4

89 36 53
                                    

"Elini öne uzat ve yumruk yap"

Haru elini yumruk yapıp Zack'a vurmaya çalıştı. Zack elini havada kavrayıp yavaşça göğüs hizasına doğru indirdi. Kendi elini de yumruk yapıp Haru'nın eline yavaşça vurdu. Haru anlamadığını belli eder şekilde oğlanın suratına baktı. Açıklama zamanı gelmişti sanırım. Ellerini göğsünde birleştirip dudaklarını aralamıştı ama ses başka yerden geldi. 

" Bu insanların birbirlerini desteklediklerinde ya da bir işi başardıklarında yaptıkları bir şeydir. Genelde yakın olan kişiyle yapılır."

Zack hiçbir şey söylemeden ağzını kapattı. Amy onlara yaklaşırken gururla ellerini göğsünde birleştirdi. 

" Sen ve Peter'ı bunu yaparken daha önce görmüştüm. Sana yumruk atıyor sanıp bir kavga için kendimi hazırlamıştım ama gülüşüp gittiniz." 

Haru Zack'e bakarken konuşmuştu. Gerçekten o an bir kavga çıkacağını sanıp hazırlanmıştı. Güldüklerini görünce ise şaşırıp idmana devam etmişti. Hareketlere ve sözlere anlam veremiyordu. Bunlar için var olmamıştı. Çok karışık geliyordu. 

" Haru hadi gel. Sana insanların arasındaki ilişkilerden bahsedeyim."

" Nedense içimden bir ses ona şu saçma sapan aşk takıntından bahsedeceğini söylüyor."

" Kes sesini Zack. Aşk güçlü bir duygudur. Takıntı olamayacak kadar değerli ve mutlu olmana yetecek kadar sana özeldir. Şimdi izninle."

Arkasını dönüp Haru'yu çekiştirmeye başladı. Odaya girdiklerinde Haru ayaktayken Amy oturdu. Haru'nun da oturması için yatağa hafifçe vurdu bir iki kez. Haru yanına oturduğunda söze başladı.

" İlk önce sana şu Zack'in bahsettiği aşktan bahsetmek istiyorum. İnsanlar birbirlerini sever. Bu sıradan ve bizim gibi arkadaşça bir sevgi değildir. Birbirleri için canlarını verip her tehlikeyi göze alırlar elbet ancak bu çok farklıdır. Birleşirler,kendi kanlarından, kendi canlarından bir yavru getirirler dünyaya."

" Benim gibi mi?"

" Hayır. Sen farklısın. Nasıl söylesem.. Aşk insanı kör eder. Mecazi anlamda tabi. İnsan sevdiğinden başkasını göremez. Sadece o vardır, onu düşünür ona önem verirsin. Duygularını ve bilincini köreltir. Bu kadar zararın ardında aşk aslında iyidir. Sana sevilmek nedir öğretir. Sevmeyi, önemsenmeyi, mutluluğu...acıyı..."

Amy bunları sanki Haru'ya değil de kendine söylüyor  ve kendini inandırmaya çalışıyor gibiydi. Sonlara doğru gözü dalmış sesi kısılmış ve başını yere eğmişti. Acı çekiyordu. Haru bunu anlayacak kadar tanımıştı onu ama ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Nasıl mutlu edebilirdi onu? Buna gerek var mıydı? Duygular karmaşıktı. Anlamıyordu. Kalkıp giderken bu ikilemden sıyrıldığı için rahatlamıştı. Aşağı indiğinde Zack başını elleri arasına almış duruyordu. Derin bir nefes alıp kafasını kaldırdığında karşısında Haru'yu gördüğü için şaşırmıştı.

" Öteki nerde?"

Haru düz bir sesle sormuştu sorusunu. Keskin ses tonu Zack'i endişeye düşürmüştü. Sinirli miydi  acaba? Kontrolü kaybeder miydi tekrar? 

" Korkma. Sinirli değilim. Peter nerde?"

" Bahçede çalışıyor." 

Haru anladım dercesine kafasını sallayıp bahçeye çıktı. Peter suyla bir şeyler yapıyordu. Arkasından yaklaşıp biraz daha rahat izleyebileceği bir yere yürüdü. Peter onu fark ettiğinde elindekini bırakıp ona döndü. Haru'yu şu son birkaç günde çok az görmüştü. Hem Haru'nun eğitimi hem kendi idmanları derken evde bile çok az vakit geçirmişti. Hepsiyle az vakit geçirmişti. Haru'nun eğitimine odaklanamamıştı.

Eline tekrar su almıştı. Sudan çeşitli savaş eşyaları çıkarmaya çalışıyordu. Haru henüz bunları yapamıyordu. İzleyip öğrenmeye çalışmak için Peter'ın önündeki küçük kütüğe oturdu.  Peter gözlerini saniyelik ona çevirip tekrar işine döndü. Peter, Haru ona bakarken rahat olamadığını hissetti birden. İçinde sürekli ona bakma isteği dolanıyordu. Sabit gözlerle onu izlemesi neden ona bu kadar telaş yaptırıyordu. Hayır, cevabını bulamıyordu. Uzun süren bir mücadeleden sonra merakına yenilmiş ve Haru'ya dönmüştü. Onu izliyordu. Nasıl yaptığını anlamaya çalışıyor ve elleriyle yaptığı hareketleri tekrar ediyordu. Sadece el hareketlerine aşina olmaya ve alışmaya çalışıyordu.

Peter'ın hareketlerine bakarken çok dalmış ve onun hareketlerini yapmadığı biraz geç fark etmişti. Gözlerini Peter'a çevirince onunda kendisine baktığını gördü. Gözlerini kaçırma gereği duymadı. Bunun için bir sebebi yoktu.  Bakmaya devam ettikçe Peter daha da dikleşiyor ve oturduğu yerden kalkıyordu. Sonunda tamamen kalktığında Haru da kalkmıştı. Birbirlerine hiçbir şey söylemeden öylece bakıyorlardı. Sonunda Peter dayanamayıp yüzüne bir gülümseme kondurmuş ve bakmaya devam etmişti.

Zack yarım saattir bahçe kapısında Haru ve Peter'ı izliyordu. Peter uzun zamandır böyle gülmemişti. Samimiydi. Öncekinden daha sıcaktı artık. Kardeşler arasındaki rekabet onu çok geriyordu. Buna öyle çok odaklanmıştı ki bir ara sadece antreman alanlarında zaman geçirmeye başlamıştı. Eve nadiren geliyor ve geldiğinde sadece uyuyordu. Zack onu kardeşi olarak görmüştü tüm bu zaman boyunca. Onun bu halleri onu her zaman üzmüştü. Kardeşi kendini paralıyordu, peki ne için? Tanrı kanı için. Reddedilmemek için. Gözünü hırs bürümüş Peter ve şu an Haru'ya gülümseyen Peter aynı kişi değildi. Buna emindi. Kendisine yaklaşan Amy'ye bakıp içten bir şekilde gülümsedi. Kız yanına geldiğinde elini beline attı ve kendine biraz çekmişti. Kız kıkırdayıp konuşmaya başladı.

" Sonunda normale dönüyor ha. Onu böyle gülümserken görmeyeli kaç yıl oluyor?"

 " Seneler oldu Amy. seneler oldu.."

" Haru'nun duyguları olmaması çok kötü oldu. Belki birbirlerini sevme şansları olsaydı Peter tamamen eskisi gibi olurdu. Peter'ı özlüyorum"

" Buna onu kimin zorladığını biliyorsun. Poseidon güçsüzlere böyle davranarak onu bu hale soktu. Buna mecburdu."

" Her neyse hadi yanlarına gidelim."

" Bence içeride birlikte vakit geçirmeliyiz."

Fısıltıyla konuşup kızın suratına daha çok yaklaştığında kız ondan uzaklaştı. Yüzü kırmızılaşmıştı. Bunu bildiği için hemen kafasını eğip bahçedekilerin yanına gitti. Zack arkasından kahkaha atarken çoktan ötekilerin yanına varmıştı bile. 

" Eee çocuklar hazır mısınız?"

" Yarın insanların arasına katılıp sonunda görevleri yerine getireceksin."

" Haru uzun zamandır burdasın. Bizimle birlikte çok vakit geçirdin ve açıkcası seni artık Zack ve Peter'dan ayırmıyorum.Sadece bunu bilmeni istedim."

Haru ne demesi gerektiğini bilmiyordu. Zack ve Peter'a gözü kaydığında gülümsediklerini gördü. Onları taklit edip o da gülümsedi. Peter'a baktı bir süre daha. Peter kulağına yaklaşıp Amy'nin duyamayacağı bir şekilde fısıldadı.

" Teşekkür etmelisin"

Haru kafasını belli belirsiz salladığında Amy'ye teşekkür etti. Hep birlikte içeri oturduklarında kimseden çıt çıkmıyordu. Canları sıkılıyordu ama kimse ne yapması gerektiğini ya da nasıl bir sohbet konusu ortaya atması gerektiğini bilmiyordu. Sonunda bir hareketlenme oldu. Haru kalkmıştı. Hiçbir şey söylemeden salondan çıktı ve üç eski dostu yalnız bıraktı. Odasına girip balkona çıktı. Demirlere yaslanıp olduğu yere çöktü. Zack'in anlattığına göre şehir burdan daha gürültülüydü. Her yerde ışıklar ve arabalar vardı. Hayal bile edilemeyecek kadar kalabalık ve depresifti. Bunlar Haru için bir bir şey ifade etmiyordu. Sadece sabırsızdı o kadar. Bu dünyayı temizlemek istiyordu. Yakında istediği olacaktı. Kan dökecek ve tanrılar adına can alacaktı. Bu anı iple çekiyordu.   

EGALİTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin