22

6 0 0
                                    

Suçlularmış gibi etraflarında sürekli onları kontrol eden gardiyanlarla girmişlerdi Olympos'a. Daha önce geldiklerinde birer kahraman olarak karşılandıkları bu topraklarda artık bir hain gibi görülüyor ve onları görenlerin rahatsız edici bakışlarına maruz kalıyorlardı. Sonunda tanrıların karşısına çıktıklarında selam vermeye yeltendiler. Gardiyanlar daha onlar eğilmeye bile fırsat bulamadan dizlerine vurup diz çöktürdüler. Haru sinirle kafasını gardiyana çevirdiğinde gardiyan silahını ona çevirdi. Gözlerini parlattığı sırada boynundaki kelepçe onu çarpmaya başladı. Acı çekerek yere çökerken kendinden geçmeye başlamıştı. Kontrolden çıktıkça güçlerini kontrol edemiyor ve daha fazla acı çekiyordu. Peter elini yavaşça kaldırıp onun omzuna kondu. Haru omzunda hissettiği el ile hışımla kafasını o tarafa çevirdi. Peter acı çekiyordu. Bedenindeki suyu Haru'nun bedenine aktarıp rahatlamasını sağlıyordu. Güçlerini kullanıp onu kurtarıyordu ama kelepçe onu da eşit derecede çarpıyordu. Buna rağmen sevdiği kıza güven vermek ister gibi gülümsüyor ve onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Haru o an kendine geldi. O buradayken kendini kontrol etmeliydi. Peter'a zarar vermek isteyeceği son şeydi. Derin bir nefes alıp sakinleşmeye başladı. Sonunda düzene giren nefesi ile Peter elini çekti ve tanrılara döndü.

Tam konuşmaya başlayacakken sol tarafında dikkatini çeken hareketlilikle kafasını oraya çevirdi. Evciller sıradan bir hayvanmış gibi kafeslere konulmuş ve kelepçe takılmıştı. Peter tüm hepsini inceledikten sonra Shujaa'ya döndü. Gözleri kısıldı. Sinirlenmişti. Sadık dostu bir hayvan gibi kafeslenmişti. Daha sonra yara izlerine kaydı gözleri. Tazeydi ve bir çoğu hala kanıyordu. Anlaşılan Shujaa söz konusu tanrıların emri bile olsa asla itaat etmiyordu. Acı bir gülümsemeyle baktı evciline. Sadık dostu da ona gayet asil bir selam ile karşılık vermiş ve eski yüz ifadesine geri dönmüştü. Yeniden tanrılara dönen Peter konuşmaya başladı. 

" Kanınızı taşıyan bizleri neden bir hain gibi gördüğünüzü ve bu muamelenin sebebini öğrenmek istiyoruz."

Poseidon oğluna baktı. Ondan utanıyordu. Emirini nasıl çiğneyebilirdi ki? Buna nasıl cüret edebilirdi? Yerinden fırlayıp Peter'ın üzerine yürümeye yeltendi. Zeus ona durmasını işaret edip Peter'a sorsunun cevabını verdi.

" Kanımızı taşıyan bu kıza göz kulak olacak ve onu eğitecektiniz. Onun duygularının olmaması bir kuraldı. Tanrıların koyduğu kuralı çiğnemek ağır bir suçtur. Cezanızı çekmek için buraya getirildiniz. "

 " Cezamızı öğrenebilir miyiz?"

Peter her şeyi ve tüm suçlamaları kabul etmişti. Arkadaşları ona şakınca bakıp savunma yapmamasına bir anlam veremezken Athena kızına bakara konuştu.

" En başarılı çocuklarımıza bunu yapmak canımızı yakacak elbette. Ancak kalan tüm yarı-tanrılara göz dağı vermek ve size en gerekli olan cezanın bu olduğuna karar vermemiz üzerine kararımız kesindir."

Athena her zamanki karmaşık ve uzun cümlelerini tüm ciddiyeti ve resmiyeti ile kurduktan sonra Hades aldı sözü.

" Cezanız ölümdür."

Hepsi birbirine bakarken dehşetle açtılar gözlerini. Tanrılar zorunda kalmadıkça kanlarını taşıyanları öldürmezdi. Bu onları hasta eder ve bir süre güçten düşürürdü. 

" Şimdi sorgunuz başlayacak. Her şeyi dürüstçe ve açıkça anlatın."

İlk sırada olan Haru sırtını dikleştirip tüm sorumluluğun kendisinde olduğunu anlatacağı sırada Peter ondan önce davrandı.

" Anlatacak bir şey yok Yüce Zeus."

Önce Zack ve Amy'ye daha sonra Haru'ya baktı uzun uzun. Derin bir nefes alıp devam etti sözlerine.

" Dünyadaki adaleti sağlamak adına kanlarınızdan yarattığınız bu kızı layıkıyla eğittik. Onu koruduk ve ona bir takım verdik. Zaman geçtikçe ona karşı içimde bir şeyler canlandı ve ben ona aşık oldum. Benim ona olan bu hislerime karşılık onda tek bir duygu yoktu ve bu beni yaralıyordu. Ona duyguları vermeyi ben düşündüm ve ötekileri zorladım. Haru da yarışmadan sonra bizim ısrarlarımızla kabul etti. Tüm suç bendedir."

Zar zor ayağa kalkıp bir adım öne çıktı. Kendinden emin duruşuyla  kaldırdı kafasını. 

" Eğer birisi infaz edilecekse o ben olmalıyım."

Tanrılar hepsinin eşit şekilde suçlu olduğunu biliyor ve bu duygu seline bir anlam veremiyorlardı. Poseidon ise iyiden iyiye sinirleniyordu. Madem koca yüreklilik edip tüm suçu üstleniyor ve duygularının esiri oluyordu o zaman istediği gibi olacaktı.

" Nemfler, kapsülü hazırlayın. Peter hatasının bedelini canıyla ödeyecek."

Tanrılar tüm soğukkanlılığıyla olanları izlemeye başladı. Zack ve Amy'nin çığlık ve yalvarışları doldurdu tüm salonu. Zincirlerinden kurtulmaya çalışıyorlardı. Çektikleri tüm acıya rağmen kelepçeleri kırmak için güçlerini zorluyorlardı. Haru öylece kalakalmış Peter'a bakıyordu. Neden kendini feda ediyordu? Bunu Haru'ya neden yapıyordu? Neden Haru onu Kaybetmek zorundaydı? 

Hades nefretini verdiği kıza baktı. Kanını taşıyan bu beden gözyaşı döküyordu. Alayla sırıtıp hakimi olduğu ruhlar dünyasına gelecek olan misafirine baktı. Peter, Poseidon'un en büyük oğlu ve su kontrolünde en az babası kadar yetenekli olan yarı tanrı... Yavaşça ayağa kalkıp Peter'ı başıyla selamladı.

" Suların oğlu Peter, hakimi olduğum ruhlar dünyasında senin gibi güçlü bir ruhu ağırlamak benim için bir onurdur. Elysion seni bekliyor."

Peter hayatı boyunca sesini doğru düzgün duymadığı Hades'in ona söylediği şeyler ile acı bir tebessüm etti. Yavaşça arkasını döndü sonra. Arkadaşlarına baktı. Gözyaşları yanaklarından teker teker akarken Haru'ya döndü. Şok olduğu her halinden belliydi. Gözlerini sonuna kadar açmış kendisine bakıyordu. Gözleri ötekilere kaydığında ağladıklarını gördü. Çocukluğunu paylaştığı arkadaşları ve köreltmeye çalıştığı duygularını harekete geçiren kız onun için ağlıyordu. Yanlarına gitti. Elini kaldırdı yavaşça. Son gördüğü şeyin arkadaşlarının ağlaması olmasını istemiyordu. Hepsinin yanağına sırayla elini koydu. Gözyaşlarını tek tek emdi bedeni. En son Haru'nun yanına geldi. Elini yanağına koyunca gülümsedi. Haru'ysa gözlerini kapatıp yanağını Peter'ın avucuna bastırdı. Hayatında ilk kez bu kadar mutluydu. 

Gelen gürültüyle herkes sesin geldiği yöne bakmıştı. Nemfler koca kapsülü getirip kurmaya başlamışlardı. Silindir şeklinde ve yerden 30 cm kadar bir yükseklikteydi. Tepesinden bağlanan üç büyük boru ve bir kontrol paneli vardı. Hazır olduğunda Nemfler Poseidon'dan gelen emirle Peter'ı sürükleyerek kapsülün içine koydu. Ellerini kafasının biraz üstünde duran kelepçelerle sıkıca bağladılar. Ayak bileklerine geçirilen kemerlerle dişlerini sıktı. Birazdan olacakları biliyordu. 

XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX   

Bölüm sonu









EGALİTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin