Jimin inleyerek kalktı ve aşağı, ereksiyonuna baktı. Dün onun için yeterliydi. Islak bir rüya görüşmüştü. Ağzından yüksek bir ahlama kaçtı. Dünü asla unutmayacaktı.
Pembe saçlı çocuk Jungkook'a yalan söylemişti. Onun yüzünden sertleşmiş penisinin olduğunu söyleyemedi.
Kıyafetlerini çıkardı ve soğuk bir duş aldı ama bu ona yardımcı olmadı. Ağzından başka bir inleme kaçtı. Jimin kendi problemini çözdü.
"İyi sabahlar Jimin hyung." Jungkook yetişkin olana gülümsedi. "İyi sabahlar Kookie." Tekrardan usulca gülümsedi. "Hadi gidelim." Konuştu ve hyungu ile okula yürüdü. Okula giderken Jungkook bir şeyi sorana kadar konuştular.
"Hyung, dün neden gergindin?" Sordu ve Jimin'in gözlerinin içine baktı. Jungkook gülümsedi ve masumca ona baktı.
"Uhm Jungkookie... çünkü uhm..." Jimin geveledi ve alt dudağını ısırdı. Bu masum tavşana anlatamazdı. Çok zordu.
"Ve pantolonun içindeki sert şeyde neydi? Biraz hoş hissettirdi." Kıkırdadı.
Jimin onun kelimleriyle hafifçe sırıttı. "Gerçekten mi?" Jungkook başını salladı. "Sertti ama o kadarda değildi. Ve bence güzel hissettirdi." Genç utanarak konuştu.
"Aw tatlısın." Jimin gülümsedive Jungkook'un saçını karıştırdı. Jungkook'un yanakları ısınmaya başladı ve güzel bir kırmızı tonu yanağının üstünde belirdi.
"Hey! Siz ikiniz!" Oğlan bağırdi ve Jimin'in arkasına zıpladı. "Aish! Sen aptalsın Taehyung!" Jimin bağırdı ve dengesini kaybetti. Taehyung güldü ve kirli yere düştükten sonra Jimin'e yerden kalkması için yardım etti.
"Bunu ödeyeceksin." İncinmiş bir tonda söyledi. "Aw Jiminie kırgı olma." Taehyung arkadaşına gülümsedi. Jimin sızlandı.
"Kavga etmeyi bırakın." Jungkook konuştu ve hyunglarına baktı. "Tamam. Bırakacağız tavşan." Taehyung ona sataştı. "Ben tavşan değilim. Senin sikik-" Jungkook bağırdı. "Diline dikkat et"
Diğer oğlan konuştu. Jungkook etrafında döndü ve Jin hyungunu gördü. "Ama" Jungkook açıklamaya çalıştı. "Aması yok. Diline dikkat et." Jin konuştu. "Ama ben 16 yaşındayım!" Jungkook sızlandı. "11 yaşında gibi konuşuyorsun Jungkookie." Taehyung yine sataştı. "Aish!" Kahverengi saçlı çocuk başını salladı.
"Ders nasıldı?" Jimin en küçüğüne otururken sordu. "Berbat. Lanet olsun ingilizceden nefret ediyorum." Sızlandı. "Sana diline dikkat et dedim Jungkook." Jin yüksek sesle konuştu. "Evet. Anneni dinle." Namjoon güldü. Onun sarı saçları vardı ve çok uzundu.
Jin biraz kızardı ve Namjoon'a baktı. "Bazen senden gerçekten nefret ediyorum." Tısladı ve kahvaltısından bir ısırık aldı. "Jimin hyung çok acıktım. Senin yiyeceğinden bir ısırık alabilir miyim?" Jungkook sordu ve şirince Jimin'in gözlerin baktı.
Yetişkin bu görüntüyle zihinsel olarak eridi. "Tamam. Ama sadece bir ısırık." Konuştu ve sandviçini Jungkook'a verdi. Jungkook'un gözleri parıldadı ve sandviçten kocaman bir ısırık aldı.
"Jungkookie! Bu kadar fazla yeme. Hyungunda bir şeyler yemek istiyor." Jimin konuştu ve gence baktı.
"Ve ağzına bu kadar fazla yiyecek sokmayı bırakmalısın." Pembe saçlı usulca gülümsedi.
"Hyung"
"Yemeğin büyük. Aynı pantolonundaki şey gibi."
*****
Bu fice bayılıdım, çevirmesi çok zevkliii.
Sizi seviyorumm...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lapdance// JIKOOK çeviri
Fanfic"Hyung?" "Evet?" "Kucak dansı ne demek?" 》Jeon Jungkook, hyungu Park Jimin'e kucak dansı hakkında bir şeyler soruyor.《 DİKKAT BU BİR ÇEVİRİDİR Orijinal kitap için @-cloudybunny