16

12 3 0
                                    

" İlk karşılaşma takımlar arası yapılacaktır. Takımlar, yerlerinize!"

Tanrıların en neşelisi Risus her zamanki gibi yarışmayı sunuyordu. Yüzünde asla solmayan gülümsemesi ve nereye koyacağını bilemediğinden sürekli hareket eden elleriyle bu gün yarışmacılardan bile heyecanlıydı. 

Peter ve takımı kendi yerlerine geçti. Öteki takımlarda yerlerine geçtiğinde Olympos tanrıları arenaya girdi. Tüm seyirciler susarken yarı-tanrılar anında diz çökmüştü. Yere vurulan dizlerinden çıkan sesler boşlukta yankılanmış ve Olympos tanrıları bir kez daha kendilerine gösterilen saygının farkına varmıştı. Yüzlerinde gurur ve ego karışımı bir gülümseme vardı. Sonunda 12 tanrı yerlerine oturduğunda Tanrıça Risus tekrar söze başladı. 

" Herkes kuralları biliyor ancak aramıza yeni katılan yarışmacılarımız için bu sene kuralları tekrar edeceğiz. 

1. Kural : Her takım kazanmak için eksiksiz olarak bitiş çizgisinde bulunmak zorundadır.

2. Kural : 'Derin Orman'a girdikten sonra 16 saatlik bir süreniz olacaktır. Bu süre içinde diğer takımlarla yarışacak ve savaşacaksınız. Amacınız ormanda gizli olan 4 madalyonu bulmak.  

3. Kural : Takım arkadaşlarına saldıran ve yaralayan yarışmacılar diskalifiye olur. Takım eksik kalacağı için takım da yarışmadan çekilmek zorundadır.

4. Kural : Hiçbir yarı-tanrı başka bir yarı-tanrı tarafından öldürülmemeli."

Risus son kuralı açıklarken sesine gizemli ve bir o kadar da ürkütücü bir hava katmıştı. Çok geçmeden yine eski haline dönmüş ve yarışmayı heyecanla sunmaya devam etmişti. 

" Ve hazırsanız, sayın Atina halkı, son 5!"

Tribünlerdeki seyirciler coşkuyla ayağa kalkıp beşten geriye saymaya başladı. Yarı-tanrılar her an koşmaya hazırdı. Sonunda sayma işi bittiğinde yarı-tanrılar ışık hızında fırlamıştı. Derin Orman'a birer birer girerken Risus tüm neşesini bir kenara bırakıp konuştu.

" Bol şans."

Yarışmacılar bunu duymuştu ama o an önemsememişlerdi. Hepsi ilk önce 4 madalyonu bulmalıydı. Tek öncelik buydu. 


XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX 


Amy bir ağacın tepesine çıkmış gözcülük yaparken ötekiler oturup plan hazırlıyorlardı. Bir süre sonra aşağıdakiler planı kurmuş ve Amy'de aşağı çağırmışlardı. Büyük sekoya ağacından sadece kendini geriye bırakıp yere atladı. Bir kaç saniye yerde bekledikten sonra ayağa kalkıp arkadaşlarının yanına gitti. Yanlarına oturacağı sırada bir ses geldi. Tam üstlerinnden demirin deriye sürtme sesi... Hepsi hızla geriye kaçıp savaş pozisyonu almışlardı. Zack bir elini kılıcına atarken bulutlar gökyüzünde girdap şeklini almaya başlamıştı. Peter'ın etrafı yerden çıkan sularla çevrelenmişti ve Amy kolundan küçük bir iğneyi iki parmağının arasında fırlatmaya hazır hale getirmişti. Haru silahı olmadığı için sadece güçlerini kullanmayı seçmişti. Gözlerini parlatmış ve arkasındaki koca ağacın içinden yaşam suyunu çekmişti. Ağaç kuruyup rengini kaybederken az önce oturdukları yere düşen Petra kılıcını elinde döndürüp kınına geri soktu. Eğer Petra etraftaysa takım arkadaşları birazdan gelirdi. Peter savaşmak istemiyordu. Petra onun için zorlu bir rakipti. Güçleri arasında çok az bir fark vardı.

O bunları düşünürken Lotus, Melida ve Azuna gelmiş ve etraflarını sarmıştı. Lotus ağaç yapraklarının arasından sıyrılan küçük bir ışık çemberinin içinde duruyordu. Ellerini havaya kaldırıp tam güneşe doğru tuttu. Haru ne yapacağını anlamıştı. Etrafında dönen suyu havaya kalkan olarak çıkarmış etraflarını o suyla sarmıştı. Bunu yaparken dönmüş ve bağırmıştı.

EGALİTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin