20

4 0 0
                                    

Gecenin geç saatinde Peter ve diğerleri, Zack'in eski kız arkadaşı olan Silvia önderliğinde gizli odaya gidiyorlardı. Sentinus'un kızı olan Silvia aynı zamanda onun yardımcısıydı. Duygu tanrıçası kadar güçlüydü ve daha önce duygusu olmayan insanlara kolayca duygu verebilirdi. Haru her ne kadar bir insan olmasa da daha önce duyguları olmadığı için gücünü ona da işletebileceğini düşünüyordu. 

Haru uzun mor yatağa yattığında ellerini ve ve ayaklarını bağlamışlardı. Haru rahatsızca yerinde kıpırdandı. Silvia ona rahatlamasını söylediğinde Haru sabit durmaya çalıştı. Peter elini yatağın kenarına koyup Haru'yu izlemeye başladı. Silvia tatlı bir gülümsemeyle uğraştığı karışımdan birazını şırıngaya koyup Haru'ya baktı. 

" Biraz canın yanacak, hazırla kendini."

İğnenin içindeki sıvıyı enjekte ettiğinde Haru acıyla bağırmaya başladı. Amy ağzına bir dal parçası sokarak onu ısırmasını söyledi. Silvia ellerini değdirmeden üzerinde gezdirdi. Haru ellerini kurtarsa Silvia'nın boğazına yapışırdı. 

Biraz sonra Haru sakinleştiğinde derin nefesler almaya başladı. Peter elini yatağın kenarına bastırıp gözlerini kapattı. Onu acı çekerken görmek Peter'ı üzüyordu. Eline değen elle gözlerini şaşkınlıkla araladı. Haru onun elini tutmuştu. 

Yataktan kalkarken bacaklarını hissetmekte zorlanıyordu. Bedeni titriyordu. Peter'a tutunup zar zor ayağa kalkarken Silvia konuştu. 

" Bir hafta biraz dengesiz olabilirsin Haru. Daha sonra duyguların oturacaktır."

Haru kafa sallayıp gitmeye yeltenmişti. Diğerleri teşekkür ettiğinde o da arkasını dönüp gülümseyerek teşekkür etti. Hepsi en başta şaşırmış ondan sonra gülümsemişti. Haru'nun artık duyguları vardı. Buna inanamıyorlardı ama gerçekleşmişti. Silvia ve diğerleri belki de hayatlarını riske atarak yapmıştı bunu. Haru 2 senelik hayatında ilk kez birilerine minnettardı.


1 HAFTA SONRA 

Geçen bir hafta Haru için çok zordu. Yabancı olduğu onlarca duyguyu bir anda öğrenmek çok uğraştırıcıydı. Önceki gün Amy ona duyguları dengesiz olduğundan 'hamile' dediği için sinirden ağlamış ve bir süre onunla konuşmamıştı. Bazen gülüyor ve gerçekten eğleniyorlardı. Tanrıların bu duyguları ona neden yasakladığını anlamamıştı. Tüm bunlar hayatına renk katıyordu ve onu arkadaşlarına daha çok bağlıyordu. duygular onu zayıflatmıyordu. Aksine onu güçlendiriyordu. 1 haftada tüm görevlere o gitmiş ve ilk görev hariç gayet iyi iş çıkarmıştı. Görevleri dışında onu hayatta tutan bir şeyler vardı. Arkadaşları vardı. Hatta henüz emin olamasa da sevdiği birisi vardı. Bunu Amy ile ne zaman konuşmaya çalışsa bir şeyler buna mani oluyordu. Cesaret edemiyordu bir şekilde. Bu durum canını sıksa da duygularını henüz tam anlayamadığı için üzerinde durmuyordu. 

Neşeyle kanepeye zıplayıp konuştu. 

" Eee bu gece kimin sefil hayatını sona erdireceğiz? Ryou birilerini buldu mu?"

Ryou birkaç ay başka bir takımın yanında kalacaktı. Bu yüzden ya Ryou'nun önceden belirlediklerinden birini avlıyorlardı ya da kendileri birkaç tefeci bulup adaleti sağlıyorlardı. Yuuki ise yaralılarla ilgilenmek için 1 ay kadar Atina'da kalacaktı. Bu diğerlerinin işine gelirdi çünkü Haru'nun duygularının olması hala yasaktı ve bunu herkesten saklamaları gerekiyordu. Onlar geldiğinde Haru yine duyguları yokmuş gibi yapacak ve sadece yalnız kaldıklarında duygularını gösterecekti. Bu şekilde anlaşmışlardı. 

" Bu gece yalnız çıkacaksın."

Peter Haru'ya dönerek konuştu. Yüzünde sıcak bir gülümseme vardı. Sevdiği kızın duygularının olması onu hala çok mutlu ediyordu. Her dakika sırıtıyor ve bazen Zack onun sessizce kıkırdadığına bile şahit oluyordu. 

" Siz?"

Haru kafasını yana yatırıp gözlerini biraz açarak sormuştu. Tatlı duruyordu. Peter kızardığını hissedebiliyordu. Elini ağzına götürüp kafasını başka tarafa çevirdi. Amy utana sıkıla cevap verdi.

" Aslında...biz bu gün Zack ile biraz yalnız kalmak istiyoruz. Peter'da dışarda dolaşacağını söyledi."

" Peter neden benimle gelmiyor o zaman?"

" Biraz hava almak istiyorum. Kendi başıma."

Haru'nun bir anda yüzü düşmüştü. Nedenini bilmiyordu ama Peter'ın onu istememesi ve kendi başına takılmak istemesine üzülmüştü. Kafasını yere eğip sessizce sorun olmadığını mırıldandı ve odasına çıktı. 

Amy onun üstüne gitmek istemiyordu ancak bir şeye kırıldığı belliydi. Dirseğiyle Peter'a vurup yukarı katı işaret etti kafasıyla. Peter başta anlamasa da sonra Haru'nun yanına gitmesi gerektiğini anlamıştı. Nedenini bilmiyordu ama Amy'yi sinirlendirmemek için hızlıca yukarı çıkıp Haru'nun odasına gitti. Kapıyı açtığında Haru sessizce üstünü giyiyordu. Peter biraz durdu ve onun giyinmesini bekledi. Kot ceketini de giydikten sonra çekmeceye yönelmiş ve bıçağını almıştı. Arkasını döndüğünde korkuyla çığlık atmış ve geriye sıçramıştı. Peter'ın geldiğini yeni fark ediyordu. 

" En azından ses çıkarsaydın."

Bunu söyledikten Peter'a omuz atıp kapıdan çıkmaya yeltendi. Adım atacakken kolundan tutan Peter'a baktı. 

" Sorun ne?"

Haru histerik bir kahkaha attı. Gerçekten sormuş muydu bunu? Bu kadar gerizekalı birini tanıdığını hatırlamıyordu. 'Sorun ne?'. Ne olabilirdi ki? Haru sadece kendini değersiz hissetmiş ve kırılmıştı. Çok büyük bir sorun sayılmazdı. Kolunu hızla çekip arkasını dönüp gitti. Peter o kapıdan çıkarken sadece arkasından bakakalmıştı.


XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX

Sokakların arasında dolaşıyor ve elindeki kağıtta yazan adamları arıyordu. Kafasını toplayamıyordu bir türlü. Aklı Peter'a takılı kalmıştı. Neden Haru'yu istemiyordu? Yanlış bir şey mi yapmıştı yoksa? 

" Haru!"

Haki'nin sesiyle ancak kendine gelebilmişti. Kısa bir süre etrafına bakınıp Haki'yi aradı. Onu gördüğünde dar bir sokak köşesinde gölgeden gözlerini görüyordu. Kafasını sağ tarafa çevirip bir kızı duvarla arasına sıkıştıran adamı işaret etti. Alkol kokusu onu rahatsız ediyordu. Yüzünü buruşturup hırlamaya başladı. Haru elindeki kağıdı yere atıp hızla o tarafa yürüdü. Bulutlar gökyüzünde toplanmaya başlamıştı. Adam hala kıza bakarken bir anda gerilemeye başlamıştı. Küfürler savurup arkasına bakmadan koşarken kız Haru'ya dönmüştü.

Haru şaşkınlıkla ona bakmaya başladı. Kızın gözleri güneş gibi parlıyordu. Toplanan bulutların arasından çıkan güneş ışığı Haru'nun gücünü eziyordu. Güneş bulutları dağıtıyordu. Haru da onun gibi gözlerini parlattı ve tüm gücünü kullanmaya başladı. Bulutlar kapanıyordu ve güneşin ışığı yok oluyordu. Kız ona bakıp alayla güldü. Sağ elini kaldırıp mırıldandı.

" Diu mi dia a vostra forza "

Haru ona bakarken kız avuç içini ona çevirdi. Siyah bir ok Haru'nun kalbine doğru geliyordu. Haki son anda oku ısırıp kırmıştı. Kız Haki'yi gördüğünde yüzü düşmüş ve hızla uzaklaşmaya başlamıştı. Haki Haru'nun yanına gitti ona destek olduktan sonra kızın arkasından bakıp söylendi.

" Farah..."

XX


Yeni kız sizce nasıl birisi? Nerden geldi? Ya da hangi tanrının çocuğu? Yoksa tanrılar mı demeliyim..?

EGALİTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin