Beraber içeriye adım attığımızda, artık müttefikimiz olan Edmond, Walter'in yanında çikolatasını ısırarak hoplaya zıplaya yürüyordu. Annem ve babam ise salondan çıkmış, koridorda bizi bekliyorlardı; cesaretlendirircesine baktığımda babam öne çıkıp elini uzattı. "Hoş geldiniz, Bay Walter. Evimize gelerek bizi onurlandırdınız.""Merhaba Bay Ramirez." dedi Walter gülümseyerek. "Sizi yeniden görmek güzel."
Sonra anneme döndü ve elini tutup dudaklarına götürerek centilmence öptü. "Ve Bayan Ramirez. Memnun oldum."
Annem salonu işaret ederken gülümsüyordu. "Ben de çok memnun oldum, Bay Walter. Salona buyurun lütfen."
Sırıtarak, Gustav Walter'in peşinden salona girdim. Edmond çoktan onun sağına oturmuştu, ben de göz devirerek soluna geçtim.
"Çay içer miydiniz, Bay Walter?"
"Hayır, teşekkürler. Çayı sadece belirli saatlerde içiyorum." Annem başımı sallarken öğretmenimin gri gözleri, onun kucağındaki yerini almış olan ve ağlamak üzereymiş gibi duran Peter'a kilitlendi. "Ah, şu sevimliliğe bakın! Alabilir miyim, Bayan Ramirez?"
"Elbette." Annemin uzattığı Peter'ı tutup gülümseyerek kucakladı ve yüzünü onunkine yaklaştırdı Walter. "Selam, Peter. Nasılsın bakalım?"
Kardeşim; küçük yumruğunu ağzına götürmeden hemen önce bebek mırıltılarıyla cevap verdi ona. Normalde, tanımadığı insanların kendisini kucaklamasından nefret eder ve rahat bırakılana dek avaz avaz ağlardı, ancak şu an oldukça mutlu ve rahat görünüyordu.
Gustav Walter'in etkisi altına aldığı tek insan olmadığımı bilmek iyi gelmişti.
Annem ve babam, kardeşlerimle çok iyi anlaşmakta olan öğretmenime gülümseyerek bakarlarken derin bir nefes aldım. Konunun açılacağını hissetmiştim, ki öyle de oldu. Boğazını temizleyen Gustav Walter, o derin sesiyle konuşmaya başladı.
"Bay ve Bayan Ramirez, izninizle konuya girmek istiyorum." Annem ve babam aynı anda başlarıyla onaylayınca gülümsedi. "İki gün sonra Linz'de bir sergim olacak. Carmen'in de benimle gelmesi gerektiğini, çünkü bunun kariyeri açısından oldukça önemli bir adım olacağını düşünüyorum. İleride ressam olduğunda ve bir sergi açtığında, ortamı yadırgamamalı." Güzel ellerini Peter'ın karnının üstünde birleştirip devam etti. "Onu ben götürüp getirecek, kalacağımız oteli ve odaları ben ayarlayacağım. Bu gezi sizin için herhangi bir problem teşkil eder mi?"
Babam bana baktı, bunu isteyip istemediğimi sorar gibiydi. Sonradan, ben daha ağzımı açmadan gözlerimdeki parlaklığı görmüş olmalı ki yeniden öğretmenime döndü. "Kaç gün kalırsınız?"
"En fazla üç gün." dedi Walter omuzlarını silkerek. "Şahsen, o kadar uzayacağını sanmıyorum tabii."
"Bizim açımızdan hiç problem yok, Bay Walter." dedi babam gülümseyerek. "Carmen'in de ne kadar istediğini görebiliyorum, kabul etmezsem en az bir hafta, güneşin doğuşundan batışına dek başımın etini yiyeceğini de."
Hep birlikte güldük, sonra Gustav Walter bana göz ucuyla bakıp sırıttı. "Oysa Carmen oldukça sessiz, sakin ve uyumlu bir kız gibi görünüyor."
Babam yorulmuş bir ifadeyle gülümsedi. "Siz onu bir de sinirlenince görün, Bay Walter."
Walter arkasına yaslanırken imalı bir bakış attı. "Her kedinin gerekli zamanlarda kullanmak için yumuşak patilerinin ardında sakladığı pençeleri vardır, değil mi?"
Babam "Kesinlikle!" diyerek onayladı keyifle gülerken, ben de mutluluktan kalkıp tepinmemek için alt dudağımı ısırarak gülümsedim.
Ben, seçilmiş kız Carmen; birkaç kilometre uzaklıktaki Linz'e, yaşayan en iyi ressamın sergisine, yaşayan en iyi ressamla gidebilecektim!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARTIST (Devam Edilmeyecek)
RomanceGustav Walter, Viyana'nın en yetenekli, en yakışıklı ve aynı zamanda en karizmatik ressamı olabilirdi. Peşinde koşan binlerce kıza, büyük bir şöhrete, bol bol paraya, deniz kıyısında güzel evlere sahip biri olabilirdi. Ama bunların hiçbiri, onun na...