleri yumuşakça Jungkook'un yanan yanaklarını okşadı. "S-sadece ahh kendine bak-, başlangıçta sızlanıyor ve sana zevk vermeme izin vermiyordun ama şimdi bunun için yalvarıyorsun, tsk yaramaz babyboy." Jimin, soğuk ellerinden biri Jungkook'un kalça yanağında gezinirken sırıttı.
Sağ yanağını tokatladı ve cevap olarak yüksek sesli, erotik bir inleme aldı. "Siktir! Tekrar babyboy." Jimin inledi ve zevk verici hareketini tekrarladı. Park aşkı, Jungkook'un inlemeleriyle övülmüştü ve bu onun için büyük bir şeydi.
"Daha fazlası için yalvar babyboy."
"Ugh a-ahhahh babacık lütfen- seni içimde daha derinlerimde istiyorum- lütfen bana ne istiyorsan yap ama ugh lütfen seviş benimle."
Jimin aniden durdu ve durduğundan beri sızlanan küçük olana baktı. Genç olanı neredeyse koyu gözleri ile becerdi ve dolgun dudaklarını yaladı. Jimin'in tüm vücudu deli gibi yanıyordu. Sevgilisi günahkar yalvarışlarını tekrarlarken dudaklarından uzun, derin bir inleme kaçtı.
"Seni, sonunda kucak dansının ne olduğunu bilene kadar becereceğim. Bütün bunlara, bu günahkar kucak dansı ile sebep oldun."
Jimin bu sözlerle yeniden gencin içinde hareket etmeye başladı- bu sefer daha hızlı ve sert bir şekildeydi. Yüksek sesli inlemeler odayı doldurdu ve Jungkook deli gibi inliyordu. Elleri beyaz, ipek çarşafın yalnız kalmasına izin vermiş ve Jimin'in kaslı kollarını kavramıştı. Tırnakları, bu hareketiyle inleyen Jimin'in etine batıyordu.
Zevk göz yaşları Jungkook'un kırmızı yanaklarından akıyordu ve kiraz kırmızısı dudaklarından tiz bir çığlık bıraktı kahverengi saçlı. Sırtını delicesine gerdi ve gözlerini genişletti. Jungkook'un gözlerinde küçük yıldızlar belirdi ve zevkle haykırdı.
"Ugh babacık! Tam orası! Becer beni!"
Jimin kendini sertçe gencin için ittiğinde sesli çıglıkları odayı doldurdu. Tenin tene çarpma sesi odada yankılanıyor, terin ve seksin kokusu aydınlık odanın her yerini kaplıyordu.
Jimin sırıtışıyla her seferinde gencin prostatına vuruyordu ve onu tam anlamıyla yok ediyordu. Jungkook cennetteydi, büyüğü sessizliğini korurken yine deli gibi inliyordu. Güçlü kolları sertçe girip çıktığı Jungkook'un kalçalarını tutuyordu.
Jungkook'tan gelen sesler Jimin'i hareketlendiriyordu. Altındaki vokal yetenekli erkeği dinlemekten zevk alıyordu. Jimin yavaşça eğildi ve Jungkook'un kulak memesini yaladı."Uhm ah basit bir kucak dansı bana ne yapabilir bak. Seni seviyorum babyboy. Genç olan saf zevk ve şehvetle çığlık atarken Jimin, Jungkook'un kulağına inledi.
Jungkook, Jimin'in kaslı sırtına koyu kırmızı izler bırakıyor ve kafasını beyaz yastığa bastırıyordu. Ter damlaları Jungkook'un alnından yuvarlanıyordu. Ağzı genişçe aralık, gözleri yarı açıktı. Zevk ve şehvet terleri yanağından akıyor ve cennette gibi hissediyordu. "Babacık! Jimin! Efendim!"
Jungkook, üstündeki için bir sürü isimle çıglık attı. Jungkook doruğa yaklaştığını hissedince onun ismiyle çığlık attı. "B-ben boşalıyorum!" Genç olan bağırdı ve kendini Jimin'in bedenine doğru ittirdi. Tırnaklarını Jimin'in etine sapladı ve dudaklarından daha fazla günahkar sesler kaçırdı.
"B-bende. Babacık için boşal."
Bu kelimelerden sonra Jimin, Jungkook'un boynuna doğru inledi. Genç olan doruğuna ulaşmış ve sırtına tamamiyle germişti. Beyaz, yapışkan sıvı Jungkook'un karnını ve göğsünü kaplıyordu. Jeon'un daha fazla göz yaşı aktı ve tiz çığlığı odayı doldurdu.
"Jimin!"
Genç olanın kolları büyüğünkilerin yanın düştü. Jimin dolgun dudaklarından, gencin duvarlarının onu sıkıca sarıp kendi doruğuna ulaştığını hissettiğinde sesli derin bir inleme kaçırdı. "Jungkook! Benim babyboyum!" Jimin kafasını geriye atarken boğuk bir sesle inledi. Ter damlaları siyah saçlının çenesinden aşağı damlıyordu.
Jungkook'un bedenini ılık bir şeylerin hissi doldurdu ve yanan, kımızı yanakları daha da koyulaştı. Sessiz, boğuk bir inleme Jungkook'un şişmiş, kiraz kırmızısı dudaklarından kaçtı. Öpüştükleri için şişmişlerdi.
Odaya düşen altın güneş ışığı Jungkook'un solgun bedenini kaplıyordu. Morluklar, aşk ısırıkları kahverengi saçlıyı tamamen kaplıyordu.
Doruklarından sonra iki oğlan kendini sakinleştirmeye çalışırken ağır nefesleri odada yankılanıyordu. Büyük olan sevgilisi için daha iyi olması adına yavaşça kalçasını hareket ettirdi. Park yavaşça başını eğdi ve doğrudan Jungkook'un büyük kahverengi kürelerine baktı. Dudaklarında bir gülümseme belirdi ve aşık olduğu genci öpmek için eğildi.
Iki oğlan da konuşmuyordu, birbirlerinin güzel gözlerine bakmakla meşgullerdi. Jungkook, Jimin'in gülümsemesine yavaşça karşılık verdi ama yaptıkları yoğun sevişmeden dolayı bitkin görünüyordu.
Yumuşak bir rüzgar odanın içine esti ve serin rüzgar, terli olan genci sakinleştirdi. Jungkook yavaşça şişmiş dudaklarını araladı. Dudakları, altın güneş ışığı onlara dokunduğunda güzel, titrekçe parlıyorlardı. Kiraz kırmızısı dudakları, altın güneş ışığıyla harika ahenkliydiler. Araladığı ağzından konuşmaya başlamadan önce erotik bir sızlanma geldi.
"Babacık menilerini hissedebiliyorum. İ-iyi hissettiriyor."
*****
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lapdance// JIKOOK çeviri
Fanfiction"Hyung?" "Evet?" "Kucak dansı ne demek?" 》Jeon Jungkook, hyungu Park Jimin'e kucak dansı hakkında bir şeyler soruyor.《 DİKKAT BU BİR ÇEVİRİDİR Orijinal kitap için @-cloudybunny