Gustav;Dudaklarımın üzerindeki beklenmedik, ancak yumuşacık ve tatlı baskı, beni tam anlamıyla şaşkına çevirmişti.
Kapatmaya zaman bulamadığım gözlerim, öpmeye başlamak için güç toplamaya çalışır gibi bekleyen meleğimsi bir güzelliğe sahip kıvırcık kızın yüzünde gezindi. Tereddütlüydü ve birazcık da korkuyordu; uzun, kıvrık, ipeksi kirpiklerinin titreşmesinden bunu anlamak mümkündü.
Saniyeler içinde onu iteceğimi düşünmüş olmalı ki bastırılmış bir reddedilme korkusuyla bekledi, ama ben bunu yapmadım. O da bir süre daha dayandı, sonra küçük ancak duygu dolu öpücükler kondurmaya başladı günahkâr dudaklarıma, bu şekilde, aynı zamanda irademi test etmeye girişti.
Hayır, Carmen. Hayır, bunu yapmamalısın.
Onu itmeliydim, biliyordum. Onu itmeli ve uyarmalıydım. Normal bir adam olmadığımı söylemeliydim, iki yıl önce gerçekleşmiş bir olayın etkisinden çıkamadığımı anlatmalıydım. Ona uygun olmadığımı açıklamalıydım. Kalbini kırmadan bu işten sıyrılmaya çalışmalıydın.
Ama yapmadım, belki de yapamadım. Çünkü öpücükleri öyle masum, öyle yumuşaktı ki irademi ve bedenimi bir sinek kadar güçsüz kılmıştı.
Beni böyle duygusal öpecek kadar cesaretli olan bu muhteşem kız, karşılık vermediğim için yıkılmış gibi duraksadı, ancak tamamen uzaklaşmak yerine nefes alabileceği bir mesafede durdu; gözleri sımsıkı kapalı, burun delikleri genişlemiş bir halde sertçe yutkundu. Parmakları hâlâ yanaklarımdaydı, tüm vücudu gibi onlar da belirli bir ritimde titriyorlardı.
Carmen Ramirez, gerçekten çok güzel bir genç kızdı. Hayatla doluydu, benim aksime o bir yarı ölü değildi, tamamen canlıydı. Sevebiliyordu. Sevilmek istiyordu. Aşkı hissettirmek ve... hissetmek.
Benim tarafımdan.
Ama hayır, bilmiyordu. Bilmiyordu işte, ben hasarlı bir adamdım. Onun için doğru olan ben olamazdım.
Onu harcayamazdım. Üzemezdim. Camdan yapılmış gibi olan, korunmaya muhtaç kalbini kıramazdım. Buna hakkım yoktu.
Verdiğim ve kesin olduğunu düşündüğüm kararla, karşımdaki, sevgi bekleyen bu masum yaratığın çekim alanına kapılmamak adına, gardımı düşürmemek için dişlerimi sıktım.
Fakat o, beni yeniden şaşırtmayı tercih etti. Pes etmek yerine son ve öldürücü etkiye sahip bir hamle yaptı.
Kapalı gözkapaklarının altından sızan bir damla yaş eşliğinde iç çekti ve titreyen bir sesle "Seni seviyorum," diye fısıldadı dudaklarıma doğru.
O anda, gardım aniden düştü. Zaten zar zor idare edebildiğim self kontrolümü uzun süreliğine kaybettim.
Ya hep ya hiç.
Gözlerimi kapattım, güzel yüzünü avuçlarımın arasına aldım ve beklenti içinde aralanmış dudaklarına saldırdım. İçimden bir ses bağırıyordu: BU YANLIŞ, YANLIŞ, YANLIŞ... Ama her zaman yaptığım gibi geri çekilmedim, kendimi bir kereliğine arzularımın kollarına bıraktım.
Ben, bir kafeste tıkılı kalmış, yıllar sonra da tesadüfen özgür bırakılmış bir aslanın heyecanıyla, şehvetiyle hareket ederken Carmen şaşkınlıkla hıçkırdı, onun da bunu beklemediği aşikardı.
GUSTAV, BU YANLIŞ!
İçimdeki aptal sesi susturmak için dolgun, kırmızı dudakları kendimden geçmişçesine emdim, tahmin ettiğim kadar güzel olan tat beni çılgına çevirmişti. Tehlikeli bir şekilde daha fazlasını istiyordum şimdi, çok, çok daha fazlasını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARTIST (Devam Edilmeyecek)
RomantizmGustav Walter, Viyana'nın en yetenekli, en yakışıklı ve aynı zamanda en karizmatik ressamı olabilirdi. Peşinde koşan binlerce kıza, büyük bir şöhrete, bol bol paraya, deniz kıyısında güzel evlere sahip biri olabilirdi. Ama bunların hiçbiri, onun na...