Gamze'nin Gözünden
Her güzel olayın lanetli bir bedeli olabiliyor bazen. Çok eğlendiğiniz anda aklınıza bu anların aslında gerçek olmadığı gelir ve siz bütün günü karalar bağlayarak kapatabilirsiniz ya da benim gibi gökyüzüne bakıp hayatta her şeye rağmen küçük gibi görünen şeylerin bile mutluluk için gerekli olduğunu düşünebilirsiniz.
Tabii, alışveriş merkezi olayının üstünden sadece bir gün geçmişti ve ben şimdi çantama bütün gerekli gereksiz kitaplarımı koyup kütüphane için yola çıkmıştım. Annem kütüphaneye gideceğimi duyunca pek bir şey dememişti.
Çünkü ona yalan söylemediğimi biliyordu, yani ben öyle ummak istiyordum.
Yollarda vakit öldürdükten sonra nihayet kütüphaneye ulaşmıştım. Kütüphane kapısından içeri girdiğimde bahçedeki insanlara bakmaya başlamıştım. Kütüphanenin bahçesinde belli başlı insanlar vardı. Sanırım, ders çalıştıktan sonra mola verenler bu insanlardı.
İçerisi çok kalabalık değil galiba.
Kütüphane bahçesinin merdivenlerinden çıkıp birkaç adım attıktan sonra kütüphanenin giriş kapısına nihayet ulaşmıştım. Kütüphanenin giriş kapısından içeri girdiğimde kendimi garip hissetmiştim. Hiç alışık olmadığım bir mekan olduğu için tuhaf hissetmem normal galiba diye düşünürken bir yandan da görevliyle bakışmaya başlamıştık. Bakışma işlemimiz bir süre devam ettikten sonra sahte gülümsememle "Merhaba, giriş yapmak istiyordum." diyerek bakışmamızı sona erdirmiştim.
"Tabii ama sıra var." diyerek bilgisayarına baktığında kaşlarımı çatmıştım. Bahçede gördüğüm insanlar mola vermemiş miydi yani? Gözlerimi şaşkınlıktan irileştirip korka korka "Kaç kişi var?" diye sorduğumda görevli kafasını bilgisayarına çevirmişti.
"Bir bakayım." diyerek bilgisayarına bakmaya devam etmişti görevli. "15 kişi var. Ben isminizi yazayım." diyerek bana baktığında ne yapacağımı tam olarak anlayamamış bir şekilde ona bakmayı sürdürmüştüm. "Kimliğiniz... Kimliğinizi alabilir miyim? Sıra için yazmam gerekiyor." dediğinde çatık kaşlarımı düzeltip kimliğimi aramaya başlamıştım.
15 kişi mi? Yuh, siz evde oturan Z kuşağı değil misiniz?
Şansıma kimliğimi çantanın en karanlık köşesinden bulmayı başarmıştım. Kimliğimi büyük bir tedirginlikle görevliye uzatırken onun kaybolmaması için içimden dualar etmeye başlamıştım. Sonuçta bu benim özel kartımdı ve kaybolmasını hiç ama hiç istemezdim.
Kimlik kaybolursa siz de ölürsünüz.
Kimliğimi görevliye verdikten sonra kimliğimi okutup bana geri vermişti ve benden telefon numaramı istemişti. Yine kaşlarımı çatarak görevliye baktığımda ned bana bıkkın bir şekilde baktı. "Telefonuna mesaj gelecek."
************************
Kütüphane binasından dışarı çıkıp sıra beklemek için rastgele bir banka oturmuştum. Bankta oturduktan sonra sıkıntıdan etrafı incelemeye başlamıştım.
Kütüphane bahçesinde şelaleyi andıran bir sistem eşliğinde yeşillikle kaplı küçük bir alan vardı. Bu alan o kadar güzel görünmüştü ki gözüme ders çalışmak için o taraftaki banka oturmayı şimdiden planlamıştım.
Şelalemsi ve bir o kadar yeşilimsi olan bu küçük yerin yan tarafında iki bank L koltuk misali konulmuştu ve o bölüm yeşilimsi bölgeye göre daha çok güneş alıyordu. O tarafa geçebilmek için iki ya da üç basamaklı küçük bir merdiven koymuşlardı.
Yeşilimsi alan derken kütüphane bahçesinin çoğu bölgesi yemyeşildi ama ilk başta gözüm oraya takıldığı için o kısımdan başlayarak diğer yerleri incelemeye devam etmiştim. Yeşilimsi alandan kütüphane binasına geçebilmek için küçük bir köprüyü aşmak gerekiyordu ve bu köprü bana çok sevimli gözükmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eski Dostlar | Yarı Texting
Ficção AdolescenteKendi halinde takılan ve devlet lisesinde 11. sınıfta olan Gamze Kaya, her yıl karma halinde sınıfların değişmesiyle birlikte nihayet kendi arkadaşları olan Poyraz, Enes, Demir, Rüzgar ile aynı sınıfta olma şansını yakalamayı başarmıştır, ancak sını...