7

48 14 2
                                    

" Kalkın hadi kahvaltı hazıır!"

" Bağırma geliyoruz." 

Herkes enerjikti bu sabah. Herkes farklı bir cevap verebilirdi 'neden mutlusun' sorusuna. Ama tabi ki tek bir kişi gülmüyordu. Mutlu olup olmadığını bilmiyordu. Masaya oturup arkasına yaslandı. Ötekiler güldüğü için gülüyordu. Neye güldüklerini ya da neyin bu kadar mutlu ettiğini bilmiyordu. Sadece ayak uyduruyordu. 

Ryou'nun gözleri ona kaydığında şaşkınca baktı ona. Duyguları olmadığını sanıyordu. Nasıl gülüyordu o zaman? Mutlu muydu yani? İyi de nasıl?

Haru hala kendisinde olan gözleri fark edip gülümsemesini sildi. Ryou'ya tekrar sert bakmaya başladı. 

" Bir sorun mu var Ryou?"

" Sen nasıl gülebilirsin? Yani demek istediğim senin duyguların olmadığını sanıyordum."

" Yok zaten. Sadece sizi taklit ediyorum."

Ryou samimi bir şekilde gülümseyip anladığını söyledi. Haru önüne dönüp yemeğini yemeye devam etti. Yuuki herkesin yüzüne tek tek bakıp konuşmaya başladı.

" İzninizle dün yaptığımız toplantıda sonuçlandıramadığımız bir şeyi size söylemek ve fikrinizi duymak istiyorum. Ben Haru'nun bugün öldüreceğimiz adamı kendisinin öldürmesi taraftarıyım."

" Ben ise henüz yeni olduğu ve buradaki insanları tanımadığı için şimdilik takım çalışması ile tecrübe kazanması taraftarıyım. Ayrıca kendini kaybederse bu sefer onu durdurmak için orada olamayabiliriz."

Haru hışımla Peter'a döndü.

" Artık kendimi kontrol edebiliyorum. Sinirlenip tüm gücümü kullanacak kadar acemi değilim."

" Emin olamayız Haru"

" Bana güvenmiyor musun!? Yapabilirim diyorsam yapabilirim!"

Masadaki sular sallanmaya başladığında diğerleri geri çekildi. Peter sakince ayağa kalkıp Haru'nun tam karşısında durdu. 

" Buna güvensizlik değil tedbir derler. Şu haline bak, gözlerin parlama başladı bile. Kendini kontrol et Haru. Yoksa bırak bu sefer kendi başına can almayı, takım olarak çıktığımızda bile seni yanımıza almayız."

Haru bu sefer yumruklarını ve dişlerini sıktı. Kendine hakim olmaya çalışıyordu. Masadaki sular durulduğunda Haru kendini güçsüz hissediyordu. Bacakları titremeye başladı. Sandalyesine tutunup yavaşça yerine oturdu. Güçsüzce kafasını kaldırdı ve baygın gözlerle Peter'a baktı. Peter sabit gözlerle izliyordu onu. Amy telaşlı, Zack üzgün bakıyordu. Yuuki ve Ryou ise şaşkındı hala. Sonuçta her gün bir adalet savunucusu önlerinde kriz geçirmiyordu. Haru ağzını araladı ve kısık sesle konuştu. 

" Şimdi gelebilir miyim?"

Peter ona üzülüyordu. Acımıyordu, üzülüyordu. Onu böyle görmek içini acıtıyordu. Bozuntuya vermeden Haru'ya bakmaya devam etti. 

" Gelebilirsin."

Mutfaktan çıkıp odasına gitti. Eliyle göğsünü tuttu. Kalbine neler oluyordu? Bu hissettiği düşündüğü şey olamazdı. Haru'nun duyguları bile yoktu. Bu Peter'a sadece acı verirdi. Acı onun dikkatini dağıtır ve engel olurdu. Bunun olmasını istemiyordu. Kardeşlerinin arkasında kalmayacaktı. Hem Amy ne demişti ; ' Aşk basit bir duygu değildir Peter. Onu gördüğün an anlarsın bunu. Farklıdır senin için, kaybetmek istemezsin. İçini ürpertir. Acı verir ama mutlu eder. Eğer sadece acı çekiyorsan bu aşk değildir.'. Peter sadece acı çekiyordu şu an. Demek ki bu aşk değildi. Derin bir nefes alıp yatağına çöktü. Kendi kendine tekrarlayıp duruyordu.

EGALİTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin