Odadan hep birlikte çıktık ve koridorun sağından ilerledik. Daha doğrusu Ege önden ilerliyor , Demet , isimsiz ve ben onu takip ediyorduk.
İsimsiz bir kolunu Demet'in boynuna , bir kolunu da bana atmıştı ve bu şekilde yürüyorduk.
Karambol'e sponsor olan şirektin alanıydı burası ve ekip kalabalıktı. Bir sürü oda ve işlerini yapan insanlarla doluydu.
Anladığım kadarıyla Karambol sadece Hakan ile iletişimdeydi. Hakan bu iş için görevli olmuş olmalıydı.
Hepimiz büyük bir salonun içine girdik. Burası aşağıdaki salondan daha büyüktü. İçeride bir sürü bilgisayar, yazıcı ve kağıtlar vardı.
Ateş ve Savaş gelmemişlerdi ama kimse bunu umursamadı.
Ege bilgisayarın başına geçtiğinde isimsiz bana dönerek "Deniz sen de otur istersen , bugün çok iyi değil gibiydin." dediğinde , hala çok iyi olmadığımı fark ederek Ege'nin yanındaki sandalyeye oturdum.
Demet ve isimsiz de arkamızda dikiliyorlardı. Aslında boş sandalye vardı ama sanırım işimiz kısa sürecekti.
Ege Linkin park'ın Numb şarkısının önce gitar için olan solo ve arpej kısımlarını ayrı ayrı yazdırdı.
Kağıtlar çıktığında Demet onlara isimleri yazmaya başladı.
Birine Savaş , birine Ege yazmıştı. Aslına bakılırsa isimsizin bu gruptaki yerini merak etmiştim. Ateş'in de öyle.
Daha sonra Demet'in inip çıkması gereken notaların olduğu sözleri de yazdırdı.
Her kağıttan ikişer tane olması dikkatimi çekmişti doğrusu.
Demet kağıdın üzerine kendi ismini yazarken , Ege çoktan bateri için olanlara da bakmaya başlamıştı.
Gitarda Savaş'ın seviyesini bildiği için , en detaylı ve zor versiyonunun çıktısını almıştı.
Bende orta zorluktaki halini yazdıracakken onu durdurdum. Zor halini tabiiki yapabilirdim. "Zor olanı istiyorum." Ege bir kaç saniye kafasını bana çevirdi ve bakışlarımdan ikna olmuş olacakki zor olanı yazdırdı.
Demet ona da benim ismimi yazdığında her şey tamam gibiydi.
Ege ayağa kalkınca ben de kalktım ve salondan çıktık.
Koridoru bitirip merdivenlerden aşağı indik. Savaş ve Ateş içeridelerdi. Ege Ateş'in yanına oturunca isimsiz de yanına gitti. Demet Savaş'ın yanındaki boş yere oturunca ben de kendime bir sandalye çektim ve ona oturdum.
Bir süre sonra üçü de kağıtları inceliyorlardı. Bunu neden yaptıklarını anlamasam da beklemeye devam ettim.
Ege kafasını kaldırıp , Demet ve Savaş'a "Siz isterseniz çıkabilirsiniz. Düzenlemek uzun sürecek gibi duruyor." dedi. Ben ne yapacağımı bilmez gibi bir Demet'e bir de İsimsiz'e bakıyordum.
Demet bana gelmemi söylemeden çıktığında Savaş da arkasından çıkmıştı. Sonra isimsiz gelmem için işaret edince sandalyemi onların yanlarına çektim.
Ege ortada Ateş sağında isimsiz de solundaydı. Ateş yerinde biraz kıpırdaştı ve koltuğun en sağına kaydı. Ege'den bir kıpırdama belirtisi bekler gibi Ateş ona baktı ama Ege pek takmadı.
Ateş onu kolundan çektiği gibi yanına getirdi ve isimsiz de anlayıp en sol kaydı. Arada bir kişilik dar bir yer açıldığında Ateş bana baktı ve "Deniz sen de otur sandalyeden ne kadar görebileceksin?"
Sonra isimsiz ve Ege arasındaki boşluğa oturdum. Hepimiz çok sıkışmıştık aslında ve temas içindeydik. Bir bacağım Ege'ye bir bacağım isimsize değiyordu.
Bu durumdan onlar da rahatsız olmuşlardı ama çalışmayı bitirmemiz gerekiyordu. Ortam biraz gerilmiş gibiydi veya sadece bana öyle geliyordu.
Bir süre sadece inceleme yaptılar. Çok kısa bir zaman geçse bile bana uzun sürmüş gibi gelmişti.
Sonra Ateş'in telefonu çaldı. Telefona hepimiz hayatımızı kurtarıyor gibi bakmıştık. Ateş telefonu çok önemli bir şeymiş gibi tuttu "Pelerinsiz kahramanım." diyip hayran bakışlarla telefonuna baktı. Sonra koşarak merdivenlere gitti.
Ege bunu bekliyormuş gibi kağıtları bir köşeye fırlattı ve koltukta yayıldı. Ben de Ege'ye doğru kaydım ve isimsizle aramda boşluk oluşmuştu.
Bir süre Ateş'in gelmesini bekledik. Çok süre geçmeden içeri geldi. "Ege benim acil bir işim çıktı , siz halledersiniz zaten benlik bi şey yok en son detaylara birlikte bakarız." dedi.
Ege de , "Sorun yok çık sen." demişti. Ateş de hızlı adımlarla yukarı çıktı. Ege ortaya geçince ben bir tarafına isimsiz bir tarafına oturduk. Daha sonra Ege kendi için düzenlemeye geçti.
Bir yandan şarkıyı dinliyor bir yandan notalar üzerinde oynama yapıyordu. Sanırım parçaya kendilerinden bir şeyler katmak deyimini gerçekleştiriyordu.
Uzunca bir süre geçti. 1, 2 saat falan olmuştu herhalde. Ege kendi kağıdındakini bitirince "Benim bi şu yeni halini çalmam gerekiyor. Bir kaç dakikaya seninkine geçeriz. " deyince kafamı salladım.
İsimsiz Ege'ye bu konuda çok yardım ediyordu. Sanırım gruptaki görevi buydu.
Ege gitarını eline aldı ve önce eski halini çaldı. Çok hızlı olması gereken yerler vardı ve ben gözümle bile takip edemiyorken gayet güzel çalıyordu.
Ege bir kaç tur çaldıktan sonra yeni hazırladığı haline geçti. Daha dolu duruyordu ve daha ayrıntılı , zor bir parça haline gelmişti.
Sanırım bana neden orta zorluktaki halini çıkarmak istediğini şimdi anlıyordum. Parça giderek daha zor bi hal alıyordu çünkü.
Ege onu da bir kaç tur çaldığında gitarı yerine koydu. Daha sonra "Düzenlemem gereken iki yer var biraz daha bekleticem." dediğinde bu sefer o iki hatayı düzeltmesi kolay olmamıştı.
İsimsizle saatlerdir o iki yer üzerine konuşuyorlardı. 'Nasıl daha iyi olur' gibisinden. Ben de sıkılıp ayağa kalkıp salonda biraz yürümüştüm.
Cama yaklaştığımda havanın karardığını duydum. Sonra isimsize dönerek ,"Bölüyorum ama biz burada kapalı kalmayız değil mi?" Dediğimde isimsiz kafasını kaldırdı.
Ege ,"Deniz ,Hakan yukarıda olacak ona söyler misin anahtarı kapıda bıraksın. " dedi.
Kafamı sallayıp salondan çıktım. Yukarı kata geldiğimde , buranın epey boş olduğunu gördüm. Bazı ışıklar bile kapalıydı.
Koridorda ilerledikçe etrafın daha da karanlık olduğunu farkettim. Etraf bile zor görünüyordu.
Hakan'ın odasının kapısı açıktı ve oraya ilerledim.
Kapıdan kafamı uzattığımda , kimse yoktu ama etraf dağınıktı. Yani Hakan daha gitmemiş demekti bu.
İçeri biraz daha ilerledim. Hakan'ın telefonu da buradaydı. Birazdan gelirdi diye düşündüm.
Tam o anda birisi kapıyı kapattı. Ardından kilitlenme sesi duydum. Odaya mı kilitlenmiştim yoksa biri daha bu odadamıydı kestiremedim.
Arkamı dönmek istediğimde biri beni kolumdan tuttu ve duvara yasladı.
.
.
.
.
.
🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARAMBOL ||Yarı Texting
ChickLitBuraya edebi kitap açıklaması yazmam gerekiyor sanırım. Neyse. Bu kısa bir hikaye . Karantinada sıkılanlar topluluğu, Hala ne duruyorsun ? İçeri gel. 05***: "Hoşçakal"