Derin inlemeler siyah saçlının dolgun dudaklarında kaçtı. Saçları terli tenine yapışmıştı. Küçük olana bakıyordu. Parlak bir pembe kahverengi saçlının yanaklarını kaplamıştı."Aynen böyle, babyboy." Jimin konuştu ve kara gözleriyle Jungkook'un hareketlerini izledi. Jungkook kalça hareketlerini hızlandırdı ve Jimin'in kucağında yükseldi. Dudaklarındaki pembe ton, büyük oğlandan aldığı tüm iltifatlara karşılık vermediğini açıklıyordu. Özellikle saf şehvet bedenine yayılırken.
Küçük ter damlaları Jeon'un bedeninden yuvarlandı. Kolları aşkının omuzlarındaydı. Kalçalarını Jimin'in kucağına doğru hareket ettirdi ve kiraz kırmızısı dudaklarını ısırdı. Ateşli görünmeye çalışıyordu, hyungu için özel olsun istiyordu.
"Oh Tanrım." Siyah saçlı oğlan inledi ve kafasını geriye atarken siyah gözlerini kapattı. Zevk tüm bedenini ele geçiriyordu ve şehvet bedenini kontrol ediyordu. "Tüm bu hareketleri nereden biliyorsun? Pratik mi yaptın?" Derin sesi Jungkook'un omurgasıdan aşağıya ürpermesine sebep oldu. Yutkunurken başını salladı.
"H-hayır, ah bu benin ilk seferim."
Küçük olanın tatlı sözlerini dinlerken büyük bir sırıtma Jimin'in dolgun dudaklarına yerleşti. Bir elini kahverengi saçlı oğlanın ince beline yerleştirdi ve tekrar hareketlerini izledi. Toparlanamadı. Çok seksiydi.
Yumuşak ve kısık inlemeler kiraz kırmızı dudaktan kaçtı. Jeon için özeldi, hoşuna gidiyordu. Giysilerinin kumaşı soyuldu. Ter damlaları beyaz battaniyenin üzerine düştü.
Ilık güneş ışınları aydınlık odaya, birde Jeon'un terli, solgun teninin üzerine düşüyordu. Vücudu ışıkta altın gibi parlıyordu. Lezzetli görünüyor, Park düşünürken dolgun dudaklarını yaladı. Onun tenini tatma ve gencin günahkar seslerini duyma dürtüsü gittikçe artıyordu. Birde pantolonundaki acı gittikçe büyüyordu.
Jungkook, Jimin'in kucağında kalçasını geriye doğru hareket ettirdi ve o zevki hissettiğinde yumuşakça inledi. Ellerini siyah saçlı oğlanın dizlerine yerleştirdi ve kalçalarını hızlı bir haraketle kaldırdı. Belinde hafif ılık havayı hissediyordu. Tekrardan inledi.
Kahverengi saçlı oğlan kendini kalçlarıyla birlikte aşağı indirdi ve siyah gözlere baktı. "Hyung? Doğru y-yapıyor muyum?" Oğlan sordu ve yavaşça nefes alıp verdi. "Tabiki- harika yapıyorsun." Jimin derin ve baskın sesiyle fısıldadı. Jungkook tekrardan omurgasıdan aşağıyabir ürperti hissetti.
"Ama bana, tatlı belini görmeme izin ver."
Derin pembe tonu kırmızılaşarak Jeon'un yanaklarında belirdi ve zayıf bedenini tekrardan yukarı hareket ettirdi. Spor derslerindeki kızlar gibi, belinde ve göğsünde daha iyi bir görünüm için kavisli bir çizgi yapmaya çalışıyordu. Jungkook yavaşça döndü ve belini Jimin'in kucağına yerleştirdi.
Park yumuşakça Jungkook'un belini okşadı ve solgun tenini, boynunu öptü. "Çok güzelsin Jungkook. Tüm vücudun mükemmel ve kişiliğin iyi. Kendimi kontrol etmem çok zor." Jimin, Jungkook'un boynuna doğru fısıldadı. Sıcak nefesi terli tene vuruyordu. Dolgun dudaklarını yaladı.
Islak diliyle yavaşça Jeon'un sıcak tenine dokundu. Cevap olarak Jungkook'tan günahkar bir inleme geldi. Aşkının günahkar ve erotik seslerini dinlerken Jimin'in dudaklarında büyük bir sırıtma oluştu.
"Kucak dansını ne kadar iyi yaptığını bilmiyorsun. Ve bu senin ilk kez yapışın." Park fısıldadı ve solgun tene bir öpücük verdi. "T-teşekkür ederim." Jungkook sadece iki kelimeyi söyleyebilmişti. Fazla zevk ve şehvet bedenini ele geçirmişti.
Jimin dudaklarındaki sırıtışla Jeon'un kalçalarının hareket etmesine izin verdi ve küçük olanın kucak dansının devamını izledi. Jungkook, Jimin'in kucağında bacaklarını açtı ve elini göğsüne koydu, seksi olmayı denedi.
Bundan sonra dudaklarını ısırdı ve fısıldadı. Nasıl devam etmesi gerektiğini bilmiyordu. "Hyung, nasıl devam edeceğimi bilmiyorum." Jeon utanırken kısıkça konuştu. "Üzgünüm." Jungkook kafasını çevirdi ve büyük, kahverengi gözleriyle perdeyi izledi. Rüzgarda dans ediyorlardı. Güneş ışığı Jeon'un solgun teninde titrekçe parlıyordu.
"Jungkook, bana bak." Büyük olan emretti ve iki parmağını Jungkook'un çenesinin altına yerleştirdi. Park, Jungkook'un kafasını kendine çevirdi bu nedenle küçük olan kendine bakıyordu.
"Utanmana gerek yok. Bu senin ilk defa hiçbir adımı olmadan kucak dansı yapışındı ve şimdiye kadar hissettiğim en iyisiydi." Pürüzlü ve derin sesiyle konuştu Jimin. Sıcak nefesi Jungkook'un kiraz kırmızısı dudaklarına vuruyordu. "Ne yaptığına bak." Park inledi ve Jungkook'un başı direkt siyah kumaşla kaplı olan alt bedenine doğru döndü.
Jeon'un yanaklarında koyu kırmızı belirdi ve gözlerini kapattı. "Y-yani, doğru yaptım mı?" Jungkook emin olamayarak sordu. "Evet, bundan fazlası. Kendimi durduramıyorum."
Yataktan bir ses yükseldi ve Park hızlı bir hareketle genç oğlanın üzerine uzandı. Siyah saçları dağınık, alnına geliyordu ve kolları Jungkook'un başının iki yanına yerleşmişti. "Teşekkür ederim. Güzel bir danstı." Jimin fısıldadı ve başını eğdi. Dudakları, Jeon'un kiraz kırmızısı olanlarıyla buluşmadan önce biraz durdu.
"Ama ben henüz bit-"
Jeon'un sözü öpücük ile kesildi. Kahverengi saçlı oğlan yeniden bir şeyler demeye çalıştı ama büyük oğlanın dolgun dudakları onu durdurdu. Jungkook'un solgun kolları Jimin'in arkasına uzandı ve orada sıkıca tutunmak için yer aradı. Jimin dudaklarını Jungkook'un kalın, sulu olanlarından ayırmadan önce ılık parmaklarıyla sıcak teni nazikçe okşadı.
"Tekrar yapmak ister misin, babyboy?"
"Her şey senin için, hyung."
*****
Yorum sınırı yok ama yorumları bool tutun olur mu?🥺
Sizi seviyorumm...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lapdance// JIKOOK çeviri
Fiksi Penggemar"Hyung?" "Evet?" "Kucak dansı ne demek?" 》Jeon Jungkook, hyungu Park Jimin'e kucak dansı hakkında bir şeyler soruyor.《 DİKKAT BU BİR ÇEVİRİDİR Orijinal kitap için @-cloudybunny